Davacı kadının çalıştığı, düzenli ve sürekli bir gelirinin bulunduğu, davalı kocanın ise çalışmadığı gibi ekonomik bir varlığı ve gelirinin de bulunmadığı anlaşıldığından yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği-
Davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından yoksulluk nafakası şartlarının oluştuğu- Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Kadın davasından feragat ettiğinden kocanın kusurlarını affetmiş, en azından hoşgörü ile karşılamış olduğundan, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının tamamen kusurlu olduğu, bu nedenle kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Velayeti anneye bırakılan müşterek çocukla baba arasında, taraflar ayrı yerde ikamet etmeleri göz önüne alınıp küçüğün fikri ve bedeni gelişmesi ve babanın babalık duygularını tatmin için ayın belli bir haftası kişisel ilişki kurulması yönünde hüküm kurulması gerektiği-
Tarafların eşit derecede kusurlu olduğu, davalı-karşı davacı kadının çalıştığı işinden kendi isteği ile çıktığına dair bir delil bulunmadığı, bu nedenle davalı kadın lehine uygun miktarda yoksulluk nafakasının takdiri gerektiği-
Davalı-karşı davacı kocadan kaynaklanan bir kusurun varlığının ispatlanamadığı,eşini aşağılayıp hakaret eden davacı-karşı davalı kadının tamamen kusurlu olduğu anlaşıldığından, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından, davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakasının takdiri gerektiği-
Davacı-davalı kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı, buna karşılık davalı-davacı kadının ise kocasını ve ailesini sürekli olarak hatalı ve suçlu göstermeye çalışıp, eşi ve kayın validesine etki edeceği düşüncesiyle büyü yaptırmaya çalıştığı anlaşıldığından, tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği- Kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
Taraflarca açılan boşanma davaları reddedildiği halde davacı-davalı kadın ve yanında bulunan müşterek çocuk için, hükmedilmesi boşanmaya bağlı bulunan iştirak ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalının güven sarsıcı davranışlar içine girdiği, davacı kocanın ise eşine şiddet uyguladığı, bu sebeple tarafların eşit kusurlu olduğu-Boşanmaya sebep olan olaylarda, davalı kadının daha ziyade kusurlu olmadığına ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından, davalı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakası takdir edilmesi gerektiği-