Uyuşmazlığın tarafların kat maliki oldukları ana gayrimenkulde mimari projeye aykırı imalatların eski hale getirilmesi, müdahalenin önlenmesi ve tazminat istemine ilişkin olduğu- İntifa hakkı sahibi olduğu bağımsız bölümün zarar gördüğü iddiası ile bir kısım bakım onarım yükümlülüklerinin davalı tarafça yapılması talebinde bulunduğu- Dolayısıyla davacı intifa hakkı sahibinin burada eski hale getirme talebi olmayıp, projesine uygun onarım talebi bulunduğundan her ne kadar bizzat kullanmasa dahi bağımsız bölümden yararlanmasını engelleyici eylem olarak kabulünün gerektiği- Davacının aktif husumet ehliyetinin bulunduğundan işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesinin gerektiği-
Tapuda sahte vekaletname ile işlem yapılırken tapu memurunca telefonla teyit alınmış ise denetim görevinin özenle yapılmadığı anlaşılmakla 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi açısından kabul dilen kusursuz sorumluluk halinde doğan zarar ile eylem arasında illiyet bağında olduğundan davalı Hazine yönünden davanın kabulüne karar verilip; gerçek zararın tespiti için de mahkemece taşınmazın arsa mı yoksa arazi mi olduğu usulüne uygun olarak tespit edildikten sonra bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özele amacı olmayan emsal satışlara göre yapılacak hesaplama yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
506 sayılı Kanun'un 62. maddesi uyarınca yaşlılık aylığının yazılı isteği takip eden aybaşından itibaren bağlanması gerektiği, davacının dava tarihinden önceki tahsis talep tarihleri itibariyle tahsis koşullarını taşımadığı, tahsis koşullarını taşıdığı tarihten sonra da başkaca tahsis talebi bulunmadığı ve dava tarihi esas alınarak davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verildiği, ilk derece mahkemesi tarafından davacıya dava tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesi gerektiği-
Davacı sirket ile kayıt maliki arasında yapıldığı iddia edilen 01.06.2017 baslangıç tarihli kira sözleşmesinde kayıt malikine atfen atılan imzanın davacı sirketin temsilcisi tarafından atıldığı, kayıt malikinin adı geçen tarihlerde kısıtlı olduğu, davacı tanıklarının kira iliskilisinin varlığına dair beyanda bulunmadıkları ve toplanan delillerden davacı tarafından kira iliskisinin varlığı kanıtlanamadığı dikkate alınarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki iliskinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği-
Bozma kararından sonra dosyaya sunulan "ibraname, feragat beyanı ve sulh anlaşması" başlıklı belgenin İtiraz Hakem Heyeti karar tarihinden önceki tarihli bir belge olduğu gözetilerek İtiraz Hakem Heyetince anılan bu anlaşmanın değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Bölge Adliye mahkemesince ilk sıra cetvelinin iptali kararının davacıların muvazaa iddialarını konusuz bırakacak şekilde degiştirmediği, davalıların yeni sıra cetvelinde de birinci derecede olduğu ve davacıların muvazaa iddialarının devam ettiği gerekçesiyle asıl ve birleşen dosyalar açısından iptal edilen sıra cetveli üzerinden garame yapılmasının doğru olmadığı-
Bilinmeme sebebine dayalı tapu iptal ve tescil davalarında, tapu kaydı ve tapulama tutanağındaki açıklamalara göre kayıt malikinin kim olduğuna yarar bilgilerin tapu kütüğünde mevcut olduğu durumlarda bilinmeme sebebinin gerçekleşmemiş olduğu-
Bozma kararına uygun tayini gerektiği ancak hali hazırda maktu vekalet ücretinin hükmolunan vekalet ücretinden daha yüksek olduğundan, usuli müktesep hak gereği vekalet ücretinin aynı kalması gerektiği- Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği-
Uyuşmazlığın, kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti istemine ilişkin olduğu, dava konusu taşınmazın değeri belirlenirken öncelikle niteliğinin tespit edilmesi gerekli olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın niteliği net olarak belirlenmeden m2 birim fiyatı soyut ifadelerle tespit edildiğinden alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, bu durumda; dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususlarının ilgili Belediye Başkanlığından sorulduktan sonra; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması, dava konusu taşınmazın arazi olduğunun anlaşılması halinde ise yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak, taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirine göre değer biçildikten sonra, bulunan bedele varsa taşınmazın değerine etki edecek objektif artış gerektiren unsurlar da eklenerek sonuca göre hüküm kurulması gerekirken; eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği-
Uyuşmazlığın adam çalıştıranın sorumluluğuna dayalı davacı bankanın uğradığı zararın tazmini istemine ilişkin olduğu- Davacı bankanın asıl borçluya ve kredi sözleşmesi ile sorumluluk altında bulunanlara karşı kredi alacağının tahsili için yasal olarak yapması gereken tüm işlemleri yapması ve buna rağmen kredi alacağını tahsil edememesi durumunda dava açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulünün gerektiği-