Dava konusu haciz borçlunun önceki faaliyet adresinde yapılmış, bu sırada iş yerindeki tabelada borçluya ait markanın kullanıldığı ve yine borçluya ait afişlerin bulunduğu tespit edilmişse de, davacı üçüncü kişi değişik illerde perakende ayakkabı satışı konusunda faaliyet gösterdiğinden ve bu adreslerin borçlu şirket ile ilgisi belirlendiğinden, davacının borçlu şirketin ortakları ile yakın akrabalık vb. şekilde bir bağı bulunmadığından, farklı muhasebeciler eli ile işlemleri takip edilmekte olduğundan, 2012 yılı içinde aralarında yüklü miktarda ticari alış veriş olmakla birlikte, üçüncü kişi adına kayıtlı birden fazla iş yerinin olması karşısında bu durumun tek başına muvazaanın kanıtı olarak kabul edilmemesi gerektiği- Borçlu şirketin ve davacının ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile aralarında süregelen ticari ilişki olup olmadığı, borcun doğumundan sonra (çek tarihlerinden sonra ya da çeklerin ileri tarihli düzenlenmesinin yaygın bir ticari uygulama olması karşısında çek tarihlerine yakın zamanda) ticari emtia devri yapılıp yapılmadığının araştırılması, saptanması halinde alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı hareket edildiği kabul edilerek davanın reddedilmesi gerektiği- Aksi halde, yani aralarında yıllardır süregelen bir ticari alış veriş varsa ve vergi kayıtlarında görülen ticari alış veriş borcun doğumundan önce yapılmışsa, bu kez İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerektiği- İspat yükü altında olan üçüncü kişi kira sözleşmesi, vergi levhası vb. delillerin yanı sıra faturalara dayanmakta olup mahkemece sunulan faturaların gerçekliği konusunda davacının ve satıcı firmaların ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak gerçek olduğu belirlenirse bu kez alanında uzman bilirkişi eşliğinde yapılacak keşif ile mahcuzların ayırt edici özelliklerini belirlemesi ve daha sonra faturaların mahcuzlara uygunluğunu saptaması gerektiği- Ayakkabılarda seri no vb. nitelikler olmayacağı için türü, varsa markası, modeli ile ilgili belirlemelerin yeterli olacağı-
İstihkak davasının kabulü üzerine davacı üçüncü kişi yararına tazminata hükmedilebilmesi için İİK. mad. 97/15 uyarınca alacaklının kötüniyetinin gerçekleşmesi gerektiği, davacı 3. kişi yararına kötüniyet tazminatı takdir edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, tazminat matrahını, takip konusu alacak ile hacizli malın değerinden hangisi az ise o değer oluşturduğu halde fazla olan hacizli mal değeri üzerinden tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu--
Borçlu şirketin üçüncü kişi şirket adına düzenlediği faturaların bulunduğu, bunların kısmen mahcuzlara uyduğu, ödeme ile ilgili bilginin bulunmadığı, borçlu ve üçüncü kişi şirketler arasında ortaklık yapısı itibari İle organik bağ bulunduğu, aynı alanda aynı adreste faaliyet gösterdikleri, hacizde borçluya ait belgelerin bulunduğu, borçlunun borcun doğumundan sonra mahcuzlan üçüncü kişiye sattığı, takibin durdurulması yönünde tedbir kararının bulunduğu, tazminata ilişkin koşulların oluştuğu gerekçesi ile davanın reddi ile alacaklı yararına tazminata hükmedilmesinin isabetli olduğu - İİK'nun 97/13. maddesindeki tazminat gecikme tazminatı niteliğinde olup, takibin taliki nedeni ile alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktar üzerinden, yani alacak miktarı ile hacizli malın değerinden hangisi az ise onun üzerinden hesaplanması gerekeceği-
Hacizde İİK.'nun 96, 97. maddelerinin uygulanmasına yönelik şikâyet başvurusuna dair icra mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte bulunduğu- 02.07.2012 'de yürürlüğe giren 6532 s. K. ile değişik İİK. mad. 97/13'deki tazminat oranının %20'ye indirilmiş olduğu, bu orandan düşük tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, bu tazminatın alacaklı miktarı ile hacizli malın değerinden hangisi az ise onun üzerinden hesaplanması gerektiği-
Borçlu ticari emtiasının tamamını üçüncü kişiye devretmiş olup, alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı iş yeri devri yapıldığının kabulü gerekeceği-
Şikayetçi üçüncü kişinin icra mahkemesine başvurusu haciz işlemine karşı İİK'nun 96 ve devamı maddelerine göre açılmış istihkak davası niteliğinde olup, istemin şikayet olarak nitelendirilip hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece yapılması gereken işin; öncelikle, borçlu ve üçüncü kişi şirketlerin ilk kuruluşlarından itibaren tüm ticaret sicil ve SGK kayıtlarının getirtilerek iki şirket arasındaki organik bağı araştırmak, haciz mahallinde kolluk aracılığı ile inceleme yaptırıp, Vergi Dairesi’ndeki kayıtlar üzerinden haciz adresinde, haciz tarihinden itibaren geriye doğru kimlerin faaliyet gösterdiğini de araştırarak, toplanacak delillerin sonucuna göre muvazaanın bulunup bulunmadığını tayin etmek olması gerekeceği, bu şekilde yapılan araştırmalar yeterli olmadığında şirketlerin ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırıp sonucuna göre borcun doğum tarihinden sonra alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı işlemler yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi gerekeceği, muvazaanın bulunmadığı sonucuna varılırsa, bu kez üçüncü kişinin sunduğu faturaların gerçekliği, bunların mahcuzlara uygunluğu, konuları keşif ve bilirkişi incelemeleri ile tespit edilmesi, bu sırada alıcı ve satıcı firmaların ticari kayıtlarına, ödeme vb. hususlara da bakılması, davanın açıldığı tarihe göre haklılık durumunun değerlendirilmesi gerekeceği-
İstihkak davasının "kısmen kabul, kısmen reddine'' dair hüküm kurulmuşsa da infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde açık ve anlaşılır bir biçimde usulün aradığı nitelikleri haiz bir karar verilmediğinden mahkeme kararının bozulması gerektiği-
Davacı ve borçlu şirketlerin aynı alanda faaliyet göstermeleri ve ortaklarının soyadlarının aynı olması nedeni ile organik bağ içinde olmaları tek başına muvazaayı göstermeyeceği- İspat yükü altında olan üçüncü kişinin mahcuza ilişkin sunduğu faturanın ticari defterlerde kaydının bulunduğu, ödemelerin yapıldığı, mahcuza uyduğu yönünde bilirkişi tarafından görüş beyan edildiği görüldüğünden, mahkemece ticaret sicil ve vergi kaydını getirterek faaliyet adreslerinin belirlemesi, satıcı firmanın ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının ticari kayıtları üzerinde yaptırılmış bulunan inceleme sonuçları ile karşılaştırmak, fatura gerçekse bu kez alanında uzman bilirkişi eşliğinde yapılacak keşif incelemesi ile mahcuzun tüm ayırt edici özelliklerini belirleyerek fatura kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerektiği-
Davacı şirket ortağı, haciz sırasında iş yerini ve içindeki malları borçludan satın aldığından, borcun doğum tarihinden sonra alacaklıdan mal kaçırmak için muvazaalı iş yeri devri yapıldığının kabulü gerekeceği; devir gerçek kabul edilse bile İİK'nun 44. maddesindeki gereklerin yerine getirildiğinin iddia ve ispat edilememesi karşısında devralanın da işletmenin borçlarından sorumlu olacağı-