Alacaklının haciz istemi borçluya ait yarış atlarının soy kütüğüne kayden haciz konulmasına ilişkin olmayıp, yarış atlarının üçüncü kişideki tüm hak ve alacaklarına ihtiyati haciz şerhi konulmasına ilişkin olduğundan, borçlunun üçüncü kişi nezdinde doğacak alacaklarının İİK. mad. 78. maddesi kapsamında gönderilen yazı ile (ihtiyati) haczinde kanuna aykırılık bulunmadığı-
İcra müdürlüğünce, tapu sicil müdürlüğüne haczin fekkedildiğine ilişkin bildirim yapılması üzerine eski tarihli hacizler kalkmış olup hukuk sistemimizde haczin ihyası şeklinde bir müessese bulunmadığı, bu durumda  haciz tarihi olan 27.02.2014  tarihinde taşınmazın mülkiyeti üçüncü kişi şikayetçiye ait olup borçlu adına kayıtlı olmadığından taşınmaz tapu kaydına konulan haciz işleminin yasaya aykırı olduğu-
6352 s. Kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce başlatılan takip işlemleri hakkında, değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edileceği; 6352 sayılı Yasa değişikliğinin, takip tarihinden itibaren değil, haciz, satış gibi başlatılan her bir takip işlemi tarihi esas alınarak uygulanacağı- Süresinde satış istenmemesi ile yalnız haczin kalkacağı, icra takibinin düşmüş olmayacağı, icra takibinin derdest kalmaya devam edeceği- İİK. mad. 78/son gereğince; yenileme ve yeniden harç yatırılmasının, takibin düşmesi hali için zorunlu olduğu-  Şikayet olunanın alacaklı olduğu dosyada süresinde haciz istenmiş olduğundan, icra müdürünün İİK. mad. 78 uyarınca, takibin muameleden kaldırılması işlemi usul ve yasaya aykırı olup, şikayet olunanın bu memur işlemine karşı şikayet yoluna gitmemiş olmasının sonuca etkisi bulunmadığı; salt dosyanın takipsiz bırakılması nedeniyle haczin düştüğü sonucuna varılamayacağı- Bir yıllık satış isteme süreci içinde taşınmaz başka bir dosyadan satılmış ise, o tarihe kadar satış talebinde bulunmayanın, satış talebinde ya da o satıştan kendi dosyası için yararlanma talebinde bulunmasına gerek kalmaksızın haczinin ayakta olacağı- Mahcuzun başka bir dosyadan satışının yapılması halinde; satış tarihinde satış isteme süresinin geçmemiş olması kaydıyla haczin düşmesinden söz edilemeyeceği- Haciz tarihinden itibaren yasal satış isteme süresi geçirilmiş olmasına rağmen, yapılan istem üzerine her nasılsa hacizli mal satılmış ise, bu satışın diğer alacaklılar yönünden düşen haczi geçerli hale getirmeyeceği- 11.03.2014 tarihinde satılan taşınmaz ile ilgili şikayet olunanın 20.03.2008 tarihli haczi süresinde satış istenmediğinden düşmüş ise de, 26.03.2013 tarihli haczinin ayakta olduğu; İİK. mad. geçici 10 kapsamında, başlatılan takip işlemi, 26.03.2013 tarihli haciz işlemi olup, bu işlemin tarihi 6352 sayılı Yasa'nın 21. maddesinin yürürlüğe girdiği 05.01.2013 tarihinden sonra olduğundan, bu takip işlemi hakkında değişiklikten sonraki sürenin uygulanması ve haciz tarihinden itibaren satış isteme süresinin 1 yıl olduğunun kabul edilmesi gerektiği; 1 yıla inen satış isteme süresinin 26.03.2014 tarihinde dolmasından önce şikayetçinin süresindeki satış talebi üzerine yapılan 11.03.2014 tarihli satıştan sıra cetvelindeki tek şikayet olunanın yararlanacağı, şikayetçinin 03.07.2013 tarihli haczinin şikayetçi olunanın haczinden sonra olduğu, buna göre sıra cetvelinin bu taşınmaz yönünden doğru olduğu- Diğer taşınmaz ile ilgili şikayet olunanın 26.03.2013 tarihli haczinden itibaren  -6352 sayılı Yasa'nın 21. maddesi ile değişik- İİK. mad. 106 uyarınca, 1 yıllık satış isteme süresi içinde satış talebinde bulunulmadığı ve bu sürenin dolduğu 26.03.2014 tarihinden sonra şikayetçinin alacaklı olduğu dosyada 08.04.2014 tarihinde taşınmazın satıldığı anlaşıldığından, ve o satıştan yararlanma olanağı da kalmadığından bu taşınmaz üzerindeki şikayet olunanın haczi düşmüş olduğu-
Haczedilmiş paranın temlikinin, haciz alacaklısına karşı ileri sürülemeyeceği- Temlik, borçlunun muvafakatine tabi değil ise de, İİK. mad. 86/3 uyarınca "iyiniyet kaidelerine aykırı olarak taşınır mahcuz mal üzerinde üçüncü şahsın iktisap ettiği hakların, alacaklının hacizle o mala taallük eden haklarını ihlâl ettiği nispetle batıl olduğu"- Henüz kesin haciz ve dolayısıyla satış isteme yetkisine sahip olmayan alacaklının ihtiyati haczinin, 5 günlük itiraz ve şikayet süresinin geçmesiyle değil, İİK. mad. 264 uyarınca,, 10 günlük ödeme süresinin geçmesiyle kesinleşerek, sıra cetveli açısından kesin haczin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı- 
