İhtiyati haciz talep edilirken bankacılık hizmetleri sözleşmesi, kredi kartı sözleşmesi, hesap ekstreleri, hesap kat ihtarı ibraz edildiğinden mahkemece yaklaşık ispatın gerçekleştiği; ihtiyati haciz isteminin kabulü gerektiği-
İhtiyati haciz talebinin görev yönünden reddine ilişkin mahkeme kararına karşı, alacaklı tarafından istinaf (eldeki dosya bakımından temyiz) kanun yoluna başvurulması üzerine verilen bozma kararının kesin olduğu, kesin nitelikteki bu bozma kararına karşı yerel mahkemece direnme kararı verilemeyeceği-
Hakkında ihtiyati haciz istenilen borçlu şirketin gerek önceki adresi olan Menderes ilçesinin İzmir yargı sınırları içerisinde kalması,gerekse ihtiyati haciz talebinden önce borçlunun adresinde yapılan değişiklikle yeni adresi olan Konak/ İzmir'in de İzmir yargı sınırları içerisinde kalması ve  ihtiyati haciz isteyen alacaklının, itiraz eden borçlunun sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla İzmir  Asliye Ticaret Mahkemesi'nde ihtiyati haciz isteminde bulunduğu hususunun ispatlanamaması karşısında, alacaklı tarafından seçimlik hakkın doğru kullanıldığı anlaşılmakla,itiraz eden borçlunun istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı-
İlk derece mahkemesince davacı vekilinin müvekkilince davalılar  ..... aleyhine genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı ve takibin kesinleştiğinin bildirildiğinden davacı bankanın bu kişiler yönünden ihtiyati haciz istemesinde hukuki yarar bulunmadığı, diğer davalı şirket yönünden ise bu şirketin genel kredi sözleşmesinde yer almadığı, bu şirketin davalı  ........'e ait olduğuna ilişkin ihtiyati haciz vermeye yetecek ölçüde delil sunulmadığı gerekçesiyle davalı şirket yönünden de ihtiyati haciz talebinin yerinde olmadığı-
Çekten kaynaklanan borcun aranılacak borç niteliğinde olduğu; hamilin çeki bankaya ibraz etmekle borcun aranması koşulunu tamamlamış olduğu- Hesapta yeterli karşılık bulunmadığından çek bedeli ödenmiyorsa, borcun artık götürülecek borç niteliği kazanacağı; alacaklının kendi ikametgah yerindeki mahkemeden de ihtiyati haciz talebinde bulunabileceği-
İK’nın 258. maddesi uyarınca ihtiyati hacze İİK’nun 50.maddesine göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği, İİK’nun 50. maddesinde ise para veya teminat borcu için takip konusunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla tatbik edileceği, kamu düzenine ilişkin kesin yetki hükmü bulunan dava yalnız kesin yetkili mahkemede açılabileceği, kesin yetki itirazı ilk itiraz olmadığı gibi, mahkemece re'sen davanın her aşamasında dikkate alınacağı- Y.in kamu düzenine ilişkin olmadığı halde ise yetki itirazının ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği ve mahkemece re’sen gözetilemeyeceği, somut olayda mahkemece re’sen gözetilecek kesin yetki kuralı bulunmadığı halde mahkemenin yetkisiz olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Muvazaa (TBK 19) nedeniyle tasarrufun iptali davasında uyuşmazlığın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı- Davacının İİK 257/1 gereğince rehinle temin edilmemiş muaccel bir alacağının varlığı tartışmalı olduğundan, alacağının varlığı başka bir davanın sonucuna bağlı olduğundan, ilgili davada tapu iptal yerine bedele hükmedilirse alacak doğacağından, alacağının varlığı kabul edilse bile muaccel olduğu ispat edilemediğinden ihtiyati haciz isteminin reddi gerektiği- Dava bir miktar para alacağına ilişkin olduğu halde ihtiyati tedbir talep edilmesi nedeniyle ihtiyati tedbir gibi nitelendirilerek red kararı verilmesi HMK 33 gereği usul ve yasaya aykırı olsa da geçici hukuki koruma tedbiri talebini reddine karar verilmesinin sonucu itibariyle doğru olduğu-
İİK. 265/2 madde hükmü uyarınca borç ilişkisinin dışında kalan üçüncü kişileri de doğrudan doğruya etkileyecek tarz ve içerikte verilen ihtiyati haciz kararları karşısında üçüncü kişilere bu durum nedeniyle itiraz hakkı verilmek suretiyle kendilerine açık bir hukuki koruma olanağının tanındığı, somut olayımızda mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının itiraz eden üçüncü kişileri doğrudan doğruya etkileyecek tarz ve içerikte olmayıp, itiraz edenlerin ileri sürdükleri itiraz nedenleri ancak ileride açılabilecek olan sıra cetveline itiraz davasının konusu olabileceği- Bu nedenle mahkemece yanılgılı gerekçeyle itiraz eden üçüncü kişilerin menfaati ihlal edilen kişiler olarak kabulü mümkün olmayıp itirazın bu nedenle reddi gerekeceği- Kabule göre de, İİK.'nun 265/2 maddesinde belirtilen menfaati ihlal edilen üçüncü kişilerin ancak İİK.'nın 265/2 maddesi uyarınca ihtiyati haczin dayandığı sebeplere ve teminata itiraz edebileceklerinden, mahkemenin yetkisine itiraz haklarının bulunmadığının da dikkate alınması gerekeceği-
Hamilin, çek borçlusuna çeki ibraz zorunluluğu bulunması nedeniyle çeklerde hamilin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olmayıp, TBK'nun 89/1. maddesi hükmünün uygulanmayacağı, somut olayda ihtiyati haciz kararına itiraz eden borçlunun yerleşim yerinin Gebze olduğu anlaşıldığından mahkemece yetkili mahkemenin Gebze olması nedeniyle "yetki itirazının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesi gerekeceği-
2004 sayılı İİK'nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ''alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması''nın yeterli olduğu, mahkemenin ''alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından'' anlaşılması gerekenin alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi olmadığı, diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amacın davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek olmadığı, yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmediği, yaklaşık ispat için delil sunulmasının yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesinin aranmadığı, bu hükümdeki yaklaşık ispat kuralından hareketle, somut olayda ihtiyati haciz talep eden vekilince sunulan, özellikle taraflar arasındaki fatura ve sevk irsaliyeleri de gözetilerek, talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde talebin reddinin doğru görülmediği-