"Talep dilekçesi ekinde, talep dışı kişinin başvuru formu, işbu kişinin borçlu, karşı tarafın  ise müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı hesap kat ihtarnamesi ile bu ihtarnamenin tebliğine ilişkin evraklar bulunduğu, borcun sebebi olarak gösterilen  kredi sözleşmesi ile  başkaca bir belge sunulmadığından, karşı tarafın hangi  borçtan, hangi sebeple sorumlu olduğunun  anlaşılamadığı, öte yandan kredi sözleşmesinde bu kişi kefil ise kefalet limitinin  de belirlenemediği, bu itibarla talep eden tarafından İİK'nın 258. maddesine uygun olarak alacak  ve haciz sebepleri hakkında   yeterli delil sunulmadığı" gerekçesiyle, "talebin reddine" dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat kuralı gereğince mahkemenin İİK'nun 258/1.maddesi uyarınca, "alacaklının alacağı hakkında kanaat sahibi olması"nın yeterli olduğu-
İİK’nun 258’inci maddesinde sadece genel olarak mahkemeden söz edildiğine göre, ihtiyati hacizde görev konusunda HMK’nun göreve ilişkin hükümlerinin (m.1-4) uygulanacağı- Asliye Hukuk Mahkemesince "HMK’nun 316/1-a hükmüne göre, Sulh Hukuk Mahkemelerinde basit yargılama usulünün uygulandığı" belirtilerek, "Sulh Hukuk Mahkemesinin basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde genel görevli mahkeme olduğu" şeklinde bir anlam çıkarılamayacağından, Asliye Hukuk Mahkemesince, "görevsizlik nedeniyle ihtiyati haciz isteminin reddine" karar verilemeyeceği-
İİK'nun m.258/1 hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin "alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması" yeterli olup, mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değil, yaklaşık ispat kuralı gözetilerek ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Somut olayda ihtiyati hacze konu kredi borcuna ilişkin olarak kat ihtarı çıkarıldığı ve borçlulara tebliğ edildiği anlaşıldığından,, mahkemece talebin İİK 257. madde hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekeceği- İİK’nın 258/I hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olmasının yeterli olduğu-
HMK’nın 316/1-c maddesi uyarınca ihtiyati haciz istemlerinin incelenmesinin basit yargılama usulüne tabi olduğu- İhtiyati haciz isteminin, mahiyeti gereği, 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesinde belirtildiği üzere gerek istemde bulunanın ve gerekse de aleyhine istemde bulunulanın mal varlığı haklarına ilişkin bir “iş” niteliğinde olduğu aksine bir düzenleme söz  konusu olmadığı için bu işler bakımından asıl görevli mahkemenin asliye hukuk ve/veya işin mahiyetine göre asliye ticaret mahkemesi olduğu-
İhtiyati haciz talep eden, kendisini vekil ile temsil ettirmesine rağmen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 2. Kısım, 1. bölümünün 1/a maddesi uyarınca lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretine karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Faturalar ihtiyati haciz isteyen tarafından düzenlenmediğinden, yaklaşık alacağın ispatı kuralı kapsamına girmediğinden, bir para alacağından da söz edilemeyeceği, hal böyle olunca ihtiyati hacze itirazın kabulünün gerektiği-
Gümrük giriş belgelerinde alıcı olarak davalı şirketin adının kayıtlı olduğu, malların davalı şirketin faaliyette bulunduğu Ege Serbest Bölgesi'ne girişinin yapıldığı, bu durum alacağın varlığına karine teşkil ettiğinden yaklaşık ispat kuralı da gözetilerek ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz taleplerinde tam bir ispat koşulu aranmayıp, yaklaşık ispatın yeterli olduğu-