Asıl borçluya yönelik bir istem olmaması ve alacağın ipotekle temin edildiğinin ve ipotek bedellerini aşan alacak yönünden ihtiyati haciz talep edildiğinin alacaklı tarafından talep dilekçesinde ifade edilmiş olması karşısında, resmi ipotek senedi ve akit tablosu getirtilerek ipoteğin asıl borçlunun borcunun temini için mi yoksa kefillerin kefalet borcunu için mi verildiğinin ve ipotek bedellerinin tespiti ile, ipoteğin kefillerin kefalet borcunun da teminatı olduğunun anlaşılması halinde ise ipotek bedellerini aşan alacak miktarınca kefiller yönünden ihtiyati haciz kararı verilebileceği hususu nazara alınmaksızın hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
İhtiyati hacze karar verme konusunda yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği-
Alacaklı, İİK.'nun 257. vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati haciz müessesiyle elde edilmek istenilen sonucu, tasarrufun iptali davası ile elde etmiş olduğundan, davacının artık bu ilama dayalı olarak İİK.'nun 257. maddesine göre ihtiyati haciz istemekte hukuki yararının bulunmadığı-
“Alacağın varlığına kanaat getirilmesinin” alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi anlamına gelmediği- Üye işyeri sözleşmesinden kaynaklanan hesaba yönelik ihtarname gönderilmiş olup, mahkemece, ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesine ekli belgelerden davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın şeride tecavüz ve hız kurallarını ihlal ederek asli ve tam kusurlu olduğunun anlaşılmış olduğu ve dava dilekçesinde davalı sebebiyet verdiği kaza sonucu desteğin ölümü sebebi ile desteği eşi, çocukları ve kardeşleri tarafından maddi-manevi tazminatın tahsili istendiğinden davacı tarafın tazminat istemi haksız fiile dayanmakta olduğu ve olay tarihi itibariyle muaccel hale geldiği anlaşılmakla olayda ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle talebin kabulü gerektiği-
Dava dilekçesine ekli belgelerden davacıya zorunlu mali sorumluluk sigortalı, davalıya ait aracın 138 promil alkollü şekilde işyerine çarparak hasar verdiği anlaşılmış olup, dava dilekçesinde davalı tarafa ait araç sürücüsünün alkollü seyri ile sebebiyet verdiği kaza sonucu dava dışı işyeri sahibine ödenen maddi zararların davalıdan rücuan tahsili istendiğinden davacı tarafın tazminat isteminin sözleşmeye dayanmakta olduğu ve olay tarihi itibariyle muaccel hale geldiği anlaşılmakla ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi nedeniyle talebin kabulü gerektiği-
Post cihazı kullanımına ilişkin bir sözleşmeden dolayı vadesi gelmiş bir para borcunun bulunup bulunmadığı, davalının dolandırıcılık denilen işleminin yapılacak incelemesi sonucu karara bağlanabileceği ve bu haliyle ortada vadesi gelmiş bir para borcunun varlığının açıkça anlaşılamadığından, şartların oluşmaması sebebiyle tedbir niteliğindeki ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği-
Dava konusu edilen alacakların varlığı ya da yokluğu veya miktarı belli olmayıp ve yargılamayı gerektirmesi halinde, ihtiyati haciz talep eden davacının, alacaklarını ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığını ihtiyati haciz kararı verilmesini gerektirir biçimde delillendirdiği söylenemeyeceği-
Borçlunun ödeme def'inde bulunmuş olması, alacağın yaklaşık ispatı için yeterli olduğundan ihtiyati hacze itiraza ilişkin ileri sürülen sebeplerin yargılamayı gerektirdiği- 
İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yerin yargı çevresindeki icra dairesinde takip talebinde bulunularak takip yapılamayacağı- “Yetki sözleşmesi” yapılmasında tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması zorunluluğunun bulunduğu- Sözleşmenin konusunun ticari iş olmasının, gerçek kişilere “yetki sözleşmesi” yapma imkanı vermediği; tarafların, kanunlarda "tacir" olarak tanımlanan kişiler olması gerektiği-