Davalı-davacı kadına isnat edilen evlenmeden önce kendisini öğretmen olarak tanıtıp, öğrenci olduğunu gizleyerek eşindeki güven duygusunu sarsan davranışta bulunduğu iddiasının ise tanık beyanlarına göre kadının öğrenci olduğunu evlenmeden önce eşine söylediği ve davalı-davacı erkeğin bordrosuna göre K. 2012 itibariyle çalışmayan eş yardımını talep edip maaşına yansıttığı anlaşıldığından erkek tarafından affedildiği, en azından hoşgörüldüğü anlaşılmış olup kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda; davalı-davacı erkeğin daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği -
Tarafların boşanmalarına ilişkin davacı kadın tarafından açılan ilk dava dosyasında verilen karar kesinleşmiş olduğundan davacı kadının ikinci davası olan işbu boşanma talebinin ve bu boşanma talebinin ferî niteliğindeki tazminat taleplerinin de konusuz kaldığı-
Davacı-davalı erkeğin, ailesinin eşine müdahalesine sessiz kaldığı, kürtaj olması konusunda eşine baskı uygulayarak kürtaj olmasını sağladığı, buna karşılık davalı-davacı kadının ise eşine hakaret ettiği anlaşıldığından, gerçekleşen bu durum karşısında davacı-davalı erkeğin, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği, hal böyle iken, tarafların eşit kusurlu kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK.md.174/1-2) isteğinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Aile mahkemelerince verilen kararların yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde dosyanın yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden, Yargıtay'a gönderilmesi durumunda, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 2494 sayılı kanun ile değişik 432/4.maddesine göre, bu konuda bir karar verilmek üzere, dosya mahalline geri çevrilmeden doğrudan doğruya Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği- Davacı kadının birlik görevlerini ihmal etmesine karşılık, davalı erkeğin de eşine karşı aşırı kıskançlık gösterdiği, hakaret ve tehdit ettiği anlaşıldığından, gerçekleşen bu duruma göre davalı erkeğin, davacı kadına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda "daha fazla" kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, tarafların eşit kusurlu kabul edilemeyeceği - Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan, mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesinin (1.) ve (2.) fıkrası gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği -
Gerçekleşen durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, hal böyle iken tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine dayalı olarak davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği -
Mahkemece, taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, mahkemece davacı erkeğe kusur olarak yüklenen eşini dövmeye kalkışması şeklindeki kusurlu davranışa, davalı kadın tarafından maddi vakıa olarak dayanılmadığı, bu nedenle kusur belirlemesinde hükme esas alınamayacağı, gerçekleşen ve mahkemece de kabul edilen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının erkeğe göre ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından, gerçekleşen bu durum gözetilmeden tarafların eşit kusurlu kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı erkeğin maddi ve manevi tazminat talebinin (TMK.md.174/1-2) reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirdiği -
Mahkemece; davacı-karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilmiş, buna bağlı olarak davalı-karşı davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedildiğinden, davacı-karşı davalı erkeğe kusur olarak yüklenen beş yıl önce gerçekleşen şiddet eylemi, bu olaydan sonra evlilik birliğinin uzun süre devam etmiş bulunması sebebiyle hoşgörü ile karşılandığından kusur tesbitine esas alınamayacağı, bu bağlamda yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davacı-karşı davalı erkeğin eşine hakaret ettiği, eşini evden kovduğu; davalı-karşı davacı kadının ise, aşırı kıskanç olduğu, eşinin annesine hakaret ettiği ve eşinin babasının cenazesine katılmadığı anlaşıldığından, tarafların gerçekleşen kusurlu davranışları dikkate alındığında, evlilik birliğinin sarsılmasında ve boşanmaya sebep olan vakıalarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekeceği, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği -
Toplanan delillerden davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, eşine “kürtsün işte ne olacak, pis kürt seni öldürürüm bir yere atarım, kimsenin haberi olmaz" diyerek hakaret ve tehdit ettiği anlaşıldığından, davacı kadının kusurlu bir davranışı ispatlanmadığından, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tamamen kusurlu olup, hal böyle iken bu hatalı kusur belirlemesi esas alınmak suretiyle davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin (TMK. md. 174/1-2) reddine karar verilemeyeceği -
Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebileceği yahut değiştirebileceği, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceği (HMK. md. 141/1) -
Kadının eşine hakaret ettiği, buna karşılık davalı-karşı davacı erkeğin de eşine şiddet uyguladığı, eşini tehdit ettiği, bağımsız bir konut temin etmediği anlaşıldığından, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği; davacı karşı-davalı kadının da kusuru gerçekleştiğine göre, boşanmaya karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu- Boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin daha ağır kusurlu olup, TMK. mad. 174/1-2 koşulları oluştuğundan, kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise, diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilip değiştirilemeyeceğinden (HMK. md. 141/1), tahkikat duruşmasında tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak devamının talebi ile iddianın genişletilmesinin mümkün olmadığı-