TMK'nun 706., TBK 227. Tapu Kanununun 26. maddesi uyarınca, taşınmazların satış işlemlerinin resmi memur önünde yapılması zorunlu olup, harici yapılan satışlara değer izafe etmenin olanaksız olduğu-
Payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesinin gerekeceği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerektiği-
Muvazaa iddiasına dayalı davaların da zamanaşımına ve hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği-
Geçersiz olan sözleşmeden doğan edimini diğer tarafa güvenerek ifa eden davacı tarafın, sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle uğramış bulunduğu menfi zararını talep edebileceğinin kabulü ve davacı tarafın aldığı konut kredisi nedeniyle davalı bankaya ödediği faiz miktarından ibaret bulunan menfi zararının davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekeceği-
Temliklerin miras bırakanın ölümünden 50 gün önce gerçekleştirildiği halde, terekeden para çıkmadığı, davalının bedel ödediğini kanıtlayamadığı, tedavi masrafları için satışların yapıldığı savunulduğu halde, miras bırakanın Bağ-Kur tarafından karşılanmayan sağlık harcamasının bulunduğu da ortaya konulamadığından miras bırakanın çekişmeli taşınmazları davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Resmi şekle uyulmadan adi yazılı yapılan sözleşmeye dayanılarak tapulu taşınmazdaki hisse devrinin, tapu iptali ve tescil yoluyla mahkemeden istenemeyeceği-
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası-
Muvazaalı işlemin, niteliği itibarıyla mirasçıyı miras hakkından yoksun kılmaya yönelik bir işlem olduğu, muris muvazaası davasında da dava mevzuu hakkın halefiyet yoluyla miras bırakandan gelmesine karşın dava açma hakkının halefiyete dayanmayıp bizzat mirasçının kendisine ait haktan (anılan kararın yukarıya alınan sonuç ve özet bölümünde vurgulandığı gibi saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların) yararlanacağı, bu itibarla da dava açan mirasçı veya mirasçıların, tereke iştirak halinde bulunsa dahi pay oranında iptal ve tescili isteyebilecekleri-