468 ada 15 sayılı parsel tapuda kayıtlı bir taşınmaz olup, TMK'nun 706,Borçlar Kanunu'nun 213 (6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi), 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince tapulu taşınmazın satışının resmi şekle tabi olduğu, resmi şekil şartının ispata ilişkin olmayıp geçerlilik şartı niteliğinde olmakla satış resmi şekilde yapılmadığından hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacağı ve alıcıya herhangi bir hak da bahşetmeyeceği, öte yandan tapulu taşınmazda sürdürülen zilyetliğin de herhangi hukuki sonucu bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi ve tazminat istekleri-
Çekişmeye konu taşınmaz paylı mülkiyete konu olup her paydaşın payı oranında yararlanmasının asıl olduğu, değinilen mülkiyete tabi taşınmazda paydaşın çekişmesiz kullandığı bölümün bulunduğu, paydaşları bağlayan harici taksim ya da fiili kullanma biçiminin oluşmadığı sabit olduğundan, el atmanın önlenmesi davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Miras payı oranında taşınmazın değerinin tespiti ve tahsili davasında; mahkemece, taşınmazın satıldığı tarih itibariyle ulaştığı alım gücü çeşitli ekonomik etmenlerin (enflasyon, TÜFE, altın ve döviz kurlarındaki artış, maaş artışları vs. gibi) ortalamaları alınarak, açıklamalı, gerekçeli, taraf ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması ve bu miktara hükmedilmesi gerekeceği, taşınmazın dava tarihi itibariyle değerine hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu-
Payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesinin gerekeceği-
Haricen yapılan taşınmaz mal satışından dönüldüğünde satış bedelini geri vermeyen tarafın taşınmaz malın kendisine verilmesi için karşı tarafı zorlayamayacağı, verdiği bedel kendisine geri verilmeyen tarafın, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü olmadığı- Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerektiğinden, harici satış senetlerinin düzenlendiği tarihlerinden itibaren ayrı ayrı senetlerde yer alan miktarların ödeme tarihlerinden itibaren ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, toptan  eşya  ve  tüketici  fiyat  endeksleri, döviz  kurları, altın, memur  maaşı  ve  işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri etkenler gözetilerek satış tarihlerinden dava tarihine kadar uyarlamanın yapılması, ortalamaları alınmak  suretiyle denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihine kadar ulaşacakları alım gücünün saptanması gerektiği-
Tapulu taşınmazların satışının TMK'nun 706, Borçlar Kanunu'nun 213 ( 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi ) 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacakları ve satın alana herhangi bir hak bahşetmeyeceği, TMK'nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil şartının bir ispat şekli olmayıp, bir geçerlilik koşulu olduğu, bu nedenle davacı tarafın resmi memur önünde yapılmayan harici satış senedine değer verilemeyeceği, buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamayacağı-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılması ve harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın M.K. nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-
Çekişmeli taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşmadığı, bunun yanı sıra taşınmazda davacının kullandığı veya kullanabileceği bir yerin bulunmadığı anlaşıldığı durumda, davacının payı oranında elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesi gerekirken mutlak olarak elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasının doğru olmayacağı-