Davacının, öğretmen olduğunu ve davalı Üniversitenin yüksek lisans programına kaydını yaptırıp, 1.dönem öğrenim ücretini ödediğini, ancak ekonomik sebeplerle kaydını sildirmek ve ödediği parayı geri almak için müracaat ettiğini ancak davalının parayı iade etmediğini ileri sürerek, devlete ödenen kesintiler sonrası kalan paranın tahsilini istediği davada, üniversitenin vakıf üniversitesi de olsa faaliyetlerinin ve verimliliğinin devamını sağlayabilmek, gelir gider dengesini ayarlayabilmek için gelire ihtiyacı bulunduğu, bu gelirinin büyük kısmını da kayıt yaptıran öğrencilerin ödedikleri paralardan karşıladığı kuşkusuz olduğundan kaydını sildiren davacı yerine başka bir öğrenci kaydının yapılmasının mümkün olmaması halinde gelir gider dengesini buna göre ayarlayan davalının zarara uğramasının kaçınılmaz olacağı, bu hususun objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu- Davacının kaydını sildirdiği tarihte yerine başka bir öğrenci alma imkanının olup olmadığının tesbit edilerek davalı üniversiteden öğrencilerin kesin kayıtları, kayıt yaptırmayan öğrenciler yerine alınacak yedek öğrencilerin kayıt dönemlerinin başlangıç ve bitiş tarihlerini gösteren belgeler istenerek, davacının kayıt silinmesi için müracaat ettiği tarih itibariyle yerine yeni öğrenci alma imkanının olup olmadığının belirlenmesi, yeni öğrenci alma imkanını olması durumunda paranın davalıdan tahsiline, alma imkanının olmaması halinde ise davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmediğinden, boşanma isteğinin reddi gerekeceği- Mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği (TMK. mad. 174/1)- Boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği (TMK. mad. 174/2)- Kadının eğitim-öğretiminin devam ettiği dönemlerde özel bir öğrenci yurdunda çalışıp bir miktar gelir elde etmekle birlikte, boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği (TMK. mad. 175)-
Taşınmaz vaadi sözleşmesinde, sözleşme tarihi itibarıyla satış vaadinde bulunanın malik olmaması sözleşmeyi geçersiz kılmayacağı, bu durumda sözleşmenin karşı tarafı borcun ifa edilmemesinden kaynaklanan tüm zararlarının tazminini talep edebileceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı, Boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitireceği anlaşıldığından, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerektiği- Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Azlin haksız olduğu kabul edilerek davacının alacaklı olduğu, bu ücretten indirim yapılarak belirlenen meblağın (3.508.103.435 YTL'den 87.175,42 YTL'ye) yasal faizi ile tahsiline karar verilmişse de, davacı avukatın talebi, sarfettiği emek ve manevi hak ve nezaket kuralları gözetildiğinde davacı alacağından yapılan indirim fazla olduğundan, mahkemece daha makul bir indirim yapılması gerektiği-
Eşini evden kovan davacı-davalı koca tamamen kusurlu olduğundan ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu- Çalıştırılan sigortalıları bildirme yükümlülüğü ile bu yüküm­lülüğün Yasanın aradığı sürede yerine getirildiğinin ispatı iş­verene ait olduğu-
Bütün gününü özürlü çocuğuna ayıran, yaşamını ona adayan bir annenin, eşinden ilgi beklemesi ve kendisine yardım etmesini düşünmesi kadar doğal bir gereksinimin olamayacağı, fakat davalı kadının bu ilgiyi göremediği gibi, bir de eşinin ihaneti ile karşılaştığı, bu nedenle bunalımlı bir zamanında şahidin söylediği sözleri de söylemiş olabileceği, tepki ile söylenen sözler nedeniyle kadını eşit kusurlu saymanın mümkün olmayacağı, boşanmayla davalı kadının, on yıllık evlilikten sonra özürlü müşterek çocukla yalnız kaldığı, davacı eşinin desteğini yitirdiği, o halde Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı yararına uygun bir miktarda maddi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Kendisine dava ihbar edilen kişinin davada taraf sıfatını kazanmayacağı- Davalı tarafın kusur oranına göre indirim yapılmadan tam tazminata mahkum edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
"Akde aykırılık nedeniyle ölünceye kadar bakım akdinin feshi ve tapu iptali" istemiyle açılan davada, taraflar arasında düzenlenen akdin davanın imkansız hale gelmesi ve bu imkansızlıkta davalının kusurunun bulunmadığının anlaşılması halinde, davacı yararına münasip bir irada hükmedilmesi gerekeceği-