Eşini evden kovan davacı-davalı koca tamamen kusurlu olduğundan ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu- Çalıştırılan sigortalıları bildirme yükümlülüğü ile bu yükümlülüğün Yasanın aradığı sürede yerine getirildiğinin ispatı işverene ait olduğu-
Bütün gününü özürlü çocuğuna ayıran, yaşamını ona adayan bir annenin, eşinden ilgi beklemesi ve kendisine yardım etmesini düşünmesi kadar doğal bir gereksinimin olamayacağı, fakat davalı kadının bu ilgiyi göremediği gibi, bir de eşinin ihaneti ile karşılaştığı, bu nedenle bunalımlı bir zamanında şahidin söylediği sözleri de söylemiş olabileceği, tepki ile söylenen sözler nedeniyle kadını eşit kusurlu saymanın mümkün olmayacağı, boşanmayla davalı kadının, on yıllık evlilikten sonra özürlü müşterek çocukla yalnız kaldığı, davacı eşinin desteğini yitirdiği, o halde Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı yararına uygun bir miktarda maddi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-
Kendisine dava ihbar edilen kişinin davada taraf sıfatını kazanmayacağı- Davalı tarafın kusur oranına göre indirim yapılmadan tam tazminata mahkum edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
"Akde aykırılık nedeniyle ölünceye kadar bakım akdinin feshi ve tapu iptali" istemiyle açılan davada, taraflar arasında düzenlenen akdin davanın imkansız hale gelmesi ve bu imkansızlıkta davalının kusurunun bulunmadığının anlaşılması halinde, davacı yararına münasip bir irada hükmedilmesi gerekeceği-
Boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceği–
Boşanma davalarında, MK. 4’deki «hakkaniyet ilkesi» ile BK. 44 (şimdi; TBK. mad. 52) ve 49. (şimdi; TBK. mad. 58) maddeleri nazara alınarak, uygun miktarda maddi/manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
«Kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu» iddiası ile dava açan davacının bu duruma kendisinin neden olmuş olması halinde, hakimin tazminata hükmetmekten sarfınazar edebileceği (BK. 44; şimdi; TBK. mad. 52)–
Karşılıklı olarak gerçekleşen sövme ve yaralama nedeniyle açılan davada tarafların eylemlerinin ağırlığına göre manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği–
Davacıların trafik olayında ölen desteklerinin hatır yolcusu olarak araçta bulunduğu, alkollü sürücünün aracına bindikleri, alkollü sürücünün kullandığı araca binmenin, kabule göre fiile rıza ya da ortak kusur olarak ele alınsın, ölenler yönünden; BK.'nun 44. maddesine (şimdi; TBK. mad. 52) göre hesaplanacak tazminattan indirim sebebini oluşturacağı, ölenlerin hatır yolcusu olmaları nedeniyle BK.'nun 43. maddesi (şimdi; TBK. mad. 51) ile yapılan indirimin, aynı Yasanın 44. madde (şimdi; TBK. mad. 52) hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği-