Taşınmazın mal kaçırma kasdı ile davalı 3. kişiye satıldığı ileri sürülerek, 6183 s. K. mad. 24 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, değer farkı bulunmadığı belirlenmiş ise de, borçlu ve davalı 3. kişinin şirket olmaları karşısında her iki şirket arasında organik bağ olup olmadığı ticari sicil kayıtları getirtilip bu konuda araştırma yapılmadan ve devredilenin fabrika binası ve eklentilerin ticari işletmeyi devralan 3. kişi yönünden iptal sebebi olup olmadığı değerlendirilmeden 3. kişi hakkındaki davanın reddedilmesinin hatalı olduğu- Davalı 3. kişi taşınmazı satın aldığında, dava dışı bankanın ipoteği mevcut olup, fabrika ipotek nedeni ile satılmış ve ipotek alacaklısının alacağına karşılık hepsini aldığı anlaşıldığından, ancak artık para kalmışsa üçüncü kişi hakkında tazminata karar verilebileceği- Bu tip davalarda borçlu hakkında borcundan dolayı takip olduğundan, borçlunun tazminata mahkum edilmesinin düşünülemeyeceği, ancak şartları varsa davalı 3. kişinin tazminata mahkum edileceği kabul edilmekteyse de, davalı borçlunun temyizi olmadığından bu yönde bozma yapılmamış olduğu-
Davacı, "davaya konu tasarrufu tarihinden önce davalılar arasında ticari ilişki olduğunu" öne sürerek buna ilişkin belgeler sunduğundan ve davalı borçlu ile davalı 3. kişinin ortakları oldukları şirketlerin ticaret sicil kayıtlarından iştigal sahalarının benzerlik gösterdiği görüldüğünden, mahkemece İİK. mad. 280 uyarınca, davalı borçlu ile davalı 3. kişi arasındaki ilişkinin nereden kaynaklandığı irdelenmeden ve bu konuda araştırma yapılmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Takip konusu borç ile ilgili olarak açılan itirazın iptali davasının sonucu araştırılarak takibin kesinleştiğinin tesbiti halinde, dava konusu taşınmazların satışı işyeri niteliğinde olduğu ve İİK. mad. 280'de belirtilen devir koşullarının gerçekleştiği iddia ve ispat edilmediğinden davalı borçlu ile üçüncü kişi arasındaki tasarrufun iptali ile dördüncü kişinin kötü niyeti ispatlanmadığından, üçüncü kişinin taşınmazları elinden çıkardığı tarihteki değeri üzerinden takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak tazminattan sorumlu tutulmasına, aksi halde itirazın iptali davasının bekletici mesele yapılarak reddi halinde davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasaına konu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen bedeli arasında fahiş fark bulunmasa da, taşınmazın borçlunun da faaliyette bulunduğu "işyeri" olduğu ve İİK.mad. 280'de belirtilen devir koşullarının gerçekleştiğinin ispatlanamaması durumunda, davalılar arasındaki satış işleminin işyeri devri mahiyetinde olduğu anlaşıldığından davanın İİK. mad. 280 gereğince kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz tapuda 180.000 TL alındığı ve üzerinde 650.000 TL ipotek borcu görüldüğü ancak davalı 3. kişinin ipotek borcu olarak 404.000 TL ödediği, bilirkişinin taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerini 932,575,00 TL olarak tesbit ettiği görüldüğünden, davalı 3.kişi tarafından tapuda ve ipotek bedeli olarak ödenen toplam 584.000,00 TL  ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunmadığı- Davalı 3.kişi ile borçlu arasında akrabalık, arkadaşlık, iş ortaklığı...vs. gibi bir ilişkinin bulunduğu, yani davalı 3.kişinin kötüniyetli olduğu da davacı alacaklı tarafından ispatlanmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı banka tarafından davalı şirket ile dava dışı... ve ... hakkında borçlusu davalı şirket olup, diğer borçluların müteselsil kefili olduğu bonodan dolayı kambiyo senedine mahsus haciz yoluyla takip yapıldığı, takibin kesinleştiği, borçlu ve kefillerin adresinde borcu karşılamaya yeter mal varlığının bulunamadığı, icra takip dosyasında gecici aciz vesikası düzenlendiği, davalı şirkete ait aracın diğer davalı ... adına devrinin yapıldığı, tasarruf tarihinin senedin tanzim tarihinden sonraki tarihte olduğu aracı satın alan davalının, aracı satan borçlu şirket ortakları ve senet borçluları olan ... ve ...'ın yeğeni olduğu, İİK 280 maddesine göre davalının, amcalarının ortağı olduğu davalı şirketin, alacaklılarından mal kaçırma kastını bildiği veya bilmesi gerektiği, bunun aksinin davalılar tarafından ispatlanamadığı, araç bedelinin ödenmemiş olmasının da tasarrufun ivazsız olduğunu gösterdiği-
Dava konusu taşınmaz için tapuda ödenen (gösterilen) bedel ve taşınmazın üzerindeki ipotek borcu toplamı ile bilirkişi tarafından belirlenen taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri arasında misli fark bulunmadığı, davalı 3.kişi ile borçlu arasında akrabalık,arkadaşlık, iş ortaklığı...vs.gibi bir ilişkinin bulunmadığı, yani davalı 3.kişinin kötüniyetli olduğunun davacı tarafından ispatlanamadığı anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Kamu alacaklarının bir kısmını veya tamamının tahsiline olanak bırakmamak amacı ile borçlu tarafından bir taraflı tasarruflar ile borçlunun maksadını bilen veya bilmesi gereken kimseler ile yaptığı tasarrufların tarihleri ne olarsa olusun geçersiz olduğu (6183 s. K. mad. 30) kabul edildiğinden, mahkemece tanık beyanlarının bu madde kapsamında olup olmadığının değerlendirmesi gerektiği- 6183 s. Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Davalı tarafından sunulan dekontlardan “dava konusu taşınmaz üzerindeki inşaatın yapım ve ortaklık ilişkisinden kaynaklandığı"nın belirtildiği görüldüğünden, inşaatın yapımında davalılar arasında ortaklık ilişkisi olduğu ve organik bağ bulunduğunun da anlaşılmış olduğu ve bu durumda, satışın gerçek bir satış değil,  alacaklılara zarar verme kastıyla yapılan hileli tasarruf olduğunun anlaşıldığı (İİK. mad. 280)-
Hastahane işletme hakkına ilişkin işletme ruhsatının, kuruluş aşaması henüz tamamlanmamış bir şirkete satılması yönünde karar alınması, yeni şirketin danışıklı olarak kurulduğu, anılan şirketin ise 5 ay gibi kısa süre sonra diğer davalı .şirkete satıldığı, bu şirketin yönetim kurulu başkanının şirket ortaklarını bilgilendirme amaçlı yazılarında "borçlu şirket ile önceden ruhsat devri konusunda anlaştıkları, borçlu şirketin içinde bulunduğu mali durum nedeni ile görüşmelerin devam ettiğini" bildirildiği ve bu durumda dördüncü kişi şirketin de borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğu görüldüğünden, " özel hastahane işletme hakkı ve işletme ruhsatının" satışına ilişkin tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-