Somut olayda takip konusu alacağa ilişkin 10.11.2015 tarihli satış vaadi sözleşmesinin resmi şekilde yapılmadığı için geçerli kabul edilemeyeceği- Bu durumda adi şekilde yapılmış ve geçersiz olan 10.11.2015 tarihli taşınmaz satım sözleşmesine bağlı olarak kararlaştırılan cezai şarta ait hükümler de geçersiz olduğundan cezai şarta ilişkin takip konusu alacağın da gerçek bir alacak olduğundan bahsedilemeyeceği- Bu durumda eldeki davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalıların birbirlerini tanıdıkları kabullerinde olup dosyada dinlenen tanık beyanları ile de sabit olduğu, dosyaya sunulan deliller birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazları devralanın diğer borçlu davalının durumunu ve kastını bilecek kişilerden olduğu, ödeme hususunun da ispat edilemediği, görülmekle,  İİK'nun 280/1 maddesi gereğince de tasarrufun  iptale tabi olduğu- İİK.nun 278 maddesi gereğince, en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan iki yıllık müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar için tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği- Borçluya ait farklı vasıflardaki 7 adet taşınmazın aynı gün aynı kişiye satışı hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, üçüncü kişinin borçlunun mal kaçırma kastını bildiğinin varsayılacağı- Tasarrufun iptali davalarında müddeabihin, dolayısı ile harcı belirleyecek değerin, borç miktarı ve tasarrufa konu taşınmazın değeri itibariyle belirleneceği ve hangisi az ise harcın ona göre alınacağı-
Satşıa konu 6 taşınmazın üzerindeki ipotek bedelleri dikkate alındığında, tapudaki satış bedelleri ile gerçek değerleri arasında fahiş fark bulunmamakla birlikte, satışı yapılan taşınmazlardan birinde borçlunun oğlunun oturmaya devam ettiği ve borçlunun annesinin amcasınınoğlu olan davalı üçüncü kişi, İİK 278/3-1 kapsamında yakın akraba olmasa da, İİK 280 gereği borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bilebilecek şahıslardan olduğu ve bu durumda tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği-
Tanık beyanları ile "borçlu şirket ile davalı üçüncü kişinin ziraat sektöründe faaliyette bulundukları ve önceden tanışıklıkları olduğu" anlaşıldığından, İİK. mad. 280 gereğince davalı üçüncü kişinin borçlu şirketin mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bilebilecek şahıslardan olmasından dolayı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği- Aracın yargılama sırasında dava dışı (4.) şahsa satıldığı ve davanın İİK. mad. 283 gereğince bedele dönüştürüldüğü anlaşıldığından, aracın 4. kişiye satış tarihindeki değerinin belirlenerek davalı 3. kşiden tahsiline karar verilmesi gerektiği- Dava konusu aracın satıştan önce kaza geçirdiği ve sigortalar birliği tarafından bildirilen değerin ise hasarsız araca ilişkin olduğu, oysa aracın değer tesbitine ilişkin olarak alınan raporlarda bu kaza nedeni ile aracın değerinin tesbitine ilişkin somut açıklayıcı bir bilginin yer almadığı görüldüğünden, sigorta birliği tarafından bildirilen hasarsız değerin, bilirkişinin aracın hasarı dikkate alınarak belirlediği değerle aynı olması hususun yeterince incelenmediği görülmekle, bir başka bilirkişi tesbit edilerek, dava konusu aracın geçirdiği kaza tutunak ve ekspertiz raporları dikkate alınarak, satış tarihindeki değerinin tesbiti için bir rapor alınması gerektiği- Bilirkişi tarafından belirlenen değer yerine satış sırasındaki kasko değeri kadar tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu- İİK. mad. 283 gereğince bedele dönüşen davada, üçüncü kişinin elinden çıkardığı tarihteki bedel ile sorumlu olması gerektiği ve bedel üzerinden faiz yürütülmesinin de hatalı olduğu-
