Davalılar arasındaki müteselsil borçluluk ilişkisi uyarınca müteselsil borçlulardan birinin ileri sürdüğü zamanaşımı def'inden bunu ileri sürmemiş olanların yararlanmayacağı, bu nedenle davalı asıl işveren Belediyenin davaya karşı, davalı alt işveren şirketin ıslah karşı yapmış olduğu zamanaşımı savunmalarının birbirlerine sirayet etmesinin mümkün olmayıp davalılarca yapılan zamanaşımı savunmalarının sadece kendileri bakımından sonuç doğuracağı gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İlk derece mahkemesince, davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, esasa ilişkin inceleme yapılmadan, HMK. mad. 353/1-a-6 uyarınca, kararın kaldırılmasına kesin olarak karar verileceği- İstinaf başvurusu kabul edilmiş olmakla, HMK. mad. 353/1. b. 2 uyarınca, işin esasının bölge adliye mahkemesince incelenip karara bağlanması gerekirken, dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Bozma ilamından önceki hükme dayanak 19.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda puantaj kayıtlarına göre davacının 2010 yılı Mart, Temmuz, Ağustos, Eylül, K. ile 2011 yılının Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında hafta tatillerinin kullanması sebebiyle bunların hesaplanmada dışlandığı, ancak bozma sonrası hükme dayanak 19.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda hafta tatillerinin dışlanmadığı anlaşılmakla, bozma kapsamı dışında kalan bu hususta kazanılmış hak ilkesine aykırı olarak karar verilmesinin isabetsiz olduğu - Davacının ücretinin düşmesi sebebiyle oluşan fark alacağının tahsilini dava ettiği gözetilmeksizin bozma ilamında ücret alacağının reddedilmesi gerektiği belirtilmesi ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen ücret alacağının hüküm altına alınmasının hatalı olup bozmayı gerektirdiği-
Mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi gerektiği- Hükmün tefhiminin herhalde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı- Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerektiği- Gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı- Gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği-
Davacı tarafın, ilk kararın temyizine ilişkin temyiz dilekçesindeki faiz oranı ve faizin başlangıcı yönünden davalı borçlu yararına kazanılmış usulü müktesep hak olup olmadığı hususunun karar yerinde tartışılarak ve gerekçelendirilerek bir hükmün kurulması gerekeceği-
İlama uygun olmayan icra emrinde fazla hesaplanan miktarın iptalinin talep edilen davada, borçlu talebi nazara alınmadan ve talep aşılarak belirtilen miktar yönünden icra emrinin iptaline karar verilemeyeceği-