İcra ve İflas Kanunu’ndaki süreler hakkında HMK’nın 102 ila 104. maddelerinde düzenlenen adli tatile ilişkin hükümler uygulanamayacağı- İİK’nın 269/a maddesinde öngörülen ihtar müddetinin bitim tarihinin adli tatile denk gelmesi durumunda, ihtar müddeti adli tatilin bittiği günden itibaren bir hafta uzatılmış sayılmayacağı, ödeme süresinin hesaplanmasında İİK’nın 19. madde hükmü uygulanacağı- Alacaklı vekili, İİK. 269/a uyarınca ödeme emri tebliğinden itibaren 30 günlük ödeme süresinin bitmesinden sonra ve ödeme süresinin bitimini takip eden 6 ay içinde tahliye talep etmiş olduğundan mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Dava dışı takip borçluları tarafından alacaklıya karşı takibin taliki veya iptali talepli dava açıldığı, açılan davanın yargılaması sırasında takibin tedbiren durdurulmasına karar verildiği ve sonrasında davanın kabulüne ve davacı borçlular yönünden takibin iptaline karar verilmiş olup, tarafların temyiz etmemesi üzerine kararın kesinleştiği anlaşıldığından, dava dışı borçluların yaptığı itiraz, İİK 78/2'de belirtilen itiraz kavramına girmeyeceğinden 1 yıllık sürenin hesaplanmasında dikkate alınmayacağı- Alacaklı, İİK. 150/e uyarınca, bir yıllık yasal sürede masrafını da yatırmak suretiyle satış talebinde bulunmadığına göre takibin düşmüş olacağı ve ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Takibe dayanak kira sözleşmesindeki imzalar açık ve kesin olarak reddedilmediğinden, kira sözleşmesinin varlığı ve içeriğinin sözleşmenin özel şartlarına göre belirlenen kira alacağının takip hukuku bakımından kesinleştiği- Kira sözleşmesinin tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu, kiralanan taşınmazın kiracılara teslim edilmediği itirazı karşısında alacağın varlığının tespitinin yargılamayı gerektirdiğinin ileri sürülemeyeceği- Kira sözleşmesinde kiralanan taşınmazın kiracılara teslim edilmediğine dair bir hüküm bulunmadığına göre, kiracı borçluların "kiralananın kendilerine teslim edilmediği" iddiasını İİK 269/c- 1 uyarınca yazılı belgelerle kanıtlamak zorunda olduğu- Borçluların itirazlarını bu nitelikteki belgelerle ispat edip edemeyeceğini incelemek ve sonuca varmak icra mahkemesinin yetkisi ve görevi içerisinde olduğundan, alacaklının itirazın kaldırılmasını istemesinde yargılamayı gerektir bir durum bulunmadığı- İspat yükü ters çevrilerek alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- "TBK 301 uyarınca, borçlular itirazında kiralananın teslim edilmediğini bildirdiğinden bu konu tartışmalı olduğuna göre kira sözleşmesinin delil olmayıp, yazılı delil başlangıcı olabileceği, icra mahkemesinin dar yetkili olup, çekişmeli hususlarda yargılama yaparak karar veremeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Alacaklının kira alacağının tahsili amacıyla tahliye talepli başlattığı ilamsız icra takibinde -05.07.2014 tarihli 900,00TL, 05.08.2014 tarihli 900,00TL ile ekli kira sözleşmesi içeriğine göre bakiye kalan 1.456,00TL- kira alacağının ve borçlunun tahliyesinin talep ettiği, borçlunun ödeme emrine itiraz etmediği, alacaklı vekilinin icra mahkemesine başvurarak borçlunun 1800 TL ödediğini, bakiye kalan kira alacağının ödemediğini ve borçlunun temerrüde düştüğünü ileri sürerek kiralanandan tahliyesini talep ettiği uyuşmazlıkta, borçlu kiracının, süresi içinde ödeme emrine itiraz etmediği için, ödeme emri ile istenen kira borcu kesinleştiğinden, İİK. 269/a uyarınca, icra mahkemesince 30 günlük ihtar müddeti içinde takipte kesinleşen kira borcunun ödenip ödenmediğinin incelenmesi gerektiği- "Borçlu ödeme emrine itiraz etmese bile, icra mahkemesinde ödeme emri tebliğinden önceki ödemeleri ileri sürebileceği, icra mahkemesinin ihtarın haklı olup olmadığını inceleyebileceği, bu nedenle ödeme emri tebliğinden önce kira borcunun ödenip ödenmediğinin araştırılması gerektiği" gerekçesiyle direnme kararının ilave gerekçeler ile bozulması gerektiği şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
İkinci açık artırmada alıcı çıkmadığından satış talebinin düşmesi ile yeni bir satış isteme süresinin başlamış olduğu- İİK. 150/e uyarınca, iki yıllık satış isteme süresi içerisinde alacaklı tarafından satış istenmediğinden takibin düşeceği ve takibin düştüğü tarihten sonra yapılan işlemler yok hükmünde olacağından, yapılan ihalenin de feshi gerektiği-
Çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürünün, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için anonim şirket merkezine gitmek zorunda olmadığı- Üçüncü kşi şirketin haciz müzekkeresinin iptalini istemesinde hukuki yararı bulunmadığı- Alacaklı vekili ile birlikte şikayetçi anonim şirketlere gidilmek suretiyle haciz tutanağının icra memuru tarafından tutulduğu ve borçluların şikayetçi 3. kişi anonim şirketler nezdinde bulunan hisselerin haczedildiğinin muhatap şirketler vekiline tefhim edildiği, hisse hacizlerinin şirketlerin pay defterlerine işlenerek icra dosyasına ibrazı için 5 gün süre verildiği, şirket defterlerinin ibraz edilmemesi halinde İİK. 357 gereğince işlem yapılacağı hususunun ihtar edildiği görülmekle, haciz tutanağı ile haczin uygulanması ve sonuçları şikayetçi anonim şirketleri etkileyeceğinden şikayetçilerin haciz tutanağı yönünden icra mahkemesine başvurusunda hukuki yararının bulunduğu-
Kanunlarda açıkça öngörülmesi şartıyla ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerinin işlenmesi mümkün olduğundan, alacaklı vekili avukatların vekâletname olmaksızın icra takip dosyalarındaki kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişim sağladığı iddiası bakımından 6698 sayılı Kanun kapsamında yapılacak bir işlem bulunmadığı- “Kişisel verilerin aktarılmasına ilişkin diğer kanunlarda yer alan hükümler saklıdır.” düzenlemesi uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından icra tevzi bürosunda görevli personel eliyle borçlunun alacaklı olduğu icra dosyaları hakkında bilgi ve belge sağlama amacıyla avukatlara görevlerini yerine getirebilmeleri için kişisel veri aktarımı yapılabileceğinden Adalet Bakanlığı tarafından alacaklı vekili avukatlara borçluların alacaklı olduğu icra takip dosyalarında bulunan kişisel verilerin hukuka aykırı olarak aktarılması iddiası bakımından 6698 sayılı Kanun kapsamında yapılacak bir işlem bulunmadığı-
Adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak, temsilcisi aracılığıyla ortaklık adına 'iskele kira ve şarta bağlı satış sözleşmesi' ve bono düzenlendiği anlaşıldığından, takip konusu borcun, ortağın şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcu olduğu- Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortakların müteselsilen sorumlu oldukları ve ortaklığın mal varlığı el birliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği, adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği- "Alacaklının, ortaklığa ait hak edişlerin haczi için adi ortaklık adına haciz müzekkeresi veya (İİK m. 89) haciz ihbarnamesi düzenlenmesini talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Alacaklının kira tespit davası açmak üzere borçluya gönderdiği ihtarnamedeki “ödenmekte olan” tabirinin aylık kira bedelinin "1.250TL" olduğunun kabul edildiği anlamına gelmeyeceği- Söz konusu ihtarnamenin, aylık kiraya itirazın ispatı için İİK. 269/c'de yazılı olan belgeler niteliğinde olmadığı- İhtarnamede takip talebinde istenen kira farklarına ilişkin kira döneminden sonraki kira dönemi için aylık kiranın "10.000TL+kira stopajı" olarak ödenmesi, aksi takdirde kira bedelinin artırılması için dava açılacağının ihtar edilmesinden, aylık kira bedelinin 1250TL olduğu anlamının da çıkarılamayacağı- Borçlunun örnek 13 ödeme emrine karşı 7 gün içinde icra dairesine kira akdi dışında aylık kiranın 1.250TL olduğu ve bu miktarda ödeme yaptığı için borcu olmadığı itirazında bulunduğu, 30 günlük ödeme süresi içinde icra dairesine bir ödeme yapmadığı ve İİK. 269/c 'deki belgelerle itirazını ispatlayamadığı anlaşıldığından, kira sözleşmesindeki artırım oranına uygun kira borcunu ödemeyen borçlu temerrüde düştüğünden mahkemece itirazın kaldırılması ve tahliyeye karar verilmesi gerektiği- "Borçlu tarafından İİK’nın 269/c maddesinde düzenlenen kira borcunun sair bir sebeple istenemeyeceği hükmüne göre, noter ihtarnamesi ile aylık kira bedelinin 1.250TL olduğu ispatlandığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İcra mahkemesi kararlarının uygulanması yönünden kararın kesinleşmesinin gerekmediği, usulsüz tebligat şikayetinin de bu kapsamda olduğu- Henüz haciz isteme hakkı doğmadan borçlunun malvarlığına yönelik olarak gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı kalmadığından, takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılmasına ilişkin icra memurluğu kararının yerinde olduğu-