Şikayetçi bankaya gönderilen müzekkere İİK 78. madde gereğince düzenlenen haciz müzekkeresi olup gereği yerine getirilmediğinde, genel mahkemeden talepte bulunulmasının, genel hükümlere göre yargılama yapılarak talebin sonuçlandırılmasının gerekeceği-
İcra emrinin tebliğ tarihi itibariyle yürürlükte olan İİK'nun 150/e maddesine göre; alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren nihayet bir sene içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren nihayet iki sene içinde isteyebileceği, satış belirtilen müddetler içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmez ise takibin düşeceği- İİK.nun 78. maddenin ikinci fıkrası hükmü, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takiplere de kıyasen uygulanacağı, buna göre, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibinde, alacaklının ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren taşınmazlar için 2 yıl içinde satış isteme zorunluluğu olduğu, İİK'nun 150/e maddesi son fıkrasının göndermesiyle kıyasen uygulanması gereken aynı kanunun 78/2 maddesinde belirtilen "itiraz" kavramından icra mahkemesine İİK'nun m.68-68/a maddeleri uyarınca yapılan itirazın kaldırılması talebinin, aynı maddede yazılı "dava" kavramından ise genel mahkemelere İİK'nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasının anlaşılması gerektiği, bu nedenle icra mahkemesinde kıymet takdirine itiraz edilmesi iki yıllık satış isteme süresinin işlemesini durdurmayacağı-
Şikayetçinin tasarrufun iptali davasında taraf  konumunda olmadığı ve anılan davada, adı geçen üçüncü kişi hakkında verilmiş herhangi bir karar bulunmadığı sabit olup,  tasarrufun iptaline ilişkin alınan ilamın tarafı olmayan üçüncü kişi yönünden sonuç doğurmayacağı, tasarrufun iptali davasının kabulü ile kesin hacze dönüşen ve İİK. mad 281/2 uyarınca verilmiş bir ihtiyati haciz kararı bulunmadığı gibi, bu doğrultuda şikayetçinin iktisabından önce konulmuş bir ihtiyati haciz veya haciz de bulunmadığından, şikayetçi, taşınmazı, tasarrufun iptali kararına istinaden konulan hacizle yükümlü olarak devralmadığına göre, şikayetçiye karşı hüküm ifade etmeyen tasarrufun iptali kararına istinaden kayden maliki olduğu taşınmaza adı geçenin iktisap tarihinden sonra haciz işlemi uygulanmasının  mümkün olmadığı- Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlunun adına kayıtlı olması zorunlu olduğundan, şikayetçi icra takibinde borçlu sıfatı bulunmadığına ve  haciz tarihinde taşınmazların maliki olup tasarrufun iptali işleminde de taraf sıfatı olmadığından şikayetçi üçüncü kişiye ait taşınmazlar üzerine haciz konulması usul ve yasaya aykırı olduğu-
Şikayetçiye gönderilen haciz müzekkeresinin İİK.'nun 89. maddesi anlamında haciz ihbarı olmaması nedeniyle, maddedeki hukuki sonuçları doğurmayacağından, 3. kişinin İİK.nun 78. maddesi kapsamında gönderilen haciz müzekkeresinin iptalini istemekte hukuki yararının bulunmayacağı-
Alacaklı tarafın süresinde geçerli bir haciz talebi olmadığı için haciz isteme hakkının düştüğünün kabulü gerektiği, bu kabule göre de alacaklının, yeniden haciz isteme hakkının ancak harç ödenerek takibin yenilenmesi ve yenileme talebinin borçluya tebliğinden sonra doğacağı, dolayısıyla, belirtilen işlemler yapılmadan alacaklının, borçlunun banka hesaplarına yönelik haciz isteme hakkının olmayacağı-
İİK. mad. 89/4 uyarınca tazminata hükmedilebilmesinin ön koşulunun, üçüncü kişiye İİK. mad. 89 gereği haciz ihbarnamesi gönderilmesi ve bu haciz ihbarnamesine üçüncü kişi tarafından itiraz edilmiş olması gerektiği, bu koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde İİK'nun 89/4. maddesindeki sonuçların doğmayacağı ve böyle bir durumda, üçüncü kişinin sorumluluğunun genel mahkemelerde yargılama yapılmasını gerektireceği-