Reddedilerek kesinleşen boşanma davasından sonra taraflar bir araya gelmedikleri gibi, reddedilen boşanma davasını açarak, boşanma sebebi yaratan ve eşinin hastalığıyla ilgilenmeyen davacı erkek kusurlu olup, fiili ayrılık döneminde davalı kadına yüklenebilecek bir kusurun varlığı ispat edilemediğinden, davacı erkeğin kusurlu olduğu ve davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesi gerekeceği –
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin mahkemece kabul edilen kusurları yanında, kadının da eşini sevmediğini söylediği anlaşıldığından; boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkek ağır kusurlu olup, kadının boşanmanın eki niteliğinde maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tarafların karşılıklı olarak birbirlerine şiddet uyguladıkları, birbirlerini aşağılayıp hakaret ettikleri anlaşıldığından, boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu oldukları; eşit kusurlu olan davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- Velayeti davacı anneye bırakılan müşterek çocuk yararına boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere iştirak nafakasının takdiri gerektiği ve yoksulluk nafakasının Ekim 2013 tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verildiği-
Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiş olup, takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerekeceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, manevi tazminat isteyenin boşanmaya yol açan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılmasına nazaran davacı-davalı kadın yararına hükmolunan manevi tazminatın az olduğu-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin dikkate alındığında hükmedilen maddi tazminatın az olduğu-
Davalının ve dava dışı eşin davacıya yönelik ve bütün olarak aldatma mahiyetindeki davranışlarının davalının doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, manevi tazminat isteminin reddi gerekeceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davalı-davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminatın çok olduğu-
Kadının 6-7 yaşlarında iken yaşadığı bir cinsel tacizin kadına sonradan kusur olarak yüklenemeyeceği, boşanmada kusur olmayan kadın yararına manevi tazminata hükmedileceği-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre velayeti davacı anneye verilen müşterek çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası az olup, Medeni Kanunun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-