Davacının tasarrufun iptali istemine ilişkin bu davayı açmaktaki amacı takibe koyduğu alacağın tahsili olduğundan, davanın kabulüne karar verildiğinde davacının bu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olarak dava konusu edilen tüm taşınmazlar yönünden şartları oluşması halinde tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile dava konusu edilen taşınmazlardan sadece bir tanesinin davacının alacağını karşılayacağı düşüncesiyle yalnızca bir taşınmaz yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
“Neseben üçüncü dereceye kadar hısımlar ile yapılan ivazlı tasarrufların”, “bağışlama” hükmünde olduğunu öngören İİK. mad 278/3-1'de yer alan ‘…neseben veya…’ ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu- “Karı ve koca ile usul ve füru, … sıhren …, evlat edinenle evlatlık…” ibarelerinin, itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma olanağı bulunmadığından, bu ibarelere ilişkin başvurunun mahkemenin “yetkisizliği” nedeniyle reddi gerektiğini- Anayasa Mahkemesi'nin bu konudaki iptal hükmünün, kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından (15.11.2018 gününden) başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe gireceği- Alacaklıya ispat kolaylığı sağlayan “Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin”, “bağışlama” olarak kabul edileceğini öngören İİK. mad 278/3-2 hükmünün ise Anayasaya aykırı olmadığı-
İİK mad. 277 ve devamı hükümlerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin görülen davalarda, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyor ise, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu durumu tespit eden haciz tutanağı geçici aciz vesikası niteliğinde olacağı-
Davalı üçüncü kişi, bir borçlunun kızı, diğer borçlunun ise kardeşi olduğundan, yapılan tasarrufun iyiniyet ve bedel farkı gözetilmeksizin bağışlama hükmünde olup iptale tabi olduğu- Genel Kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun doğum tarihinin borcun muaccel olma tarihinin esas alınmasının mümkün olmadığı-
Tasarrufun iptali davası-
Bozma sonrasında yapılan tasarrufun iptali davasında satışa konusu taşınmazın sadece fabrika binası olmadığı, bir kısım demirbaşların da borçlu tarafından davalı üçüncü kişiye satıldığı  anlaşıldığından, bu tasarrufun İİK. mad. 280/son kapsamında (ticari işletme devri) iptale tabi olduğu-
Davalının dava dayanağı takipten önce yasal şufa hakkını yasanın öngördüğü şekilde kullandığının ispatlanmamış bulunmasına göre, tasarrufun iptali kararının yerinde olduğu-
Amca-yeğen arasındaki tasarrufun İİK mad. 278/3-1 gereğince bağış niteliğinde olup, iptali gerektiği- Dava konusu un fabrikası iş yeri niteliğinde olduğundan ve somut olayda İİK mad. 280 anlamında iş yeri devri koşulların gerçekleşmemiş bulunduğundan, davalının icra takibinden önce yasal şufa hakkını yasanın öngördüğü şekilde kullandığının ispatlayamadığı gözetilerek tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği- Hakimin talep sonucuyla bağlı olduğu, talepten fazlasına hükmedemeyeceği-
Davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun teyzesinin torunu olduğu, davalı borçlunun çocukları ile davalı üçüncü kişinin yakın arkadaş oldukları ve davalı üçüncü kişinin borçlunun eşinin kız kardeşinin eşi olduğu da gözönünde bulundurularak borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastını işlemin diğer taraflarınca bilinebileceğinin irdelenmesi gerektiği-
Tasarrufa konu gayrimenkulün niteliğinin 'fabrika binası' olması nedeniyle, yapılan tasarrufun İİK mad. 280/III hükmü gereğince 'ticari işletme devri' sayılması gerektiği, bu nedenle iptaline karar verilmesi icap edeceği-