Davacı kadının düzenli ve sürekli gelir getiren bir işi ve adına kayıtlı taşınmazları bulunup bulunmadığı konusunun araştırılarak, sonuca göre yoksulluk nafakası hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Kira süresi bitmeden ve karşılıklı anlaşma bulunmadan, kiralananı tek taraflı olarak tahliye eden kiracının, aksine bir sözleşme hükmü mevcut olmadığı takdirde, kural olarak kalan sürenin tüm kira paralarından sorumlu ise de; kiracının sorumluluğunun, tahliye tarihi ile, kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilmesi için gereken makul süreyle sınırlı olduğu; aynı koşullarla yeniden kiralama için gereken makul sürenin ne olduğunun, bir raporla saptanması, daha sonra davacı kiracının bu tarihe kadar olan kira parasından sorumlu tutulması gerektiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadınının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md.4 TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Sözleşmede taksitler bitmeden taşınmazın kiraya verilemeyeceği şartının yazılmasının, davacının BK.nun 106.maddesinde belirtilen “teahhur nedeniyle zarar (gecikme nedeniyle tazminat)” hakkını ortadan kaldırmayacağı-
Taraflar arasındaki alacak davası-
Boşanmaya neden olan olaylar yüzünden, kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı kadın lehine manevi tazminata hükmedileceği-
Boşanma davasında tazminat miktarı hesaplanırken tarafların kusur dereceleri, sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınacağı-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat çok olduğundan, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekirken bu yönler gözetilmeden hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Bina; plan ve projesine, imar düzenlemelerine ve deprem yönetmeliğine uygun yapılmış olsa bile, gerçekleşen depremin 7,4 şiddetinde olduğu göz önüne alındığında binanın deprem nedeniyle hasara uğraması kaçınılmaz olduğundan, belirlenen tazminat tutarından BK. mad. 43 uyarınca uygun bir indirim yapılması gerektiği-
Taraflardan birinin "eşinin hastalığı ile ilgilenmediği", "eşine şiddet uyguladığı", tarafların "10 yıldır fiilen ayrı yaşadıkları ve birlikte yaşamaktan kaçındıkları" olayda, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşullarının gerçekleştiği, verilen boşanma kararının doğru olduğu-