Mahkemece; davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilmiş, buna bağlı olarak davalı-karşı davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedildiğinden, davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenen beş yıl önce gerçekleşen şiddet eylemi, bu olaydan sonra evlilik birliğinin uzun süre devam etmiş bulunması sebebiyle hoşgörü ile karşılandığından kusur tesbitine esas alınamayacağı, bu bağlamda yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı erkeğin eşine hakaret ettiği, eşini evden kovduğu; davalı-karşı davacı kadının ise, aşırı kıskanç olduğu, eşinin annesine hakaret ettiği ve eşinin babasının cenazesine katılmadığı anlaşıldığından, tarafların gerçekleşen kusurlu davranışları dikkate alındığında, evlilik birliğinin sarsılmasında ve boşanmaya sebep olan vakıalarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekeceği, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği -
Mahkemece, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece davacı erkeğe kusur olarak yüklenen eşini dövmeye kalkışması şeklindeki kusurlu davranışa, davalı kadın tarafından maddi vakıa olarak dayanılmadığı, bu nedenle kusur belirlemesinde hükme esas alınamayacağı, gerçekleşen ve mahkemece de kabul edilen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının erkeğe göre ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından, gerçekleşen bu durum gözetilmeden tarafların eşit kusurlu kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat talebinin (TMK.md.174/1-2) reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği -
Toplanan delillerden davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, eşine “kürtsün işte ne olacak, pis kürt seni öldürürüm bir yere atarım, kimsenin haberi olmaz" diyerek hakaret ve tehdit ettiği anlaşıldığından, davacı kadının kusurlu bir davranışı ispatlanmadığından, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tamamen kusurlu olup, hal böyle iken bu hatalı kusur belirlemesi esas alınmak suretiyle davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin (TMK. md. 174/1-2) reddine karar verilemeyeceği -  
Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebileceği yahut değiştirebileceği, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceği (HMK. md. 141/1) -
Kadının eşine hakaret ettiği, buna karşılık davalı-karşı davacı erkeğin de eşine şiddet uyguladığı, eşini tehdit ettiği, bağımsız bir konut temin etmediği anlaşıldığından, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği; davacı karşı-davalı kadının da kusuru gerçekleştiğine göre, boşanmaya karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- Boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin daha ağır kusurlu olup, TMK. mad. 174/1-2 koşulları oluştuğundan, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise, diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilip değiştirilemeyeceğinden (HMK. md. 141/1), tahkikat duruşmasında tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamının talebi ile iddianın genişletilmesinin mümkün olmadığı-
Boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu kabul edilerek her iki davanın da kabulü ile boşanma kararı verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı erkeğin eşine fiziki ve ekonomik şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, annesinin eşine hakaretlerine sessiz kaldığı; davalı-karşı davacı kadının ise, eşine hakaret ettiği ve ailesinin evlilik birliğine müdahalelerine sessiz kaldığı ve gerçekleşen bu hale göre, boşanmaya sebep olan olaylarda; her iki taraf da kusurlu olmakla birlikte, davacı-karşı davalı erkeğin eşine göre daha fazla kusurlu olduğunun; gelişen bu olaylar karşısında evlilik birliğinin devamında taraflar bakımından yarar kalmadığının ve erkeğin davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesindeki boşanma koşullarının gerçekleşmiş bulunduğunun kabulü gerekeceği - Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında davalı-karşı davacı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi koşulları oluştuğundan, hal böyle iken, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği -
Türk Medeni Kanunu'nun 174/2 maddesi, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngördüğünden, toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından, davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği -
Dava, özel sebebe (TMK. m. 162) dayandığından, kanunda yer alan özel boşanma sebeplerinden biriyle açılmış bir boşanma davasında, bu özel sebebin yanında davacının da boşanmayı gerektirecek ağırlıkta bir kusuru ispatlanmış olsa bile, bu dava konusu yapılmamış ise artık bu husus, özel sebebe dayalı boşanma kararı verilmesinde ve sonuçlarında dikkate alınamayacağı, somut olayda davalının eyleminin Türk Medeni Kanununun 162. maddesinde yer alan boşanma sebebini oluşturduğunda duraksama olmadığı, özel boşanma sebebi ispatlandığından, bu bakımdan, artık davalının dayanılan boşanma sebebini çürütmek amacıyla değil de, “davacının da kusurlu olduğunu" ispat etmeye yönelik gösterdiği deliller ve davacının kusuru dikkate alınmayacağı, diğer bir ifade ile özel boşanma sebebine dayalı boşanma davalarında evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davalarında olduğu gibi davacının kusurlu davranışlarının dikkate alınması suretiyle kusur kıyaslaması yapılamayacağı, o halde, somut olayda özel boşanma sebebiyle boşanmaya karar verildiğine göre davalı kadının tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Mahkemece, bu husus nazara alınmadan, davacı erkeğe kusur izafe edilmesi ve bunun sonucu olarak davalı kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri ile davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddedilemeyeceği -
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu (TMK. md. 182/2), hâkim, bu hususu boşanmaya karar verirken, talep olup olmadığına bakmaksızın re'sen gözetmek zorunda olduğu -Kesinleşen kusur durumuna göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, bu durumda davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddeleri gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği -
Kadının eşi ile yataklarını ayırdığı ve eşinden bahisle tanığa “yatakları ayırdım, abimler gelince tekmeyi vuracağım” dediği, davalı-davacı erkeğin ise birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine ve müşterek çocuklarına küfrettiği ve güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşıldığından, erkeğin, kadına oranla “daha fazla” kusurlu olduğunun kabulü gerektiği-