Davacının, tahkikat aşamasında iddiasını genişleterek TMK. mad. 174/1-2 uyarınca maddi ve manevi tazminat talebinde bulunması ve davalının bu talebe açık rızasının bulunmaması ve bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmaması halinde, mahkemece hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilebilecek nitelikte bir tazminat talebi mevcut bulunmadığından, talepten fazlasına hükmedilemeyeceği (HMK. mad. 26) ve davacının tazminat talepleri hakkında “usulüne uygun ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi gerektiği-
Ön inceleme aşamasında, ancak karşı tarafın açık muvafakati (veya ön inceleme duruşmasına taraflardan birisinin mazeretsiz gelmemesi) durumunda iddia veya savunmaların genişletilmesi yahut değiştirilmesinin kabul edildiği- Dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinden sonra, süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediğinden, savunmanın dayanağı olarak süresinde ileri sürülen bir delil (HMK. mad. 129/1-e) bulunmadığından, davalıya delil göstermesi için süre vermesine yasal olarak imkan bulunmadığı- Boşanmaya sebep olan olaylarda ailesinin müdahalesine sessiz kalan davalı erkek tam kusurlu olup, davacı kadın yararına TMK.'nun 174/1 maddesi koşulları oluşmuş olduğu-
Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra, diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği, değiştirilemeyeceği- Davalı-karşı davacı kadın, karşı dava ve cevap dilekçesinde maddi ve manevi tazminatlar yönünden bir beyanda bulunmamış, ön inceleme duruşmasında tazminat talebinde bulunmuş, davacı-karşı davalı tarafın ise bu talebe muvafakat etmemiş olduğu görüldüğünden, bu taleplerin iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu- Davalı-karşı davacı tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığından, davalı-karşı davacının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1-2) talepleri hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerektiği- Tarafların her ikisinin de çalışması, düzenli ve sürekli gelirlerinin bulunması, mali durumlarının ve güçlerinin yaklaşık aynı seviyede olması halinde, TMK. mad. 175 koşullarının davalı-karşı davacı kadın lehine oluşmadığı-
Katılma alacağında zamanaşımı süresinin TMK'nun 178. maddesi uyarınca belirlenemeyeceği, katılma alacağı kanundan doğan bir (parasal) alacak hakkı olup, doğumuyla birlikte temlik edilebileceği, haczedilebileceği ve rehnedilebileceği, katılma alacağında zamanaşımı süresinin -TBK m. 146 (BK. mad. 125) uyarınca- on (10) yıl olarak uygulanması gerektiği- Tarafların 1984 tarihinde evlendikleri, 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen mallar nedeniyle katılma alacağına ilişkin davada, 2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabul edilerek 2009 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından, ıslah tarihi olan 19.10.2011 tarihi itibariyle, Kanunda öngörülen on yıllık zamanaşımı süresinin geçmediğinin kabul edilmesi gerektiği-
Davalı kadına kusur olarak yüklenen "eşinin haberi olmadan kürtaj yaptırma fiili"nin, davalı erkek tarafından öğrenilmesinin ardından, evlilik birliğinin iki yılı aşkın bir süre daha devam ettiği anlaşıldığından, davalının, bu fiili affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığının kabul edilmesi gerektiği- Velayeti anneye bırakılan tarafların müşterek çocuğa dair, babanın, kişisel ilişkide hakkını kullanacağı süre ve zamanı bilmesi gerektiği (HMK mad. 297/2)- Boşanma davasında cevap dilekçesi ile istenen maddi ve manevi tazminatın (TMK. mad. 174/1-2) boşanmanın fer'isi olup, ayrıca harca tabi olmayacağı-
Boşanmaya ilişkin davada, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına bakılıp, kadın yararına hükmolunan maddi ve manevi tazminatın az olduğu, hakkaniyete uygun miktarın takdir edilmesi gerektiği-
Davaya cevap vermemiş olan davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı- Davalı erkeğin eşine sevgisiz ve ilgisiz davrandığı anlaşıldığından, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Yoksulluk ve iştirak nafakasına ilişkin davada, davalı erkek tam kusurlu olduğundan, davacı kadının maddi tazminat isteğinin reddinin isabetsiz olup, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları ile müşterek çocukların ihtiyaçları dikkate alınarak,hakkaniyete uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerektiği-
Maddi ve manevi tazminata ilişkin davada, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarının, olaylardaki kusur derecelerinin, paranın alım gücünün ve kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alınarak miktarın hakkaniyete uygun olarak belirlenmesi gerektiği- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre müşterek çocuk lehine takdir edilen iştirak nafakasının az olduğu-
Boşanmaya ilişkin davada, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına bakılıp, hakkaniyete uygun maddi ve manevi tazminat miktarının takdir edilmesi gerektiği-
Karşılıklı boşanmaya ilişkin açılan davada, kadının evlilik birliği devam ederken müşterek olduğu iddia olunan otomobilin satım bedelinin yarısının tahsilini istemesinin, TMK. mad. 174/1.'den kaynaklanan maddi tazminat talebi olmayıp, mal rejimine ilişkin olduğu ve bu talebin incelenebilmesinin eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi halinde mümkün olduğu- Boşanma hükmünün taraflarca temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine kadının mal rejimine ilişkin talebinin dinlenebilir hale geldiği- Kadının boşanma davası kabul, davacı-karşı davalı erkeğinki reddedildiğinden, davada kendisini vekille temsil ettiren kadın yararına iki ayrı vekalet ücreti takdiri gerektiği-