Davacılar F. ile H.’un zeminde kullandıkları ve kullanabilecekleri bir yer bulunmadığına göre, davacıların payı oranında elatmanın önlenmesine ve ecrimisile hükmedilmesinde kural olarak bir isabetsizliğin olmadığı, ancak taşınmazın her zerresinde paydaşların payları oranında hak sahibi olduğu TMK’nun 688. maddesinin ve paylı mülkiyet ilkelerinin bir gereği olduğu, o halde paydaşın taşınmazın yüzölçümüne göre payından fazla yer kullandığı biçimindeki gerekçenin doğru olmadığı-
Paydaşlar arasında bir fiil kullanma biçimi ya da özel parselasyon söz konusu olmadığına, diğer bir deyişle tüm paydaşları bağlayan ve her paydaşın payına belirli bir bölümün özgülenmesi varit olmadığına göre, davacıların payları oranında elatmanın önlenmesine ve her davalının tasarruf ettiği yere yüklenebilecek ecrimisilden, keza davacıların payı oranında ecrimisile karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; davacının dayandığı tapu kaydının revizyon gördüğü 23 parsel sayılı taşınmazın davacı ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu gözetilerek, dava dışı paydaşların eldeki davada yer almasının sağlanmasının, ardından davacının tutunduğu tapu kaydının ve var ise krokisinin yerinde uygulanmasının, harita yok ise tapu cebel sınırı itibariyle değişebilir sınırlı olduğundan miktarıyla sınırlı kapsam tayin edilmesinin, komşu parsellerin dayanak kayıtların çekişmeli taşınmaz yönünde ne okuduğunun açıklığa kavuşturulmasının, keşfe izlemeye elverişli olarak bilirkişilerden rapor alınmasının ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünün, anılan beton kaplama ve yeşil alanın kim tarafından ve ne zaman yapıldığı, başka bir ifadeyle davalılarca meydana getirilip getirilmediğinin saptanmasına ve dava konusu taşınmazı davalıların kullanıp kullanmadıklarının belirlenmesine bağlı olduğu, bu hususların, tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği, öte yandan, belirlenen imalatları davalı Y.’un yapmış olması veya davalı Y.’un kullanımının bulunması halinde paylı mülkiyet hükümlerinin gözetilmesinin gerekeceği-
Mahkemece yapılan keşif sonucu alınan birden fazla bilirkişi raporunun özetlenen ilkelere uygun olduğunun söylenemeyeceği, her paydaşın payına oranlın olarak taşınmazdaki hakkının metrekareye dönüştürülmesinin tüm taşınmazda aynı oranda var olan paylı mülkiyet ilkelerine ters düşeceği-
E.tmanın önlenmesi davalarının, Harçlar Yasası’nın 16. maddesi uyarınca nispi harca tabi olup, harç ikmali yapılmadan davanın sürdürülmesinin olanaksız olduğu-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa davacı yönünden intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği de saptanarak uyuşmazlığın M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği-
Tahliye istemli takip yapma hakkı “alacaklı” sıfatıyla kiralayana ait olduğu gibi, “yeni malik” sıfatıyla da takip yapılabileceği, ancak kiralanan taşınmazın paylı mülkiyet hükümlerine tabi olması halinde yeni malik olan davacının pay ve paydaş çoğunluğuna sahip olmaması halinde tek başına tahliye istemeyeceği; kira parası alacağı bölünebilen alacaklardan olduğundan her paydaşın kendi payına isabet eden oranda talepte bulunabileceği-
Çaplı taşınaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin davada, tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup -oluşmadığı üzerinde durulup, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılıp, harici veya fiili taksim yoksa müşterek mülkiyet hükümlerinin uygulanacağı-
Eğer kadastral parselde kullanım durumu belirlenmemiş ise TMK'nun 688. maddesi ve takip eden maddeleri uyarınca her paydaşın payından kaynaklı mülkiyet hakkı taşınmazın her noktasında yaygın vaziyette bulunacağından bazı paydaşların haricen yapmış oldukları satıştan dolayı 3194 sayılı Yasanın 18. maddesinde öngörülen kaim bedele hak kazanamayacağı-