Kocanın açtığı terk hukuki sebebine dayanan davanın kocanın eşini evden kovduğu, ancak kadının terk ihtarına uyarak ortak konuta döndüğü, bu suretle dava koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmış olup,. fiili ayrılık döneminde de davalı kadının bir kusurlu davranışı iddia ve ispat olunmadığından eşini evden kovan kocanın boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu- Boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılarak boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiğinden davalı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerektiği- Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşıldığından davalı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davalı kiracı, kira süresi sona ermeden, kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshedip taşınmazı tahliye ettiğinden, davacı zararının, tahliye tarihinden itibaren kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibaret olacağı-
Davacılar, taşınmazları iskan ruhsatı tarihinde teslim aldıklarını kabul ettiğinden eksik ve kusurlu işlerin giderilme bedelinin BK’nun 98. maddesinin yollamasıyla BK’nun 44. maddesi gereğince teslimden sonraki makul süredeki serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerekirken, ilk dava tarihindeki değerlere göre belirlenen miktarın esas alınarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Haksız eylem nedeniyle tazminat istemi-
Mahkemece uyulan dairemiz bozma ilamında, maddi ve manevi tazminat miktarlarından BK'nun 43-44. maddeleri uyarınca uygun bir oranda indirim yapılması gerektiği belirtilmiş olup; kurulan ilk hükümdeki manevi tazminat miktarının kesinleşmiş olduğundan söz edilemeyeceği-
Haksız eylem nedeniyle tazminat istemi-
Davacı tarafa, 6100 sayılı HMK'nun 52,53 ve 54. (HUMK'nun 39. Ve 40.) maddeleri uyarınca anılan davalılar hakkında sorumluluk davası açılmasına ya da açılan işbu davaya muvafakat verilmesine ilişkin genel kurul kararının ibrazı için usulüne uygun bir kesin önel verilmesi, noksan olan bu usuli işlem yerine getirildikten sonra davaya devam edilmesi, verilen kesin süre içinde bu eksiklikler tamamlanmaz ise davanın anılan davalılar bakımından açıklanan usul yönünden reddedilmesi gerektiği- Mahkemece, davalının kooperatife ait sayaçtan su kullanmasının belli bir dayanağı olup olmadığı etraflıca araştırılmalı, herhangi bir dayanağının bulunmaması durumunda, davalının yıllara göre kullanması gerekli su miktarının bulunması, bulunduktan sonra, kooperatifin de davalıya ait kuyudan su kullandığı anlaşıldığından, kooperatifin kullandığı su miktarı da bulunup, bunların parasal miktarları da tespit edilerek denkleştirme yapılması ve gerektiğinde gerekçesi de gösterilmek suretiyle Borçlar Kanunu'nun 43. ve 44. maddelerince indirim yapılması gerektiği-
Davacıların, desteklerinin işleteni olduğu araçta, sürücünün tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu, vefat etmiş olması nedeniyle, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla, zorunlu mali sorumluluk sigortacısını hasım göstererek dava açabileceği-
Boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği- Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Davalı-davacı kadın, ayrı yaşamakta haklı olduğundan, tedbir nafakası davasının kabulü gerektiği-