Davalı şirketin yöneticisi ile davalı üçüncü kişi arasında boşanma sonrasında müşterek çocukları sebebi ile şahsi münasebetin devam ettiğinin anlaşılmasına, davalı üçüncü kişi tarafından satın alınan dava konusu gayrimenkulün 30 yıllığın vakfa kiralanması şartlarından birinin de müşterek çocuklarının söz konusu okulda dini eğitim almasının sağlanması olduğunun belirlenmesine, dava konusu gayrimenkulü gerçek bedelinin çok altında bedel ile ipotekler ile beraber alınmasına ancak ipotek bedellerinin davalı borçlu şirket tarafından ödendiğinin belirtilmesine göre İİK. mad. 280 uyarınca, davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişilerden olduğu hususu değerlendirilmeksizin hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Davacı tarafından İİK'nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkemenin bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebileceği- Takip dayanağı çek 29.07.2013 tarihli olmakla birlikte borcun 2011 yılında doğduğu dosya içeriği ile sabit ise ve davalının, borçlunun amcasının oğlu olması halinde İİK'nun 280.maddesi kapsamında borçlunun mali durumunu ve alacaklılarını ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunun sabit olduğu-
Davalıların arkadaş ve meslektaş(öğretmen) oldukları konusunda uyuşmazlık bulunmadığı- K2'ın K1'ye aralıklarla verdiği borcun, zamanla 100.000TL'yi bulduğu savunulmuş ise de, verilen bir borç tahsil edilmeden bir çok defa daha borç verilmesi hayatın olağan akışına uymadığı-Açıklanan nedenlerle davalı borçlu K1'in eldeki davanın temelini oluşturan bono nedeniyle gerçek olmayan bir borç altına girdiği anlaşıldığından, yanılgılı değerlendirme ve karar gerekçesinde olayla ilgisi bulunmayan taşınmaz satışından bahsederek davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğu-
Dava konusu vergi borcunun 2003-2004-2005-2006-2007 vergi alacağından doğduğu, davalı borçlu ile anlaşmalı boşandığı davalı üçüncü kişi eşi arasındaki tasarrufun 30.11.2011 tarihinde yapıldığı, gerekçeye konu hakaret ve tehdit suçunun tasarruf tarihinden sonra meydana geldiği ve kararın temyiz edildiği hususu değerlendirilmeksizin "taraflar arasında muvazaa olmadığı" gerekçesi ile 6183 s. K. mad. 24 vd. gereğince açılan tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- 6183 s. Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalarda vekalet ücretinin tutarı maktu olarak belirleneceği-
Anne-oğul davalılar arasındaki tasarrufun İİK. mad. 279/3-1 maddesi gereğince bağış niteliğinde olup iptali gerektiği- Borçlu ile akraba olan davalının İİK. mad. 280 uyarınca, borçlunun mali durumunu ve alacaklıların ızrar kastını bilebilecek kişilerden olduğu- Dayanak alınan zabıta araştırmasında borçlunun dava konusu adreste 2010 yılında oturduğu, şu anda bir başka şahsın oturduğunun tespit edildiği görüldüğünden, borçlunun halen haciz adresinde oturduğu gibi bir sonuç çıkarmak mümkün olmadığı gibi yargılamanın başından beri borçlunun ikamet adresinin bir başka adres olduğuna dair kayıtlar da bulunduğundan, mahkemenin, borçlunun halen haciz adresinde oturduğuna ilişkin zabıta araştırması olduğuna ilişkin tespitinin yerinde olmadığı- Taşınmazın davalı dördüncü kişiye vekaleten borçlu eşi tarafından davalı beşinci kişi küçüğün vasisine satış yapılmasının, küçüğün veya vasisinin kötü niyetinin ispatı için yeterli olmadığı-
Borçlunun ortağı olduğu firma ile davalı 3. kişinin ortağı olduğu firmanın, satış öncesinde birbirleri ile ticari ilişkilerinin olduğu, tarafların ortak oldukları şirketlerin aynı semtte olduğu anlaşıldığından, bu ilişki nedeni ile birbirlerini tanıdıkları ve İİK. mad. 280 gereğince üçüncü kişinin borçlunun içinde bulunduğu mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu-
İİK. mad. 280/2 ve 279/son gereğince, üçüncü kişinin borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat etmesi halinde iptal davasının dinlenemeyeceği- Borçlunun kardeşi üçüncü kişinin, gerek borçlunun taşınmazı satın aldığı gerekse kendisine satış yapıldığı tarihlerde yurt dışında yaşadığından, borçlunun hal ve vaziyetini bilip bilmediğinin ayrıca değerlendirilmesi gerektiği, bu hususta bir değerlendirme yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İstanbul gibi bir büyük kentte, kiracı ile mülk sahibinin birbirinin maddi durumunu bilebilecek oranda tanımalarının beklenemeyeceği- Davalı üçüncü kişinin önce ipotek alacaklısı Bankanın alacağının ödendiği, davalı- borçlu şirketin hesabına; davaya konu dairenin tapu bilgileri de verilerek para gönderildiği, devir tarihindeki dairenin gerçek değerine göre yapılan hesaplama uyarınca rayiç satış bedeline nazaran, muvazaayı gösterecek miktarda bir eksik satış bedelinin söz konusu olmadığı (2.000.000/1.600.000)- Taşınmazın hem şirket üzerine kayıtlı olması hem de bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin 2.000.000,00 TL gibi yüksek bir bedel olması karşısında, İİK. mad. 280/son gereğince şirketin sermayesinin mühim bir kısmını oluşturup oluşturmayacağı konusunda bir değerlendirme yapılması gerektiği- Mahkemece davalı borçlu şirketin tüm ticari sicil kayıtları ve tüm ticari defterleri getirilerek üzerinde inceleme yapılarak, şirketin sermayesinin belirlenip, dava konusu taşınmazın değerinin (bilirkişi tarafından belirlenen 2.000.000,00 TL) söz konusu şirketin belirlenen sermayesinin mühim bir kısmını oluşturup oluşturmadığı konusunda ayrıntılı ve denetime elverişli bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Davacı alacaklının, borcun doğumunun takip dayanağı bononun tanzim tarihinden önce gerçekleştiğini ileri sürmesi halinde, mahkemece alacaklıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmesi, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu isticvap edilerek senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişkinin sorulması, gerektiğinde davacı ile borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerektiği- Borcun doğumu tasarruf tarihinden sonra ise, davanın ön koşul yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği- Borçlu adresinde yapılan hacizler İİK. mad. 105 kapsamında aciz belgesi niteliğindeyse de, tasarruf hacizden 2 yılı aşan bir süre önce gerçekleşmiş olduğundan, bedel farkı gerekçesiyle İİK. mad. 278/3-2 uyarınca tasarrufun iptal edilemeyeceği- Davalı borçlu ile davalı üçüncü kişi arasında; İİK. mad. 280/1 uyarınca tanışıklık, arkadaşlık, akrabalık, iş ilişkisi vs. gibi durumların olup olmadığı, davalı üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığı konusunda araştırma yapılması gerektiği-
Tapu iptali ve tescil davası- Villanın devirlerinin hepsinin muvazaalı olduğunun ileri sürülmesi- TBK. 19 uyarınca açılan davada davalı 4. kişinin kötü niyetinin ispatlanamadığından davanın reddi gerektiği-