Davacı kadının eşini ve çocuklarını bırakarak müşterek konutu sık sık terk ettiği, birlik görevlerini ihmal ettiği, eşine hakaret ettiği, davalı kocanın da eşine hakaret ettiği, yakınlarını müşterek konutta istememesi nedeniyle, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği-
Davacı kadının 29.12.2011 tarihli birinci oturumda mobilyacıda satış elemanı olarak çalıştığını, 800 TL maaş aldığını beyan ettiği, boşanmakla yoksulluğa düşmemesi nedeniyle Türk Medeni Kanununun 175. madde koşullarının oluşmadığı-
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru ağır olmamak kaydıyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilmesi gerekeceği-
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, davacının Çocuk Esirgeme Kurumundan almış olduğu para yardımı, ekonomik göstergelerdeki olumsuz değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında, davacı yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının fazla olduğu-
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası az olduğundan, mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekeceği-
Yoksulluk nafakasına hükmedilmek suretiyle yoksulluk nafakasının miktarı yönünden çelişki yaratılmış olup gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağından, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekeceği-
Talep olmadığı halde davacı yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi gerekeceği-
Davalı-davacı kadının, Türk Medeni Kanununun 197/1. maddesi uyarınca açtığı birleşen bağımsız tedbir nafakası davasında ayrı yaşamakta haklılığını ispatlaması gerekeceği-
Davalı-davacı kocanın kısmi felçli olduğu, bakımının yakınları tarafından gerçekleştirildiği, herhangi bir malvarlığı ve servetinin bulunmadığı, aylık 300 TL gelirinin mevcut olduğu; davacı-davalı kadının ise yargılama sırasında asgari ücretle çalışmaya başlamasından dolayı, tarafların gerçekleşen bu ekonomik ve sosyal durumlarına göre davacı-davalı kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilmemesi gerekeceği-
Davacının servis işletmeciliği faaliyetinden dolayı gelir vergisi mükellefi olduğu anlaşıldığından, davacı yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi gerekiği- Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların aynı derecede kusurlu olduklarının anlaşıldığı; davacı lehine manevi tazminata hükmedilemeyeceği-