Bölge adliye mahkemesinin ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak yeninden esas hakkında verdiği kararın Yargıtay tarafından bozulması hâlinde dosyanın, kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerektiği (HMK m. 373/2)- Özel Daire tarafından dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmiş olmasının, bölge adliye mahkemesinin HMK m. 373/3 kapsamında bozma kararına karşı direnme kararı verme yetkisini ortadan kaldırmayacağı gibi bu yetkinin ilk derece mahkemesine devri sonucunu da doğurmayacağı- Özel Dairenin birinci bozma kararı ile bölge adliye mahkemesinin esastan verdiği hükmün araştırmaya ve incelemeye yönelik bozulmasına rağmen HMK m. 373/2'ye aykırı olarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi sonrasında ilk derece mahkemesince bozma ilâmı ile ilgili olarak HMK m. 373/3 çerçevesinde bir karar vermek üzere bölge adliye mahkemesine gönderilmesi gerekirken anılan hükme aykırı şekilde işletilen yargılama sürecinde araştırma ve inceleme yapılarak neticede direnme adı altında verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davanın, komşuluk hukukundan kaynaklanan el atmanın önlenmesi ve eski hale getirme istemine ilişkin olduğu-
Tescil davasına ilişkin yargılamanın iadesi istemi-
Davalı tarafça davacıya gönderilen ihtarnamenin davacının tebliğ tarihindeki mernis adresine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği 2020 yılında davacının mernis adresinin Ataşehir olduğu, bu nedenle satış tarihlerinden itibaren 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı- Davanın süresi içerisinde açıldığı, davacının toplam satış bedelini ve toplam harç bedelini depo ettiği-
Harcın 1 haftalık kesin süre içinde tamamlanmaması nedeni ile dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve üç aylık yasal süre içinde taraflarca usulüne uygun yenileme talebinde de bulunulmadığı, eksik harcın da tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmeyeceği-
Somut olayda davacının aynı gün içinde hem işverene istifa dilekçesi verdiği, hem ihtiyari arabuluculuğa başvurduğu, hem de tarafların anlaşma belgesinde sayılan tüm alacaklar üzerinde müzakere ettikten sonra anlaşma sağladığı- Oysa bir taraftan işçinin istifa ettiğini, diğer taraftan davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödediğini ileri süren işverence, ihtiyari arabulucuğa başvurulması için taraflar arasında nasıl bir ihtilaf çıktığının ortaya konulamadığı- Bu durumda aynı gün istifa ettiği ileri sürülen işçi ile işveren arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı hâlde, usulüne uygun arabuluculuk müzakere süreci de yürütülmeksizin düzenlenen ihtiyari arabuluculuk tutanağının geçerli bir arabuluculuk anlaşma belgesi olarak kabulünün mümkün olmadığı-
Boşanma ve velâyet yönünden kararın kesinleştirilmesini belirterek kusur belirlemesi, erkek yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, iştirak nafakası miktarı yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurulduğu - Çocuklar yararına aylık 500,00'er TL iştirak nafakasına, müvekkili yararına 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile 150.000,00'er TL maddî-manevî tazminata hükmedilmesine karar verildiği-
İcra takibine dayanak yapılan faturaların davalı tarafından ticari defterlerine kaydedildiği ve BA formuyla vergi dairesine bildirildiği, dolayısıyla bu durumun faturaya konu malların davalıya teslim edildiğine karine oluşturduğu-
Mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden bozulmuş olan kusursuz ya da az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyeceği- Boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği- Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davalı erkek vekili tarafından dosyaya sunulan dilekçe ekinde yer alan ve tarafların imzasını içeren protokol içeriğinden tarafların boşanma ve fer'iler konusunda anlaşmaya vardıklarının anlaşıldığı bu nedenle dosyaya sunulan protokol hükümleri dikkate alınarak ve taraflar duruşmaya çağrılıp bizzat beyanları alınarak karar verilmesi gerektiği-