Davacı inanç sözleşmesini yazılı delil ya da karşı tarafın elinden çıkmış delil başlangıcı niteliğindeki bir belge ile kanıtlayamamıştır. Ancak; davacı, delil listesinde her türlü yasal delil demek suretiyle yemin deliline dayandığını bildirmiştir. Bu durumda mahkemece davacıya davalıya yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılıp bu hakkını kullanıp kullanmayacağı sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Geçersiz sözleşmeden kaynaklanan satış bedelinin uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları, tefe-tüfe endeksleri, altın, döviz fiyatlarındaki artış oranları, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar ile 10.07.1940 tarih, 1939/2 Esas, 1940/77 Karar ve 07.06.1939 tarih, 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK kararlarının kapsamları gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değerin diğer taraftan istenmesinin uygulamada kabul edildiği-
Davacı tarafın resmi memur önünde yapılmayan harici satış senedine değer verilemeyeceği ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamayacağı-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu; muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği; yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 (TBK 237) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu; satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağının kuşkusuz olduğu; semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp, belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edileceği; (HGK'nun 29.04.2009 gün 2009/1-130 S.K.) esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların dayanağını teşkil eden 01.04.1974 gün, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulünün gerekeceği; başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşıdığı; davalının temyizine gelince; satış yolu ile yapılan temlikler nedeniyle tenkise hükmedilemeyeceği, ancak bağışlarda tenkis talep edilebileceğinin zorunlu olduğu; 4721 sayılı yasanın 571. maddesinde belirtilen bir yıllık sürenin hak düşürücü süre olup Mahkeme tarafından resen dikkate alınması gerektiği -
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil isteği-
Taraflar arasındaki tazminat davası-
Denkleştirme konusunun tartışılması ve kabulü için mirasbırakan tarafından tüm mirasçılarına hak ve nesafete uygun olarak taşınmaz temlikinin yapılması gerekeceği-
Satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunmasının Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmeyeceği-
07.10.1953 tarihli ve 7/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere; sicilde eşlerden biri adına kayıtlı bulunan bir taşınmazın, gerçekte kendi namına satın alınması gerektiğini ve bedelini de kendisinin verdiğini ileri sürerek kaydın adına tashihini isteyen diğer eşin bu isteğinin kabul edilebilmesi için, aralarında Türk Medeni Kanununun 706. maddesi hükmüne göre düzenlenmiş resmi bir sözleşme olması gerekeceği-
Çekişmeli taşınmazın tapuda gösterilen satış bedeli ile gerçek değeri arasındaki aşırı oransızlığın tek başına muvazaanın kanıtı olmadığı-
