Yasada para alacağı üzerine konulan haczin ne kadar süreyle mevcudiyetini koruyabileceği yönünde bir açıklık bulunmadığından, İİK'nin 106. maddesindeki menkul mallar için öngörülen bir yıllık sürenin para alacakları yönünden hacizden itibaren paranın istenmesi için gerekli azami süre olarak kıyasen uygulanması gerekeceği-
İstihkak davasının dinlenebilmesi için ön koşulun, her şeyden önce hukuken geçerli bir haciz bulunması olduğu- Bu koşulun bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında gerek ilk derece mahkemeleri gerekse Yargıtay tarafından re'sen gözetilmesi gerektiği- İİK'nin 106. maddesinde menkul mallar için öngörülen altı aylık sürenin para alacakları yönünden hacizden itibaren paranın istenmesi için gerekli azami süre olarak kıyasen uygulanması gerektiği- Alacaklı tarafından haciz tarihinden itibaren altı aylık süre içinde paranın istenmesi keyfiyetinin yerine getirilmediği durumda para üzerindeki haczin kalkacağı- Öyleyse İstihkak davasının mahkemece dava tarihinde geçerli bir haciz bulunmadığı gerekçesi ile davanın ön koşul yokluğundan usulden reddedilmesi gerektiği-
Davanın, İİK'nun 96 ve devamı maddeleri gereğince 3. kişi tarafından açılmış istihkak istemine ilişkin olduğu-İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekeceği- Somut olayda, araç üzerindeki haczin dava açılmadan önce düştüğü ve dava tarihi itibariyle araç üzerinde haciz bulunmadığı göz önüne alınırsa davanın ön koşul yokluğundan reddedildiğinin kabulünün gerekeceği- Buna göre, davalı yararına da Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi gereğince maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken nispi vekalet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığı-
Satış isteyerek satış avansı yatırdığı anlaşılan şikayetçinin haczinin ayakta olduğu ve ilk sırada yer alması gerektiği-
Şikayetçinin ... 2. İcra Müdürlüğünün 2013/11124 Esas sayılı dosyasında borçlu adına kayıtlı taşınmazlar üzerinde 12.11.2013 tarihli kesin haczi mevcut olduğundan, 18.06.2014 tarihinde satış isteyerek satış avansı yatırdığı anlaşılmış olduğundan, şikayetçinin bu haczi ayakta olduğundan ve haciz tarihi itibariyle ilk sırada yer alması gerektiğinden, buna göre sıra cetveli düzenlenmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesinin doğru görülmediği-
İstihkak davalarında "geçerli bir haczin bulunmasının dava şartı" olduğu, hüküm kesinleşinceye kadar, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiği- Haczolunan taşınır mal için, haciz tarihinden itibaren 6 ay içerisinde satış talep edilmemiş, bu nedenle de o mal üzerindeki haciz kalkmış olup; geçerli bir haczin bulunmadığından bahisle davanın reddedilmesinin gerektiği-
Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 17/3/2010 tarihinde tebliğ edildiği ve alacaklının 1 yıllık yasal süre içinde 10/11/2010 tarihinde haciz talebinde bulunduğunun görüldüğü- Alacaklı, 25/1/2016 tarihinde takip dosyasının yenilenmesi ile yeniden haciz talebinde bulunması üzerine, icra müdürlüğünce de talep doğrultusunda yenileme emri borçluya gönderilerek 02/2/2016 tarihinde tebliğ olduğundan İİK 78/4. maddesinde; haciz talebinin kanuni müddet içinde yapılmaması veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmemesi halinde dosyanın muameleden kaldırılacağı belirtilmekle, alacaklının daha evvel İİK'nun 78/2. maddesinde belirlenen yasal sürede haciz talep ettiği anlaşılmakla, haciz isteme hakkı düşmemiş olacağından, İİK'nun 78/5. maddesi gereğince borçluya yenileme emri gönderilmesinin hatalı olduğu-Her ne kadar süresinde talep edilen hacizlerin, İİK'nun 106-110 maddeleri gereğince düşmüş olduğu kabul edilse bile; İİK'nun 78/son fıkrasında ifadesini bulan hususun yani borçluya yenileme emri çıkarılması ve tebliğ edilmesi gerekliliğinin; baştan beri icra emri tebliğinden itibaren, 1 yıllık süre içerisinde haciz istememe haline münhasır olacağı anlaşılmakla, haciz isteme hakkı düşmediğinden dosyanın işlemden kaldırılması doğru olmadığı gibi yukarıda belirtildiği üzere yenilenmesine de gerek bulunmadığı-
Süresinde satış istenmemesi sebebiyle hacizlerin düşmüş olması karşısında, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmadığı-
Borçlunun satış talebinden sonra yaptığı taksitle ödeme taahhüdünün İİK'nun 111/1. ve 2. fıkrasındaki şartlara uygun olmaması durumunda, bununla icra takibi durmayacağı- Borçlunun İİK. mad. 111/1 ve 2. fıkradaki şartlara uygun olmayan taksitle ödeme taahhüdünün (teklifinin) alacaklı tarafından kabul edilmesi halinde, alacaklı ile borçlu arasında bir taksit anlaşması yapılmış olacağı ve bu halde de borçlu taksitleri anlaşmaya göre zamanında ödediği sürece borçlunun hacizli malları satılamayacağı ve satış isteme sürelerinin işlemeyeceği- Alacaklı, İİK. mad. 111/1 ve 2. fıkradaki şartlara uygun olmayan böyle bir taksitle ödeme teklifini kabul etmezse borçlunun hacizli mallarının satılacağı- İcra mahkemesince anılan taahhüt işleminin, İİK. mad. 111/3. fıkrasında belirtilen şekilde alacaklının rızasına bağlı olması nedeniyle alacaklının anılan taahhüt işleminde imzasının bulunması sebebi ile satış talebinden sonra yapılan taahhüdün geçerli olduğu gözetilmek suretiyle ilk taksitin ihaleden önce yatırılıp yatırılmadığı araştırılmadan karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
"Gerekçeli" istinaf dilekçesi kanunda belirtilen süre geçtikten sonra verilmiş olup; yerel mahkeme kararının tefhim edildiği ve süresinde 'süre tutum dilekçesi' sunulduğundan bahisle istinaf isteminin süresinde yapıldığının kabul edilmesi gerektiği- Bölge Adliye Mahkemesince, süresinde süre tutum dilekçesi verildiği halde, yerel mahkeme kararının kamu düzenine aykırılık yönünden değerlendirilmeksizin, HMK’nın 352. maddesi gereğince istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-