Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu, takipte borçlu sıfatı bulunmayan üçüncü kişinin, mülkiyeti kendisine ait taşınmaza konulan haczin kaldırılmasını icra mahkemesinden şikayet yolu ile isteme hakkının olduğu, İlk Derece Mahkemesince bu ilke doğrultusunda şikayetin kabulüne karar verilerek hacizlerin kaldırılmasının yerinde olduğu-
İcra takibinin tarafı olmayan 3. kişilerin, tarafı olmadıkları icra takibindeki hacizlerin kaldırılmasını şikayet yoluyla icra mahkemesinden isteyemeyecekleri-
Kişinin mal varlığı bilgilerinin ve nüfus bilgilerinin kişisel veri niteliğinde olduğu, borçlunun pasif taşınmaz kayıtlarının ve ölü aile bireylerinin nüfus kayıtlarının sorgulanması ile borçlu dışındaki kişilerin de kimlik bilgilerine ulaşılacağından anayasal güvenceye bağlanan kişisel verilerin korunması düzenlemesine aykırılık teşkil edeceği, kaldı ki icra müdürlüğünün gerekli araştırma ve sorgulama işlemlerinin alacağın tahsiline yönelik sınırlı işlemler için gerçekleştirebileceği, takip alacaklılarının ileride açabilecekleri muhtemel davaların malzemelerinin toplanması ödevinin icra müdürlüğüne ait olmadığı, vekilin avukatlık yasasından kaynaklanan yetkisi ile bu işlemleri gerçekleştirerek borçlu veya 3. kişilere yasadan doğan dava hakkını kullanabileceği, yasa ve mevzuata aykırı olarak icra müdürlüğüne böyle bir yükümlülüğün getirilmesinin mümkün bulunmadığı-
Alacaklı vekilinin "borçluların pasif taşınmazlarının araştırılması ve sorgulanmasına" ilişkin yaptığı talebin icra müdürlüğünce reddine karar verilmesi gerektiği-
28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı resmi gazete ile yürürlüğe giren 7251 Sayılı Yasa'nın 48. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda yapılan değişiklik öncesi Uyap sistemi üzerinden borçlunun mal, hak veya alacağının alacaklı tarafından icra dairesinden sorgulanmasının talep edilebileceği hakkı tanınmışken, yeni düzenleme ile alacaklının icra dairesinden sorgu talebinde bulunabilme hakkı kaldırıldığından alacaklının sorgulamaya yönelik taleplerinin icra müdürlüğünce reddedilmesinde usulsüzlük bulunmadığı-
Üçüncü kişiye hem haciz müzekkeresi hem 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ edilmiş olup haciz müzekkeresine yönelik üçüncü kişi beyanda bulunulmuş ise de, İİK 78 kapsamında haciz müzekkeresine yönelik bir itiraz müessesesi bulunmadığı, haciz ihbarnamesine yönelik üçüncü kişinin cevabının ise itiraz niteliğinde bir cevap olmadığı, şikayet dilekçesinde belirtilen hususların, ileride sıra cetveli düzenlendiğinde, icra müdürlüğünün İİK 100. maddeye yarar bilgilerin bildirildiği cevabının gerçeğe uygun olmadığı ileri sürülerek açılacak sıra cetveline ilişkin şikayet veya itiraz davasında tartışılacak hususlar olduğu- Üçüncü kişi nezdindeki alacak, menkul hükmünde olup mahcuz para alacağı için satış söz konusu olmadığından, paranın icra dosyasına celbi talebinin satış talebi gibi değerlendirilmesi gerektiği-
Taşınmazın haciz tarihinde finansal kiralama şirketinin mülkiyetinde olduğu- Opsiyon hakkının haciz tarihinde henüz doğmamış bir hak olduğu ve bu hakkın doğması halinde ise, borçlunun bu hakkı kullanıp kullanmayacağı belli olmadığından, bu hakkın haczedilmesi veya bu konuda şerh verilmesinin alacaklıya bir hak sağlamayacağı, taşınmaz maliki şikayetçi finansal kiralama şirketinin haczin kaldırılmasını talep edebileceği ve mahkemece finansal kiralama şirketine yapılan ödemelerin ya da bakiye borcun sorulmasını gerekli kılan bir durum bulunmadığı-
Takibe dayanak sözleşme herhangi bir koşul içermemekte olup, sözleşmede muhatap alacaklının temlik ettiği miktar ile temlik alan borçlunun ödeyeceği taksitlerin miktarları ile vade tarihi açık ve net olduğu, alacağın varlığı, miktarı ve tahsili genel mahkemede yargılamayı gerektirmediğinden, takibe dayanak belgenin İİK 68 kapsamında imzası ikrar edilen, kayıtsız, şartsız, belirli bir para borcu ikrarını içerir belge niteliğinde olduğu- "Muhatap ile Tasfiye Hâlindeki. A.Ş. arasındaki cari hesap ilişkisinin belirli olmadığı, alacağın tahsili için muhatap alacaklının alacağı temlik ettiği, ödemenin taksitlere bağlanmış olmasının kayıtsız ve şartsız borç ikrarı anlamına gelmeyeceği, borç ikrarının bulunmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Müstakbel (beklenen) bir alacaktan bahsedebilmek için, bir hukuki ilişkinin mevcut olması, bu hukuki ilişkiden doğacak alacağın cinsinin ve borçlusunun belli olması gerektiği, borçlusu(ödeme yapacak) belli olmayan, sırf ümit ve ihtimale dayanan alacaklar, devamlılık arz eden bir alacak olmadığından, müstakbel alacak olarak kabulünün mümkün olmadığı, müstakbel alacak olarak kabul edilemeyecek doğrudan tahsilat sistemine dahil hesaba sonra yatırılan paralar haczedilmiş sayılamayacağından, davalı bankanın haciz müzekkeresinin tebliği tarihinde mevcutla sorumlu olduğu-