3. kişinin haczedilen paranın kendisine ait olması nedeniyle haczin kaldırılması istemi, istihkak iddiası niteliğinde olup, buna ilişkin dava ise, en geç haczedilen para alacaklıya ödeninceye kadar açılabileceğinden (İİK'nun 97/9.fıkrası gereğince) başvurunun istihkak davası olarak vasıflandırılmasının mümkün olmadığı, bu aşamadan sonra 3. kişinin iddiasını, ancak genel mahkemede açacağı bir istirdat davasında ileri sürmesinin mümkün olduğu-
Somut olayda, şikayetçinin, velayeti kendisinde bulunan çocuklarına velayeten icra mahkemesine yaptığı başvuru, çocukların babası olan borçlunun ölümünden sonra haczedilen emekli ikramiyesi ile yetim aylığının, çocuklar tarafından mirasın reddedilmesi ile beraber terekeye dahil olmaması nedeniyle çocuklara ait olduğu, bu nedenle borçlunun borcundan dolayı haczedilemeyeceği gerekçesiyle haczin kaldırılmasından ibaret olup, yetim aylığına konulan haciz, bizzat şikayetçinin hukukunu ilgilendirdiğinden, şikayetçinin haczin kaldırılmasını istemekte hukuki yararı olduğu-HMK.'nun 33. maddesi gereğince, başvurunun hukuki tavsifi hakime ait olup, iddianın yukarıda özetlenen içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle başvurunun istihkak davası niteliğinde olduğu, o halde mahkemece, şikayetçinin haczin kaldırılması isteminin istihkak davası olarak vasıflandırılıp, noksan harcı da tamamlatılmak suretiyle yargılamanın istihkak davası kapsamında sürdürülerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İcra Müdürlüğü'nce, icra dosyasının İcra Mahkemesi'ne gönderilmesi üzerine, İcra Mahkemesi'nce yapılacak inceleme üzerine, takibin devamına veya ertelenmesine karar verilmekle yetinilmesi gerektiği, bu inceleme yapılırken İcra Mahkemesi'nce duruşma açılabilir ise de açılmış bir istihkak davası varmışçasına, esastan inceleme yapılarak haczedilen mallar üzerindeki 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilemeyeceği- 3. kişinin İİK'nun 97/6. maddesi gereğince istihkak davası açma hakkının bulunduğu-
Davacı 3. kişi şirketin, takip borçlusu Ltd Şti'nin ve dava dışı Enerji .. San. ve Tic. A.Ş'nin ilk kuruluşundan itibaren adresleri, hisse ve ortak değişiklikleri dahil tüm ortak yapıları ve yetkili temsilcileri dahil tüm ticaret sicil kayıtlarının, davacı şirketin tüm çalışanlarını gösterir SGK kayıtlarının ve davacı şirketin ortaklarının SGK kayıtlarının getirilerek incelenmesi, faaliyet konusu muhasebe ve mali danışmanlık olan davacı şirketin dava dışı şirketler .....A.Ş. ve .....Ltd Şti'ne bu türden bir hizmet verip vermediğinin, verildi ise hangi tarihler arasında bu şirketlerin davacı şirketle çalıştığının belirlenmesi için ilgili yerlerden buna dair kayıtların getirtilmesi ve bu araştırmalar sonucu elde edilecek bilgi ve belgelerin dosyada bulunan diğer deliller ile birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçi üçüncü kişinin , haczedilen alacağın kendilerine ait olduğu iddiasına dayanan icra mahkemesine başvurusunun, bu hali ile İİK'nun 96 ve devamı maddelerine göre açılmış istihkak davası niteliğinde olup, icra mahkemesine öncelikle şikayet olarak başvurulmasının, HMK'nun 33. maddesinde yer alan hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu kuralı karşısında sonuca etkili olmadığı-
