İdare tarafından 2942 sayılı Kanunun 7. ve 8. maddesinde açıklanan prosedüre uyulmadan doğrudan mahkemeye dava açılırsa durumun ne olacağının, mahkemenin nasıl bir karar vermesi gerekeceği sorunu olduğu- Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre; mahkemece ilk oturumda 2942 sayılı Kanunun 7 ve 8. maddesinde aranan koşullar yerine gelmediğinin saptanması durumunda davanın reddine karar verilmesi gerekeceği, ancak mahkemece deliller toplanıp, keşif yapılıp, bilirkişi raporu alınıp bu şekilde işin esasına girilmesinden sonra artık bu eksiklik nedeniyle davanın reddinin isabetli olmayacağı-
Mahkemece, arazi niteliğindeki taşınmaza bilimsel metotla bulunan değer, “Objektif ölçüler” nedeniyle artırılırken, taşınmazın özel niteliklerinin yanı sıra, ürünün pazarlanması kolaylıkları, nakliye maliyetinin düşük olması, ulaşım kolaylıkları, Büyükşehir ve anayollara yakınlık gibi tarımsal faaliyet ve gereklerine uygun unsurların gerekçeli ve denetime elverişli olarak ortaya konulmasının gerekeceği-
Her ne kadar muris adına kayıtlı bulunan 4/620 pay elbirliği şeklinde mülkiyet hükümlerine tabi ise de; dava dışı paydaşlarla idare arasında daha önce görülüp kesinleşen davada, toplam 2/620 paya tekabül eden kamulaştırmasız el koyma karşılığına hükmedilmiş olması karşısında; bu davada yer almayan öteki paydaşların muvafakati aranmaksızın, 2/620 payına tekabül eden kamulaştırmasız el koyma karşılığını dava eden davacının açtığı davanın dinlenilmesi gerekeceği-
Yerel mahkemece, bozma ilamında, "kabule göre" başlığı altında gösterilen nedenlere karşı da direnildiği belirtilmekte ise de, "kabule göre" başlığı altında yapılan bozma, tamamen eleştiri niteliğinde olup bozmada işaret edilen bu tür eleştirilere karşı direnilmesi mümkün olmadığından, bu yönün Hukuk Genel Kurulu'nca da incelenmesinin olanaklı olmayacağı-
Dosya kapsamından ihtilaf konusu taşınmazın kadastro tutanaklarında vakıf şerhinin bulunmadığı, kadastro tutanağının kesinleştiği tarih ile vakıf şerhinin tapuya şerh edildiği tarih arasında on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, on yıllık süre geçmekle tapu kayıt maliki davacı yararına tamamlanmış bir hukuki durumun oluştuğu, hakkın özü ortadan kalktıktan sonra idarenin tek taraflı irade ile bu hakkı tesis edemeyeceği, açıklanan nedenlerle vakıf şerhinin silinmesine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu-
Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil“ davasında dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde kabulü ile emsal mukayesesi yapılmak suretiyle değer biçilmesi gerektiği düşünülmeden taşınmazın arazi niteliğinde kabulü ile değerinin biçilmesinin doğru olmayacağı-
Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat” davasında, bilirkişi kurulunun objektif değer artırıcı unsur olarak gösterdiği nedenlere göre, objektif değer artırıcı unsurun % 50'yi geçemeyeceği düşünülmeden %200 oranında objektif değer artırıcı unsur kabul edilerek değer biçen rapora dayanılarak fazla bedele hükmedilmesinin doğru olmayacağı-
Her ne kadar niza konusu parsel elbirliği şeklinde mülkiyet hükümlerine tabi ise de; dava dışı bir kısım paydaşla idare arasında daha önce görülüp kesinleşen davada, toplam 6/8 paya tekabül eden kamulaştırmasız el koyma karşılığına hükmedilmiş olması karşısında; hiç dava açmayan ve bu davada da yer almayan paydaş R. Küçük ile öteki paydaşların muvafakati aranmaksızın, 1/8 payına tekabül eden kamulaştırmasız el koyma karşılığını dava eden davacının açtığı davanın dinlenilmesi gerekeceği-
4650 sayılı Kanunla 2942 sayılı Kanunda yapılan değişikliğin amacının kamulaştırmanın uluslararası normlara ve Anayasa’ya en uygun ve en süratli bir şekilde sonuçlandırılması ve değişiklikten önceki kanunda kamulaştırma işlemlerindeki kural hataları nedeniyle meydana gelen gecikmelerin önüne geçilmesi olmasına göre, bu aşamada mahkeme önünde görülmekte olan ve esasına girilen bir davanın reddedilip, yeniden kamulaştırma işlemlerinin baştan yapılmasının istenmesinin Kanunun gerek özüne gerekse sözüne aykırı olacağı, kaldı ki, tapu malikinin görülmekte olan davaya katılıp, bedel tespiti yönündeki haklarını savunmasının da her zaman mümkün olacağı-
İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olan paylar yönünden paydaşlardan bir kısmının dava açması halinde davacı olmayan diğer mirasçıların (paydaşların) davaya dahil edilip muvafakatları alınması veya miras şirketine mümessil tayin ettirilmesi için taraflara mehil verilip bu hususlar yerine getirildikten sonra davaya devam edilmesi gerekeceği-