İdarece kamulaştırma kararı alınmış ve bedel bankaya bloke edilmiş olmasına karşın, 2942 sayılı kamulaştırma Kanununun 13 ncü maddesi uyarınca mal sahibine yapılmış tebligat bulunmadığı halde, davanın kamulaştırmasız el atma davası olarak kabulü; aksi takdirde kamulaştırma hukuku çerçevesinde görülüp sonuçlandırılması gerekeceği-
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesine 5177 sayılı Kanun ile eklenen Ek fıkrada açıkça ayrık tutulduğu, anılan hükümde sayılan ve farklı bir hukuki statüsü bulunan “sahipsiz yer” kavramının mer’ayı kapsamadığı; dolayısıyla mer’a üzerinde, Kanunun tarif ettiği biçimde muhtesat oluşturulması ve bedelinin ödenmesi olanağının bulunmadığı, duraksamaya yer olmaksızın görüldüğü, mer’a vasfı ile sınırlandırılan taşınmaz üzerinde davacı tarafından yetiştirilen kavak ağaçlarının kamulaştırmasız el koyma karşılığının talep edildiği davanın reddine dair verilen direnme kararının usul ve yasaya uygun olacağı-
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun değer tespiti esaslarını düzenleyen 11. maddesinde; taşınmazın cins ve nevinin, yüzölçümünün, kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurların, her unsurun ayrı ayrı değerinin, vergi beyanının, kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerinin, özellikle arsalarda kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerinin ve bedelin tespitinde etkili olacak değer objektif ölçütlerin esas alınarak taşınmaz bedelinin takdiri gerektiğinin öngörüldüğü, kanunun lafzı ve ruhu göz önüne alındığında; ana ilkenin taşınmazın gerçek değerinin tespit edilmesi olduğu, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun bedel tespitine ilişkin 11/3-g maddesi hükümleri kıyasen uygulanmak suretiyle, emsal karşılaştırması sonucu taşınmaza metrekarede 250.000.000 TL değer biçen bilirkişi kurulu raporu esas alınarak, kamulaştırmasız el koyma karşılığına hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olacağı-
Dava konusu taşınmazın paydaşlarından olan P. S., M. S. ve Hazine bedel artırım davası açmadıkları halde, bu paydaşların paylarını da kapsar şekilde tam pay üzerinden kamulaştırma bedelinin artırılmasına karar verilmesinin doğru olmayacağı-
30 günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra maddi hata davası açılamayacağı gibi ıslah yoluyla da maddi hata davası açılması ya da kamulaştırmasız el atma nedenine dayanılarak bedel istenilmesinin olanaklı olmayacağı, kamulaştırma bedelinin artırılması davasında fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulmuş olmasının da, mal sahibine bu sürenin geçmesinden sonra maddi hata isteminde bulunma hakkını vermeyeceği-
16.5.1956 gün ve 1/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre taşınmazına el konulan kimse mülkiyet hakkının kamu tüzel kişiliğine devrine razı olarak, taşınmaz malın bedelini dava ettiği takdirde ödenecek bedelin, taşınmazın dava tarihindeki değeri olacağı, dolayısıyla kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davalarında da amaç taşınmazın gerçek değerinin tespiti olup, kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan, kamulaştırma ile denklik sağlanabilmesi için Kamulaştırma Kanununun değer tespitine ilişkin hükümlerinin uygulanmasının gerekeceği, kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davaları kamu düzeni ile ilgili olduğundan, diğer hukuk davalarından farklı olarak mahkemenin re’sen emsal arayabileceği, tarafların sonradan emsal bildirebileceği, bu davalarda amacın gerçek değeri bulmak olduğu-
Dava konusu taşınmazın kamulaştırılması sebebiyle idarece açılan tescil davasında, taşınmaz paydaşlarına ilanen tebligat yapıldığı anlaşıldığından; mahkemece tebliğ işleminin geçerli olup olmadığının araştırılması ve davanın bedel artırım davası olarak görülmesi gerekir; ancak ilanen tebliğ işlemi geçerli ise, otuz günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra açılan dava reddedilmelidir; aksi takdirde taşınmaz paydaşlarının kamulaştırma bedel farkını talep etme haklarının mevcut olduğu-
Mahkemece taraflara yeni emsal bildirmeleri için imkân tanınması, gerektiğinde re’sen emsal getirtilmesi, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun bedel tespitine ilişkin 11/3-g maddesi hükümleri uyarınca, dava konusu taşınmaza örnek teşkil edebilecek, uygun emsal satışlar esas alınmak suretiyle değer biçilmesi için bilirkişi kurullarından ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Kamulaştırma bedel farkının talep edildiği davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan, diğer hukuk davalarından farklı olarak, aleyhe bozma yasağına ilişkin ilkenin burada geçerli sayılmasının olanaklı olmadığı-
Davacı vekili dava dilekçesinde isteğin tavanını 324.500.000.000 TL.ile sınırlandırmış olduğundan; bilirkişi raporunda tespit edilen ve isteği aşan değere hükmedilemeyeceği-