Davalının, davacı ile evli olduğunu bildiği halde, dava dışı eşi ile birlikte olduğu ileri sürülerek açılan davada, aldatma mahiyetindeki davranışların davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceği ve manevi tazminatı gerektirmeyeceği-
TBK. mad.58. uyarınca, davalının, davacının dava dışı eşinin evli olduğunu bilmesine rağmen onunla duygusal birliktelik yaşayarak evliliğinin bitmesine neden olmasının, davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemeyeceği-
Maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak, hakkaniyete uygun miktarda tazminata takdir edilmesi gerektiği- Velayete ilişkin, ortak çocuğun, idrak çağında olması dikkat alınarak,  velayet tercihi konusunda sonuçları hakkında bilgilendirilip bizzat dinlenmesi; bu yeterli olmadığı takdirde uzman veya uzmanlardan velayet konusunda rapor alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilip velayetin düzenlenmesi gerektiği-
Tedbir nafakası alacağı dava tarihinden itibaren her gün doğduğu ve yeniden işlemeye başladığı, inşai özelliğe haiz olduğu, işlemiş olanların karar tarihinde, işleyecek olanların ise her ayın başında ödenebilir (muaccel) hale geleceği-
Davalı kadının birden fazla güven sarsıcı davranışlarının, bunu öğrenen davacı erkekte şiddetli elem ve hiddet oluşturduğu, bu duygular içerisinde bulunan ve öncesinde de eşine karşı fiziksel şiddet uyguladığı kanıtlanamayan erkeğin "sadece bu olay sebebiyle" eşine "basit nitelikte" fiziksel şiddet uyguladığı, bu sebeple boşanmaya neden olaylarda her iki tarafın da kusuru olmakla birlikte "davalı kadının, davacı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğu", davalı kadının belirlenen kusurlu davranışının davacı erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu ve bu sebeple davacı erkek yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Manevi tazminata hükmedilmesinde tarafların boşanmaya neden olaylardaki kusur durumları ile belirlenen bu kusurun kusuru daha az olan tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olup olmadığı dikkate alınacağı- 
Boşanmada manevi tazminata hükmedilirken kişilik haklarını ihlal eden fiille, tazminat miktarı arasında makul bir oranın bulunması gerektiği-
Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında, nafakanın takdir edildiği tarihe göre, olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiş olduğundan, yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek nafakanın TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerektiği-
Her dava açıldığı tarihe göre değerlendirileceğinden, kadın tarafından dava tarihinden sonra gerçekleştirilen sadakat yükümlülüğüne aykırı ey-lemin kadına kusur olarak yüklenemeyeceği- Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı erkeğin ağır ya da eşit kusurlu olmadığı ve yaşanan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak erkek yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Davacı kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakasının çok olduğu- Davacı kadın, dava dilekçesinde tazminatlardan bahsetmemiş ise de, ön inceleme duruşmasından önce dilekçesiyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğundan davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin süresinde olduğu- Davalının kusurlu davranışlarının kişilik haklarına saldırı niteliğinde de olduğu, böylelikle Türk Medeni Kanunu. mad. 174/1-2 koşullarının davacı yararına oluştuğu-
Kocanın müşterek konutun kilidini değiştirerek eşini eve almadığı, babasının eşine karşı sadakatsizlikte bulunduğu yönündeki ithamlarına ve "bana hizmet edecek" şeklindeki sözlerine kayıtsız kaldığı buna karşı davacı kadının da kocasına fiziksel şiddet uyguladığı güven sarsıcı davranışlarda bulunup eşiyle cinsel birliktelikten kaçındığı anlaşılmakla, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekeceğinden, eşit kusurlu taraf yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği- Davacı-davalı tarafından talep edilen ziynet ve eşya alacağı yönünden alacağın ıslah edilen kısmı için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği-