Taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacı, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemeyeceğinden tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davanın açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Anayasa Mahkemesi iptal kararının, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına gireceğinden, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi'nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğunun söylenemeyeceği-
Davacının taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin fer'i zilyet olduğunun saptanması durumunda, davalı eşi H. adına zilyetliği sürdürdüğünün kabulünün gerekeceği, elbirliği mülkiyetinde mirasçılar arasında zamanaşımı işlemeyeceğinden, fer'i zilyedin davalı eşi adına sürdürdüğü zilyetliğin tüm mirasçılar adına sürdürdüğünün kabulünün gerekeceği, çünkü böyle bir halde davacının zilyetliğinin malik sıfatıyla zilyetlik olduğunun söylenemeyeceği-
Davalının aynı yeri iki ayrı satış vaadi sözleşmesi ile farklı kişilere sattığı ve halen davaların derdest olmaları gerçekliği karşısında davaların birleştirilerek sonuçlandırılması gerekirken, bu hususun göz ardı edilerek karar verilmesinin hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu ve Anayasanın 153. maddesine göre iptal kararlarının geriye yürümeyeceği düşünülse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal kararlarının kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, ancak henüz kesin çözüme bağlanmamış uyuşmazlıkların iptal kapsamında değerlendirilmesi gerekeceğinden "davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın" Anayasa Mahkemesi'nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemeyeceği-
Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmakta olup; davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekeceği, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulamayacağı-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkin davada iptali gereken pay, temlike konu 4/9 payın -davacının miras payı olan- 3/18' i olup; 12/162 oranında olduğundan çap kaydındaki hisseler düzenlenerek 108 paydada eşitlendiğinde mahkemece yapılan hesaplamada bir isabetsizlik bulunmadığı-
Türk Medeni Kanunu’nun 706, Borçlar Kanunu’nun 213, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile paylarının mülkiyetinin ana taşınmazdan ayrılamayacağı, ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunmasının gerekeceği-
Köy tüzel kişiliği tarafından satışına karar verilen dava konusu taşınmazın, ihtiyar heyeti kararı ve kaymakam onayıyla açık arttırmada kısım kısım satılması sonucu tapuda herhangi bir işlem yapılmadığından (harici bir satımdan söz edilebilirse de) bu satımın geçersiz olduğu, taşınmazın satıldığı tarihten itibaren satın alan kişinin veya mirasçılarının zilyetliğinde bulunması ve davalı tarafça buna şimdiye kadar karşı çıkılmamış olmasının satışı geçerli hale getiremeyeceği-
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-