İtirazın kaldırılması ve iflas istemi-
Takipli iflas davası açılabilmesi için icra takibinin kesinleşmiş olmasının ön koşul olduğu- Davalı şirkete yapılan iflas ödeme emri tebligatı “ aynı konutta çalışan A. D.’a tebliğ edildiği belirtilmiş ise de şirket yetkilisinin tebligatın yapıldığı sırada nerede olduğu tespit edilerek tebligat mazbatasına yazılmadığından söz konusu tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Ancak davalı şirket vekilinin 08.12.2014 tarihli itiraz dilekçesi ile borca itiraz edildiği halde tebligatın usulsüzlüğünden bahsedilmediği gibi bu yönde icra mahkemesine şikayet başvurusunun da bulunduğundan bahsedilmemiş olduğu- Tebligat Kanununun 32. maddesi usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabın tebligatı öğrenmesi halinde usulsüz tebligatın geçerli hale geleceğine amir olduğu- Davalı tarafın tebliğe haberdar olmasına rağmen bu yönde şikayet başvurusunun olmaması nedeniyle tebligat mazbatası üstündeki tarihin iflas ödeme emrinin tebliğ tarihi olarak kabulünün gerekeceği-
Yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak davacı şirketin maliki olduğu taşınmazın satışının borca batıklığa etkisi, satış bedelinin ne şekilde kullanıldığı, erteleme isteminde bulunan şirketin yargılama sırasında taşınmaz satın almasının nedenleri ve bunun borca batıklığa etkisinin irdelendiği denetime elverişli rapor alınarak şirketin gerçek anlamda borca batık durumda olup olmadığının tespiti, borca batık olduğunun belirlenmesinden sonra ise sunulan iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığı, yargılama aşamasında, sunulan projedeki hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı hususlarında yeni oluşturulacak bilirkişi kurulundan açıklamalı ve denetime elverişli ek rapor alınarak karar verilmesi gerektiği-
İflası talep edilen ve tasfiye halinde olan davalı-borçlu kooperatifin, temsile yetkili tasfiye kurulu üye veya üyelerine maddede belirtilen şekilde herhangi bir tebligat çıkarılmadığı ve bu kişilerin dinlenmediği anlaşılmış olduğundan, mahkemece anılan madde uyarınca, davalı kooperatif temsilcisinin dinlenilmek üzere mahkemeye çağrılması için meşruhatlı davetiye çıkarılması, davetiyeye uyarak gelmesi halinde dinlenmesi gerekmesine rağmen, bu usule uyulmadan, yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği-
Kararların takibe konulması için kesinleşmesine gerek olmadığı; bu nedenle kesinleşmeyen kararın iflas takibine konulmasının mümkün olduğu- İflas takibine konu edilen kararın bozulması halinde takibin hükmünü yitirmeyeceği; bu durumda mahkemece iflas takibine konu kararın verildiği dosyanın sonucunun işbu dava için bekletici mesele yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, takibe dayanak ilamın bozulması gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
İİK. mad. 165 uyarınca, iflas davalarında karar verildikten sonra davadan feragat edilmesi mümkün değil ise de, taraflarca iflas kararına esas borcun davalı tarafından karar tarihinden önce ödendiği beyan edildiğinden, bu beyanlar üzerinde durularak, ödemeye ilişkin belge ve delillerin değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava, doğrudan doğruya iflas davası olmakla birlikte, davacının taraf sundukları iyileştirme projesi dikkate alınarak iflasın ertelenmesini istediği- Doğrudan doğruya iflas davaları HMK'nın 382/f-2. maddesi gereğince çekişmesiz yargı işlerinden olduğundan, çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararların, şekli anlamda kesinleşse de HMK'nın 388. maddesi gereğince maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceği; bu nedenle aynı konuda yeniden dava açılabileceği-
Davalının bir ticari işletmeyi kendi adına işletip işletmediği sorularak ve gerekirse zabıta marifetiyle bu hususta araştırma yaptırılarak doğrudan iflas istemine ilişkin davaya ilişkin bir karar verilmesi gerektiği-
İİK'nın 177/4 bent 2. cümlesine göre, Türkiye'de yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlu dinlenmek için kısa bir müddette mahkemeye çağırılacağı, bu durumda mahkemece anılan madde uyarınca, davalı şirket temsilcisinin dinlenilmek üzere mahkemeye çağrılması için meşruhatlı davetiye çıkarılması, davetiyeye uyarak gelmesi halinde dinlenmesi gerekeceği, bu hüküm emredici nitelikte olup,mahkemece, re'sen gözetilmesinin zorunlu olduğu-Mahkemece davalı şirketi temsile yetkili kişi veya kişiler celbedilip, dinlenmeden ve böylece anılan Yasa'nın emredici hükmüne uyulmadan yazılı şekilde hüküm kurulamayacağı-
Davalı kooperatifin iflası istemine ilişkin davada, depo kararı verilmiş ise de, depo kararının yerine getirilmemesi halinde sonuçlarının ihtar edilmemiş olmasının hatalı olduğu-