İstinaf başvurusunda bulunan tarafın hükmün kesin nitelikte olmadığına yönelik emsal kararlara ulaşması ve Yargıtay uygulamasını öğrenmesinin makul bir süreyi alabileceği dikkate alınarak istinaf başvurusunun süresi içerisinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği- İlk Derece Mahkemesi kararında hatalı şekilde hükmün kesin nitelikte olduğu belirtilerek ilgililerin yanıltılması halinde, 15.12.2021 tarihinde tebliğ edilen karara karşı 01.03.2022 tarihinde yapılan istinaf başvurusunun makul süre içerisinde olduğunun kabulü gerektiği- Hüküm altına alınan alacak miktarı karar tarihindeki istinaf başvuru sınırının altında ise de hüküm, dava tarihi itibarıyla hâlen çalışmakta olan işçinin aylık ücretinin ileriye etkili şekilde belirlenmesine yönelik olduğundan kararın kesin nitelikte olmadığı-
“Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan olgunun mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği ve bu ilkenin kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerektiği ve hakimin değişmesinin 'usuli kazanılmış hak' ilkesine etki yapamayacağı-
İlk Derece Mahkemesi kararında hatalı şekilde hükmün kesin nitelikte olduğu belirtildiği için ilgililerin yanıltıldığı; bu tür bir yanıltmanın varlığı hâlinde istinaf başvuru süresinin kanunda düzenlenen yasal süre ile sınırlı olduğunu kabul etmenin mahkemeye erişim hakkının ölçüsüz şekilde kısıtlanması sonucunu doğuracağı- Hüküm altına alınan alacak miktarı karar tarihindeki istinaf başvuru sınırının altında ise de hüküm, dava tarihi itibarıyla hâlen çalışmakta olan işçinin aylık ücretinin ileriye etkili şekilde belirlenmesine yönelik olduğundan kararın kesin nitelikte olmadığı-
İşçinin ücreti zaten Yüksek Hakem Kurulu kararıyla bağıtlanan toplu iş sözleşmesindeki ücret zammı uygulanarak belirlenmiş olduğundan, aynı dönem için Yüksek Hakem Kurulu kararıyla bağıtlanan toplu iş sözleşmesi ile çakışacak şekilde 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin ücret zammına ilişkin hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı-
İşyerinde 01.01.2015-31.12.2016 tarihleri arası yürürlükte olan 5. dönem toplu iş sözleşmesinin geçici 2 nci maddesinin değerlendirilmesine ve buna göre dava konusu alacakların hesaplanması- Davalı işverence uyuşmazlık konusu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret zamlarının davacıya uygulanmamasına gerekçe olarak gösterilen 01.01.2015-31.12.2016 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 5. dönem toplu iş sözleşmesinin geçici 2 nci maddesinin raporda değerlendirilmediği, davacıya işverence geçmiş yıllarda fazla ücret ödemesi yapılıp yapılmadığı hususunun denetlenemediği; bu nedenle söz konusu raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı-
Bölge adliye mahkemesince; Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyulmakla artık davanın esası hakkında bozma kararına uygun olarak yeniden hüküm tesis edilmesi gerekirken, kaldırılan ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi ile yetinilerek hüküm tesisinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
İstinaf yoluna başvuru süresinin, icra mahkemesi kararının tefhim veya tebliğinden itibaren on gün olduğu-
Bozma kararına uymuş olan mahkemenin, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremeyeceği; kesinleşmiş bu kısımların, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturduğu- Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hüküm, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı- Yargıtay'ın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkemenin de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremeyeceği ve bu yasağa “aleyhe hüküm verme yasağı” deneceği-