Haricen yapılan taşınmaz mal satışından dönüldüğünde satış bedelini geri vermeyen tarafın taşınmaz malın kendisine verilmesi için karşı tarafı zorlayamayacağı, verdiği bedel kendisine geri verilmeyen tarafın, parası geri verilinceye kadar yararlandığı ürünleri ödemek ve ecrimisil vermekle yükümlü olmadığı- Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerektiğinden, harici satış senetlerinin düzenlendiği tarihlerinden itibaren ayrı ayrı senetlerde yer alan miktarların ödeme tarihlerinden itibaren ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, toptan  eşya  ve  tüketici  fiyat  endeksleri, döviz  kurları, altın, memur  maaşı  ve  işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri etkenler gözetilerek satış tarihlerinden dava tarihine kadar uyarlamanın yapılması, ortalamaları alınmak  suretiyle denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihine kadar ulaşacakları alım gücünün saptanması gerektiği-
Tapulu taşınmazların satışının TMK'nun 706, Borçlar Kanunu'nun 213 ( 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi ) 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve Noterlik Kanunu'nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadıkça hukuken geçerli bir sonuç doğurmayacakları ve satın alana herhangi bir hak bahşetmeyeceği, TMK'nun 706. maddesinde öngörülen resmi şekil şartının bir ispat şekli olmayıp, bir geçerlilik koşulu olduğu, bu nedenle davacı tarafın resmi memur önünde yapılmayan harici satış senedine değer verilemeyeceği, buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamayacağı-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılması ve harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın M.K. nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-
Çekişmeli taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşmadığı, bunun yanı sıra taşınmazda davacının kullandığı veya kullanabileceği bir yerin bulunmadığı anlaşıldığı durumda, davacının payı oranında elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesi gerekirken mutlak olarak elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasının doğru olmayacağı-
Dava konusu parsele ilişkin tapunun yapılan hisse satışından önce oluştuğu anlaşılmıştır. Harici satışın yapıldığı tarihte dava konusu taşınmaz, tapuda kayıtlı olup taşınmazın haricen satışı TMK.’ nun 706, BK.’ nun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddesi hükümleri karşısında geçersizdir. Bu nedenle, tapu iptali ve tescil istemi yönünden, davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Davacının terditli olarak talep ettiği arsa bedeli ve üzerindeki bina bedeliyle ilgili talebi yönünden; 10.07.1940 tarih ve 2/77 sayılı YİBK göre, mahkemece, geçersiz sözleşmeye dayalı bedel konusunda tarafların delillerini dosyaya sunmaları için kendilerine süre ve imkan tanınıp, toplanacak deliller çerçevesinde denkleştirici adalet kuralı ve uyarlama ilkeleri göz önünde bulundurularak sözü edilen istekler konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken istek konusunda hüküm tesis edilmemiş olmasının hükmün bu nedenlerle bozulmasına sebep olacağı-
Davacılar, miras bırakanlarının uyuşmazlık konusu taşınmazda, davalı murisinin payını adi yazılı senetler ile satın aldığını ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Ne var ki, anılan adi yazılı senetlerin düzenlenme tarihleri itibari ile nizalı taşınmaz tapuda kayıtlı bulunmaktadır. Tapulu taşınmazların satış ve devri resmi şekilde yapılmadıkça hüküm teşkil etmez, (TMK.’nun 706, BK. 213 ve Tapu Kanunu'nun 26.maddeleri). Davacıların dayandıkları adi yazılı senetlerin, iptal ve tescil isteği yönünden hukuki geçerlilikleri bulunmamaktadır. Eldeki davada kazandırıcı zilyetliğe de dayanılması karşısında, isteğin TMK.’nun 713/2. maddesi ( ...maliki 20 yıl önce ölmüş...) kapsamında değerlendirilmesi gerekmiştir. Kayıt malikinin öldüğü tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar ise 20 yıllık kazanma süresi dolmamıştır. Bu durumda, taşınmazda davalı murisinin maliki bulunduğu paya ilişkin olarak tapu hukuki kıymetini yitirmemiş, başka bir anlatımla nizalı pay bakımından davacılar yararına eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik koşulları oluşmamıştır. Bu nedenlerle davanın reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmesinin hükmün bu sebeple bozulmasına sebep olacağı-
Taraflar arasındaki tapu iptali, tescil ve alacak davası-
Tüm paydaşları kapsar şekilde harici taksim yapılıp yapılmadığının, fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının saptanması harici taksim ya da fiili kullanma biçimi oluşmuş ise hangi paydaşa nerenin özgülendiğinin tespit edilmesi,özgülenen yerlere kim ne şekilde el atıyor ise bunun belirlenmesi çekişmeli yerin de bu arada ortak kulanıma mı bırakıldığı yoksa paydaşlardan birine mi özgülendiğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açığa kavuşturulması bütün bu araştırmalardan sonra yok eğer harici bir taksim veya fiili bir durum yaratılmamış ise davacı bakımından intifadan men olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin üzerinde durulması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-