Davalıların taşınmazları 50 yıl gibi uzunca bir süredir fasılasız olarak kullandıkları sabit olup, bu süre zarfında davacılar tarafından davalılara bir ikaz veya ihtarda bulunulmadığından taşınmazın kullanımı bakımından zımni ve şifahi olan bir ariyet akdinin yapıldığı kabul edilip dava açılmakla akdin fesedildiği düşünülüp, asıl davanın açıldığı tarihte muvafakatin geri alındığı gözetilerek birleşen davaların açıldığı tarihe kadar olan dönem için belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerektiği-
Çekişme konusu taşınmaz, müstakil bölümlerden müteşekkil paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğuna göre, taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 688. ve takip eden düzenlemelerinde yer alan hükümlerin gözetilerek çözüme kavuşturulması gerekeceği-
Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere; taşın­mazın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde muhdesatın maliklerden biri veya birkaçına ait olduğuna ilişkin kayıt bulunması veya tüm taşınmaz maliklerinin muhdesatın belirli bir veya birkaç malik tarafından kendi adına ve hesabına meydana getirildiğini oybirliği ile kabul etme­leri halinde, ortaklığın giderilmesi davasına bakan mah­kemenin taşınmaz satış bedelinin paylaştırma oranını belirlerken muhdesata isabet edecek satış bedelinin sa­dece bu muhtesatı meydana getiren malik veya malikle­re verilmesini sağlayacak şekilde oranlama yapması ve buna göre hüküm vermesi, tapu kütüğünde muhdesata ilişkin bir kayıt yoksa veya taşınmaz malikleri arasın­da bu konuda oybirliği sağlanamazsa mahkemenin bu konuyu ön mesele yapması, muhdesat konusunda çıkan uyuşmazlığı çözmek miktar itibarıyla (muhdesat değeri) kendi görevine giriyorsa uyuşmazlığı kendisinin çözme­si, görevini aşıyorsa, muhdesatın kendisine ait olduğunu öne süren malik veya maliklere bu
Paylı mülkiyet hükümlerine tabi olan ve tarafların paydaş oldukları taşınmazları, 20 yıla yakın bir süredir davalılar kullanmışlar, davacılar bu kullanım tarzına karşı çıkmamışlar, davalı tarafa bir ihtar veya uyarı yapmamışlar, taraflar arasında ariyet sözleşmesinin yapıldığı ve süresiz olan bu zımni sözleşmeyi davacıların dava açmakla feshettiklerini kabul etmek gerekeceğinden, davalıların haksız işgalci oldukları söylenemeyeceğinden ecrimisilden so­rumlu tutulamayacakları-
Davacı, binanın mülkiyetinin 1/2 payının kendisine ait olduğunun tespitini istemesine karşın, talep aşılmak suretiyle arsa ve üzerindeki evin 1/2 payı hakkında karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Hataya ve hileye maruz bırakıldığını ileri süren kişinin akti fesh ederek üzerindeki taşınmaz kaydının karşı tarafa intikalini istemesinin ve ödediği semenin istirdadını dava etmesinin gerekeceği, oysa, davacı hata ve hileye maruz kaldığını ileri sürerek, almak istediği taşınmazın mülkiyetini dava edemeyeceği, ancak, somut olayda, davalılarla temliki bir tasarruf işlemi gerçekleştirilmediğine göre söz konusu ilkenin eldeki davada gözetilmeyeceği-
Paylı mülkiyetin birden çok kimsenin, maddi olarak bölünmüş olmayan birşeyin tamamına belli paylarla malik olmaları hali olduğu, ayrıca başka türlü belirlenmedikçe paydaşlara ait payların eşit sayılacağı-
Birden çok kimsenin maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarda malik olmaları hali olarak tanımlanan paylı mülkiyette, bağımsız mülkiyet oluşturacak nitelikteki davalının savunmasına değer verme olanağının bulunmayacağı-
Paydaşlar arasındaki el atmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa, uyuşmazlık M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmasının, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmasının, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesinin gerekeceği-