Dava konusu taşınmazın, 27.04.2010 tarihinde borçlu tarafından davalı M.'e ,onun tarafından da bir hafta sonra 04.05.2010 tarihinde  davalı D.'e, onun tarafından da yaklaşık iki yıl sonra 20.04.2012 tarihinde davalı H.'ya satılmış olmasına rağmen anılan taşınmazın 2007 yılından 30.05.2012 tarihine kadar yani davalı H.'ya satılıncaya kadar borçlu tarafından kullanıldığını, davalı D. veya borçlu tarafından  davalı borçlunun anılan taşınmazın satıştan sonraki iki yıllık kullanımıyla ilgili kullanımı haklı gösterecek (kira veya başka haklı bir neden) bir neden ileri sürülmediği, bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davalı D.'in dava konusu taşınmazları davalı M.'den borçlunun görümcesi C'ye verilen vekaletname ile alması gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığında 04.05.2010 tarihli dava konusu tasarruflar yönünden de davalı D'un kötüniyetli olduğu, yani borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle 04.05.2010 tarihli tasarruflarında İİK'nun 280/1 madde gereğince iptaline, ancak anılan taşınmazlar davalılar M. ve D. tarafından elden çıkarıldığından ve davalı 5. kişiler A. ve H.'nın kötüniyetli oldukları davacı tarafından ispatlanamadığından M. ve D. hakkındaki davanın İİK'nun 283/2 maddesi gereğince bedele dönüşmesi nedeniyle adı geçen davalıların davacının ...........İcra Müdürlüğünün 2010/4986 sayılı takip dosyasındaki alacak fer'ileriyle sınırlı olarak dava konusu 1941 ada 218 parsel yönünden davalı  M.'in 50.000,00 TL, (04.05.2010 tarihindeki rayiç değeri bilirkişi tarafından 50.000,00 TL olarak belirlenmekle ), davalı D. 60.000,00 TL, (25.05.2011 tarihindeki rayiç değeri bilirkişi tarafından 60.000,00 TL olarak belirlenmekle) dava konusu 16523 ada 14 parsel 14.bok 1.kat 3 nolu bağımsız bölüm yönünden davalı Mükerrem 70.000,00 TL, (bilirkişice belirlenen 04.05.2010 tarihindeki rayiç değer), davalı Durşen 85.000,00 TL ile (bilirkişice belirlenen 20.04.2012 tarihindeki rayiç değer) sınırlı olarak  nakten tazminatla sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekeceği-
6183 sayılı yasaya dayalı olarak açılmış muvazaalı sözleşmeler nedeniyle alacak istemi-
İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davalı borçlunun icra takibi sırasında söz konusu araçları elden çıkarttığı, araç rayiç değerleri ile satış değerlerinin farklı olduğunun bilirkişi raporları ile belirlendiği, davalı borçlu ile alım-satım ilişkisine giren davalıların enişte, yakın arkadaş (sonradan eş), aynı faaliyet alanında çalışma noktasında davalı borçlunun durumunu bilebilecek konumda olmaları, devirlerin hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde yapılması, yine ödemelerin mutat şekilde olmaması karşısında bu devirlerin muvazaalı olduğunun tespiti ile İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü yönündeki kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında dava değerinin tasarruf konusu şey ile takip konusu alacak ve fer'ilerinden hangisi daha az ise ona göre belirleneceği, dava konusu şeyin değerinin ise tasarruf tarihindeki tespit edilecek rayiç bedeli olduğu, ayrıca dava konusu şey davalı üçüncü kişi tarafından dava dışı kimselere temlik edilmişse davacının, bu davalı hakkında davasını nakden tazmine dönüştürme veya temlik alan kişiyi de davaya dahil etme imkanının bulunmadığı, yine nakden tazmin miktarı belirlenirken üçüncü kişi davalının eşyayı elinden çıkarttığı tarihteki rayiç değerin nazara alınacağı- Tasarrufun iptali davalarında davanın kabulüne karar verilmesi halinde alacaklının icra dosyasınındaki alacak ve ferileri ile; aciz belgesi temin edilmiş ise bu belgedeki alacak miktarı ile sınırlı olarak tasarrufun iptali ile davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesinin icap edeceği- Davaya konu araçlardan yalnızca bir araca ilişkin rehin sözleşmesinin getirtildiği, diğer 8 araca ilişkin rehin akdi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise belgelerin celp edilmediği görülmekle anılan eksikliğin tamamlanması ve tüm dosya münderecatına göre yapılan rehin işlemlerinin muvazaalı olup olmadığının, İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre iptal şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği- Tüm araçlara ilişkin olarak usulünce rayiç değer tespiti yapılmadan kasko değerlerinin göz önüne alınarak buna göre tasarrufun iptali ve/veya nakden tazmin kararı verilmiş olmasının da usulüne uygun olmadığı-
6183 sayılı yasaya dayalı olarak açılmış alacak istemi-
6183 sayılı yasaya dayalı olarak açılmış alacak istemi-