Taşınmazların ipoteklerle yüklü olarak kısa aralıklarla devrinin tasarrufun iptali için gerekçe olamayacağı, mahkemece tüm davalılar yönünden ayrı ayrı iptal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında üçüncü kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde, İİK. mad. 283/2 uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerektiği- Dava konusu taşınmazlar davalı üçüncü kişiler tarafından elden çıkarıldığından, bu taşınmazların (ayrı ayrı değerlendirilerek) elden çıkarıldığı tarihlerdeki gerçek değerinin belirlenerek bu miktarın alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde davalı üçüncü kişilerden tahsiline karar verilmesi gerekirken infaz kabiliyeti olmayacak şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İcra takibinin dayanağının araba satımından kaynaklı sözleşme olduğu, dava konusu malların bu satım sözleşmesinden sonra davalı üçüncü kişi adına alındığı, davalıların anlaşmalı olarak boşandığı, haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında aciz vesikası hükmünde olduğu, dava konusu malların hiçbir geliri olmayan davalı üçüncü kişi adına alınması hususu değerlendirilmeksizin hiçbir gerekçe göstermeksizin "davanın kısmen kabulüne kısmen reddine" karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı üçüncü kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanması mümkün olup bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığının değerlendirilmesi gerektiği- Davalı borçlu ile davalı üçüncü kişi Adıyaman/Yenipınar nüfusuna kayıtlı olsalar da, davalı üçüncü kişi Merkez/Adıyaman’da ikamet etmekteyken, davalı borçlunun İstanbul’da ikamet ettiği dosya kapsamından anlaşıldığına göre; davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun mali durumunu nasıl bileceği konusunda mahkemece değerlendirme yapılmadan ve gerekçesi tartışılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu-
Üçüncü kişi şirketin bağlı olduğu holdingin borçlu şirketin faaliyette bulunduğu ve aynı zamanda dava konusu adreste komşu olduğu ve aralarında ticari ilişkinin olduğu, bu hali ile İİK. mad. 280 kapsamında davalı borçlunun mali ve ekonomik durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu- 
TBK'nun 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasında; HMK'nin 33.maddesine göre hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorunda olup, bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime ait olduğundan; hakimin, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumlu olduğu, İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açılmasına engel olmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde; iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Davalı-borçlu şirket adına kayıtlı 'fabrika' vasıflı gayrımenkulün devrinin, 'şirket mallarının devri' niteliğinde olması nedeniyle İİK mad. 280/III gereğince iptale tabi olduğu-
Akşehir'in küçük bir ilçe olması ve davalı üçüncü kişinin borçlunun taşınmazı devrettiği şirketin yönetim kurulu başkanı ve ticaret odası başkanı olduğunun anlaşıldığı bu nedenle davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun durumunu bilebilecek kişilerden olup olmadığının, dava konusu gayrimenkullerin davalı üçüncü kişiye devrinin ticari işletme devri sayılıp sayılmayacağı tartışılarak karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında, tapudaki satış bedeline ödenen ipotek bedeli de eklendiğinde bedeller arasında fahiş farkın bulunmadığı, satış bedelinin ödendiğinin hesap hareketleri ve diğer belgeler ile kanıtlandığı, İİK 280. maddeye göre de davalının ve babasının borçlunun ızrar kastını bilen veya bilebilecek kişilerden olduğunun da davacı tarafça ispatlanamadığı kabul edilerek davanın reddi gerekeceği-
Mahkemece, davalıların tamamı aynı sektörde çalışan aynı sitede işyerleri olan ve birbirleriyle ticari alışverişleri olan kişiler olduğu, davalının bu borçların doğumundan sonra çok sayıda yaptığı tasarrufların, mahkemeye ait dosyalarla iptal edildiği, tüm olgular birlikte değerlendirildiğinde davalıların birlikte hareketle davacının alacağının tahsilini engellemek amacıyla devir işlemlerini yaptıkları sonucununa varıldığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının amacının, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu- Banka ile davalı borçlu arasındaki kredi kartı sözleşmesinin ilk olarak 31/03/2007 tarihinde yapıldığı, daha sonra da 13/01/2012 tarihinde yenilendiği, buna göre alacak-borç ilişkisinin dava konusu tasarruf tarihinden (06/03/2013) önceye dayandığı- Borcun doğumunun tasarruf tarihinden önce olduğunun kabulü ile davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun eşinin kardeşi olması nedeniyle davalı üçüncü kişinin borçlunun alacaklıdan mal kaçırma ya da alacaklıyı zarar kastını bildiği veya bilebilecek durumda olup olmadığının İİK. mad. 280 kapsamında değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-