Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesinin de büyük önem taşıdığı ve bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk bulunduğu-
Miras bırakan, dava dışı kargir ev ve bahçesi vasıflı taşınmazının tamamı ile davaya konu tarlanın ½ payını davalıya ölünceye kadar bakım akdiyle devretmiş olup, taraflarca murisin başka mal varlığı bulunduğunun belirtilmemiş olması karşısında, davaya konu edilen parsellerle birlikte dava dışı taşınmazların murisin tüm mal varlığını oluşturduğu görüldüğünden ölünceye kadar bakma akti iki taraflı ivazlı bir akit olduğundan bakım borcunun temini için bununla orantılı ve makul düzeyde bir temlik yapılmış olmasının gerekeceği; ne var ki, davalıya ölünceye kadar bakım akdiyle devredilen taşınmazların murisin tüm mal varlığına oranının makul bir seviyede kaldığını söyleyebilme olanağının olmadığı-
Yapılan işlemin aslında bağış olmasına karşın, tapuda satış biçiminde gerçekleştirildiği ve mirasçılardan mal kaçırma amacı ile temlikte bulunulduğu-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteği-
Miras bırakan ile davacıların babalarının küs oldukları, miras bırakan ile görüşmedikleri, davalının ise murisle altlı üstlü oturduğu, davalının ödendiğini iddia ettiği Bağkur prim borçlarının tek kalemde değil, vadelerle ödendiği, öte yandan yine murisin eşinin hastane masraflarının Bağkur tarafından karşılandığı, miras bırakanın çekişme konusu taşınmazlarını satmasını gerektirecek nedeninin bulunmadığı, özellikle çekişme konusu taşınmazların hepsinin mirasçı olan davalıya satılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, dolayısıyla miras bırakanın çekişmeli taşınmazları davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu-
Mirasbırakanın eşinin 1976 yılında öldüğü, o tarihten sonra ölünceye kadar mirasbırakana davalıların baktığı, murisin son iki yılını sağlık problemleri yaşayarak geçirdiği ve bu süre zarfında da her ihtiyacı ve tedavisi ile davalıların ilgilendikleri, mirasbırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığının kabulü gerekeceği-
Miras bırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, kendisine yıllarca bakan gelinine minnet duygusu ile temliki yaptığı satış işleminin muvazaalı olarak gerçekleştirilmediği-
Davada dayanılan sözleşme tapulu taşınmaza ilişkin olmasına rağmen resmi biçimde yapılmadığından geçersiz olduğu, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmayacağı, bu durumda, davacının geçersiz sözleşme nedeniyle davalıya verdiğini ancak sebepsiz zenginleşme nedeni ile geri isteyebileceği, taşınmaz satımlarında biçim koşulunun; yalnız tarafların acele etmelerini engellemek, bu suretle onlar için bir güvence oluşturmak için değil; kanıtlamayı kolaylaştırmak ve taraflar arasında hukuki güvenliği sağlamak amacıyla öngörüldüğü; bu son hususta aynı zamanda kamu yararının da sözkonusu olduğu-