2004 sayılı İİK'nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ''alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması''nın yeterli olduğu, mahkemenin ''alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından'' anlaşılması gerekenin alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi olmadığı, diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amacın davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek olmadığı, yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmediği, yaklaşık ispat için delil sunulmasının yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesinin aranmadığı, bu hükümdeki yaklaşık ispat kuralından hareketle, somut olayda ihtiyati haciz talep eden vekilince sunulan, özellikle taraflar arasındaki fatura ve sevk irsaliyeleri de gözetilerek, talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde talebin reddinin doğru görülmediği-
İhtiyati haciz kararı ile ilamlı takip başlatılamayacağı-
Vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği- Alacaklının, alacağın varlığı ile haciz sebepleri hakkında mahkemede olumlu şekilde kanaat uyandırması gerekli ve yeterli olup, buradaki ispatın asıl davadaki gibi tam bir ispat olmayıp yaklaşık ispat olduğu- Kiracının Türk Ticaret Kanunun'da tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişileri olduğu iş yeri kiralarında 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 323, 325, 331, 340, 343, 344, 346 ve 354'ncü maddelerinin 01.07.2012 tarihinden itibaren 8 yıl süreyle uygulanamayacağı, bu halde kira sözleşmelerinde bu maddelerde belirtilmiş olan konulara ilişkin olarak sözleşme serbestisi gereği kira sözleşmesi hükümlerinin tatbik olunacağı-
Kredi kartı hesabı kat edilmekle alacak muaccel hale geldiğinden, alacağın rehinle temin edilmemesi nedeniyle, ihtiyati haciz koşulları gerçekleştiği ve yaklaşık ispat kuralı da gözetildiğinde, ihtiyati haciz talebinin kabulü gerektiği-
Kredi kartı hamili karşı tarafın kendisine hesap kat ihtarı tebliğ olunduğu halde borçlarını ödemediğini, borcun rehinle de temin edilmediğini bildirerek ihtiyati haciz talep eden tarafın temyizi üzerine görülen davada, taraflar arasında aktedilen kredi kartı üyelik sözleşmesi hükümleri kapsamında kredi kartı hesabı kat edilmekle alacağın muaccel hale geldiği, alacağın rehinle temin edilmemesi nedeniyle İİK. mad. 257 'de öngörülen ihtiyati haciz koşulları gerçekleştiği gibi aynı kanunun 258. maddesinde hükme bağlanan yaklaşık ispat kuralı da gözetildiğinde ihtiyati haciz talebinin kabulü gerektiği-
Çeke dayalı takibin, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde (HMK mad. 6), muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde (HMK mad. 10) ve ayrıca İİK. mad. 50/1 uyarınca çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği- İhtiyati haciz kararının uygulanmasından sonra bu kararı veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin, salt o yer mahkemesinde ihtiyati haciz kararı verilmesi nedeniyle yetkili hale gelmeyeceği- Açıklanan yetki kurallarına göre, alacaklının yetkili olmayan icra dairesinde takip yapması ve borçlunun takipte yerleşim yerindeki icra dairesinin yetkili olduğunu da ileri sürerek icra dosyasının buradaki icra müdürlüğüne gönderilmesi ile icra mahkemesine başvurması halinde, mahkemece, yetki itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekili dava dilekçesinde ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş ve ihtiyati haciz kararı üzerine verdiği dilekçesinde de talebinin ihtiyati tedbir olduğunu açıklamış olmasına rağmen mahkemece ihtiyati haciz kararları verilerek, mülga 1086 sayılı HUMK 74. ve 6100 sayılı HMK'nın 26. maddesine aykırı biçimde talepten başkasına hükmedilmesinin doğru görülmediği, 07.01.2016 ve 02.03.2016 tarihli kararların bu nedenle bozulması gerektiği-
Yetki yönünden ihtiyati hacze itirazın kabulü halinde, bu nedenle ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerekirken, mahkemenin yetkisizliğine ve başvuru halinde, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, ihtiyati hacze konu bononun taraflarının tacir olmadığının açık olması karşısında, bonoda belirtilen yetki sözleşmesinin talep tarihi itibariyle geçersiz olduğu ve yetki itirazının yerinde olduğu gözetilerek ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Çekten kaynaklanan borcun alacaklısının, borçlunun yerleşim yerinde, birden fazla borçlu bulunması halinde borçlulardan birinin yerleşim yeri çekin keşide yeri veya ödeme yerinde ihtiyati haciz talebinde bulunabileceği- Muhatap bankaya ibraz edilen ve karşılıksız kalan çeke dayalı borç, bu şekilde aranması tüketildikten sonra götürülecek borç niteliği kazandığından, HMK. mad. 10 gereğince ifa yeri olarak TBK’nın 89. maddesinde belirtilen alacaklının yerleşim yeri mahkemesinin de ihtiyati haciz talebinde yetkili mahkeme haline geleceği-