İhtiyati haciz talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurma olanağının getirildiği, ancak temyiz edilen bir kararın temyiz incelemesinin yapılabilmesi için öncelikle kararın taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilip, süresi içerisinde temyiz edilmiş olmasının ve ayrıca, gerekçeli karar şeklinde yazılması gerekmekte olup, esasen Yargıtay denetiminin de gerekçeli karar üzerinden yapılmasının mümkün olduğu-
İhtiyati haciz talebine dayanak kredi sözleşmesinde asıl borçlunun ticaret şirketi olduğu, kredi sözleşmesinin ticari niteliğinin bulunduğu, aleyhine ihtiyati haciz talep olunan borçluların ise bu kredi sözleşmesinde müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatını haiz oldukları görüldüğünden, tüketici mahkemesinin görevli olduğundan söz edilemeyeceği-
Mahkemece, kredi sözleşmesinin tüm sayfaları getirtilerek, sözleşmede tebligat konusunda düzenleme bulunup bulunmadığı, İİK'nın 68/b maddesi gözetilerek, borçlu adına gönderilen uyarıların taraflar arasındaki sözleşme ve İİK'nın 68. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş sayılıp sayılamayacağı değerlendirilerek ve ayrıca, alacağın muaccel hale gelebilmesi için kredi hesabının kat edilmesinin yeterli olup, buna ilişkin ihtarnamenin borçluya tebliği şartının aranmayacağı nazara alınarak, değerlendirme yapılıp, sonucuna göre bir karar vermek gerekeceği-
Alacaklı tarafından, adi ortaklığın ciranta olduğu çeke dayalı olarak hem adi ortaklık hem de adi ortaklığı oluşturan şirketler aleyhine ihtiyati haciz talep edilmiş ve mahkemece de talep doğrultusunda karar verilmişse de, dava şartı (HMK. mad. 114/1-d) olan taraf ehliyeti, mahkemece re'sen nazara alınacağından, adi ortaklığı oluşturan üç şirket aleyhine de ihtiyati haciz kararı verilmesi ile taraf ehliyeti olmayan adi ortaklık aleyhine verilen ihtiyati haciz kararının sıhhat kazandığının düşünülemeyeceği; adi ortaklık yönünden verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiği-
İhtiyati haciz isteminin reddine dair karar verilmesi üzerine, HMK 'da belirtilen yasal düzenlemeye uygun olarak gerekçeli karar yazılması gerektiği-
Vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği- Alacaklının, alacağın varlığı ile haciz sebepleri hakkında mahkemede olumlu şekilde kanaat uyandırması gerekli ve yeterli olup, buradaki ispat asıl davadaki gibi tam bir ispatın olmayıp yaklaşık ispat olduğu-
İhtiyati hacze itiraz edenin yetki itirazında yetkili mahkemeyi belirtmemesi halinde, usulüne uygun bir yetki itirazından söz edilemeyeceği-
Kambiyo senetlerinden doğan alacaklar aranacak alacak niteliğinde olduğundan bu alacaklar için TBK. mad. 89/1 hükmü uygulanamayacağından ve çekten kaynaklanan borcun alacaklısı borçlunun yerleşim yerinde, birden fazla borçlu bulunması halinde borçlulardan birinin yerleşim yerinde, çekin keşide yerinde, ödeme yerinde ihtiyati haciz talebinde bulunabileceğinden bu hususların gözetilmeden borçlu vekilinin yetkiye dair itirazının reddi kararının doğru olmadığı-
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borcun, doğumu anında muaccel olacağı (TBK.  mad. 90)- "Karşı taraf olan borçlunun borcunu ödediğinde aleyhindeki icra takibinden vazgeçileceği"ni düzenleyen sözleşme uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli olan vadesi gelmiş bir alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispat şartının gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerektiği-