Gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenleneceği, hüküm sonucunun yanlış olması halinde bunun ancak temyiz/kanun yoluna başvurulup kararın bozulması suretiyle düzeltilebileceği- Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılığın münhasır olarak bozma sebebi kabul edileceği-
Mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, bozmaya uygun olarak davacı-karşı davalı lehine vekalet ücretinin taktir edilmesi gerektiği- İlk hükmün bozulması nedeniyle, sonradan davacı tarafından yapılması gereken harç ve yargılama giderlerinin davalı-karşı davalıdan tahsil edileceği-
Dava dilekçesi, bilirkişi raporu gibi herhangi bir belgeye atıf yapılarak hüküm kurulamayacağı- Gerek tefhim edilen kısa kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar, ayar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterileceği, taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazında güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerektiği-
Mahkeme kararında, denetime olanak verecek şekilde delillerin tartışılarak reddedilme ve üstün tutulma sebeplerinin gösterilmediği, vakıalara ilişkin herhangi bir tespitte bulunulmadığı, -Hükmün hangi delillere dayanılarak verildiğinin, hangi olayların sabit olduğunun, taraflara yüklenen kusur durumlarının ve oranlarının da kararda belirtilmemesi nedeniyle gerekçesiz şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Feragatin, açıklandığı tarihte kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı, feragatten feragat etmenin mümkün olmadığı- Velayete ilişkin, çocukların bizzat ya da istinabe yoluyla eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, tercihinin kendisine sorulacağı, gerektiğinde psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman veya uzmanlardan ortak çocukların anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal inceleme raporu alınarak çocuğun menfaatine en uygun şekilde karar verilmesi gerektiği-
Bozma öncesinde kendisini vekil ile temsil ettirmeyen davacı lehine vekalet ücreti düzenlenmediği, davacının sonraki aşamada vekil tutup kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve davası kabul edildiğine göre yararına vekalet ücreti hükmedilmemesinin hatalı olduğu-
Davalılar arasındaki müteselsil borçluluk ilişkisi uyarınca müteselsil borçlulardan birinin ileri sürdüğü zamanaşımı def'inden bunu ileri sürmemiş olanların yararlanmayacağı, bu nedenle davalı asıl işveren Belediyenin davaya karşı, davalı alt işveren şirketin ıslah karşı yapmış olduğu zamanaşımı savunmalarının birbirlerine sirayet etmesinin mümkün olmayıp davalılarca yapılan zamanaşımı savunmalarının sadece kendileri bakımından sonuç doğuracağı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İlk derece mahkemesince, davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan, HMK. mad. 353/1-a-6 uyarınca, kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği- İstinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla, HMK. mad. 353/1. b. 2 uyarınca, işin esasının bölge adliye mahkemesince incelenip karara bağlanması gerekirken, dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bozma ilamından önceki hükme dayanak 19.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda puantaj kayıtlarına göre davacının 2010 yılı Mart, Temmuz, Ağustos, Eylül, K. ile 2011 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında hafta tatillerinin kullanması sebebiyle bunların hesaplanmada dışlandığı, ancak bozma sonrası hükme dayanak 19.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda hafta tatillerinin dışlanmadığı anlaşılmakla, bozma kapsamı dışında kalan bu hususta kazanılmış hak ilkesine aykırı olarak karar verilmesinin isabetsiz olduğu - Davacının ücretinin düşmesi sebebiyle oluşan fark alacağının tahsilini dava ettiği gözetilmeksizin bozma ilamında ücret alacağının reddedilmesi gerektiği belirtilmesi ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen ücret alacağının hüküm altına alınmasının hatalı olup bozmayı gerektirdiği-