Davanın reddinde ilişkin kararda "davacı şirket ortakları ile borçlu şirket ortaklarının bir kısmının aynı kişiler olduğu, şirketlerin faaliyet konularının aynı olduğu, şirketlerin birlikte hareket ettikleri ve bu doğrultuda aralarında organik bağ bulunduğu" gerekçesine dayanılmışsa da; ticaret sicil bilgilerine göre, borçlu şirket ile davacı üçüncü kişi şirket ortaklarının sadece 2'sinin aynı olduğu, ortakların bir kısmının aynı olması ve şirketlerin aynı konularda faaliyet göstermeleri nedeniyle organik bağ içinde bulunmalarının tek başına yeterli olmadığı- Takip borçlusu şirket ve davacı üçüncü kişi şirketin kuruluşları borcun doğumundan çok önceki bir tarihe isabet ettiği, davacı üçüncü kişi şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi ile borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresinin farklı olduğu ve haczin üçüncü kişinin sicil adresinde yapıldığı, haciz mahallinde borçluya ait olabilecek herhangi bir bilginin, belgenin temin edilemediği ve borçlunun haciz adresiyle ilişkisini gösterir emarelere rastlanmadığı anlaşıldığından, mülkiyet karinesi davacı üçüncü kişi yararına olduğu- Karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip ispat yükü altındaki alacaklının karinenin aksini kanıtlamaya elverişli, dava konusu mahcuzların borçluya ait olduğu ve borçlu ile 3. kişinin adreste birlikte faaliyette bulunduğu kanaatini oluşturacak delilleri dosyaya sunamaması karşısında, davacı üçüncü kişinin davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı 3. kişi, "davalı-alacaklının, davalı borçlunun adresinde haczetmiş olduğu makinelerin müvekkili 3. kişi ile davalı borçlu arasında imzalanan 'ticari rehin sözleşmesi' ile rehnedildiğini, bu nedenle söz konusu malların ancak rehin hakkı ile kısıtlı olarak haczinin mümkün olduğunu, haciz ve muhafaza işlemi sırasında istihkaka konu makinelerin rehinli olduğu ve rehinle kısıtlı şekilde haczedildiğine ilişkin haciz zaptında herhangi bir tespitin yer almadığını" iddia ederek "haczedilen malların rehin hakkı ile kısıtlı olarak haczedilmiş sayılmasına karar verilmesini" talep ve dava etmiş olup, mahkemece, dava konusu menkullerin dosyada bulunan ticari işletme rehin sözleşmesinde belirtilen ve ticaret siciline kaydedilen mallar olup olmadığının belirlenmesi için alınan yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- Mahkemece, yeni bir bilirkişiden görüş alınmak suretiyle, davalı alacaklının bilirkişi raporuna yönelik itirazları da dikkate alınarak, mahcuzlar ile ticari işletme rehni kapsamına giren menkullerin ayrıntılı şekilde karşılaştırması yapılarak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Borçlu rehin veren firmanın ticaret ünvanının anılan rehin sözleşmesinin kapsamında olduğu, bu durumda, mahkemece, borçlu şirketin ticaret ünvanının da takibin kapsamında olması nedeni ile ticaret ünvanı bakımından 3. kişinin istihkak iddiasının değerlendirilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle ticaret ünvanının takibin kapsamında olmaması nedeni ile reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Şikayetçi 3.kişi vekilinin, haczedilen aracın kendisine ait olduğunu belirterek araç üzerine konulan haczin kaldırılmasına ilişkin İcra Mahkemesi'ne başvurusunun, istihkak davası niteliğinde olduğu-
Şikayete konu haciz işleminin yapıldığı dosyasına taraf olmayan ve bu dosya yönünden şikayetçi 3. kişinin hacze konu olan ve menkul hükmünde bulunan dosya alacağının kendisine ait olduğunu ileri sürmesi istihkak iddiası niteliğinde olup, dilekçede şikayetten söz edilmesinin, HMK.nun 33. maddesinde yer alan “hukuki tavsifin hakime ait olduğu” kuralını değiştirmeyeceği-