Zorunlu Bağ-Kur sigortalılığını gizleyerek Sosyal Sigortalar Kurumuna askerlik borçlanması yapmış olan davacının, iyiniyetli kabul edilemeyeceği–
Şuf’alı payın ilişkin olduğu taşınmazın paydaşlar arasında özel olarak taksim edilip, her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, kullananlardan birisinin tasarrufundaki yeri üçüncü bir kişiye satması halinde, daha önce (satıcı zamanında) o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapudaki son pay satışına kaşı şuf’a hakkını kullanmasının, MK. 2’de yer alan objektif iyiniyet kuralı ile bağdaşmayacağı –
Sözleşme ifa edildikten sonra, alıcının ‘Kat Mülkiyeti Kanununa aykırı olarak “devre tatil” adı altında satılan devremülkün satışının geçersiz olduğu’nu ileri sürülmesinin objektif iyiniyet kurallarına aykırı olur mu?–
Dava öncesi yaptırılan delil tespitine göre,inşaatın %73 seviyesinde olduğu saptanmışsa da, her dava, kural olarak, açldığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceği, ne var ki, delil tespitini takiben ihtiyati tedbir kararı alınmadığı ve dava dilekçesi de böyle bir talebi içermediği için yüklenici devam etmek suretiyle inşaatın % 90'ının üzerinde bir seviyeye getirildiği, artık, geriye etkili biçimde feshe (dönme) karar verilemeyececeği, bu feshin, ileriye etkili olacağı, mahkemece her ne kadar, ileriye ve geriye etkili olmaması koşuluyla sözleşme feshedilmiş ise de bila bedel feshe karar verilmiş olmakla, geriye etkili feshe hükmedilmiş olacağı, ancak mahkemece ileriye etkili feshe karar verilmesiye yetinilmesi gerekirken, yüklenicinin mahvına sebep olacak ve geriye etkili sonuç doğuracak biçimde feshe hükmedilmesi doğru olmayıp hükmün bozulması gerekeceği-
Vekil ile sözleşme yapan kişinin Medeni Kanunun 3. maddesi anlamında iyiniyetli olması halinde, yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşmenin geçerli olacağı ve vekil edeni bağlayacağı, vekilin vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu hususun vekil ile vekalet eden arasından bir iç sorun olarak kalacağı, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olmayacağı, ancak üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmamasının Medeni Kanunun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmesi gerekeceği–
Sözleşme hükmü ile davacı bankanın iradesine bırakılan faiz oranı arttırma ile ilgili yetkinin kullanılmasında objektif iyiniyet kuralları içinde davranılmasının MK’nun 2. maddesinin uyulması gereken emredici hükmü olduğu ve bu kuralın sonucu olarak bankanın fahiş kazanç amacı ile faiz oranını tek yanlı arttırma yetkisine dayanarak haklı görülmeyecek bir orana yükseltmesinin objektif iyiniyet kuralları ile bağdaşmayacağından sözleşmedeki anılan hükmün uygulanmasında kredi müşterisinin MK’nun 2. maddesinin korumasında bulunduğunun kabulü gerekeceği–
Davalının davacıya güven vermesinden sonra hem intifa hakkına karşılık kararlaştırılan bedeli ödememesinin ve hem de bu sözleşmenin geçerli olmadığını ileri sürmesinin iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağı–
Davacının iki yıl geçtikten sonra anılan cevap dilekçesindeki imzaların davalılara ait olmadığını öne sürmesinin objektif iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı–
Dürüstlük kuralının, bir sözleşme yapılmasını zorunlu kıldığı durumlarda, bundan kaçınmanın objektif iyiniyet kurallarına aykırı düşeceği–
Uyarlama davasındaki asıl amacın, sadece kira parasının değiştirilmesine yönelik olduğu, aksinin düşünülmesi halinde sözleşme serbestisi ve özgürlüğü sınırları zedelenerek kira bedelinin uyarlanması amacı dışında sözleşmeye müdahale edilmiş olacağı ve hukuken üstün görülemeyeceği–