Temyiz davasının esastan reddi ile beraat hükmünün onanmasına karar verilerek kararın bu yönden kesinleşmesine rağmen yeniden bu hususta kurulan beraat hükmünün yok hükmünde olduğu- Tazminat istemi ile ilgili olarak istihkak davasına ilişkin kararın kesinleşme hususu tespit edilerek, kararın kesinleşme şerhli bir suretinin dosya içerisine alınarak sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerektiği-
Borçlunun üçüncü kişi bankadaki mevduat alacağının, İİK mad. 106/2 gereğince menkul hükmünde olduğundan, bankadaki mevduat, menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile haczedilebileceği gibi, İİK mad. 89'a uygun olarak düzenlenen haciz ihbarnamesi ile de haczedilebileceği- İİK mad. 89 uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişi bankanın, borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkının olduğunu ileri sürmesi, haciz ihbarnamesine itiraz niteliğinde olup, alacaklının İİK mad. 89/4 uyarınca üçüncü kişinin cevabının aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü kişinin İİK mad. 338/1 hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebileceği- Üçüncü kişinin "haciz müzekkeresine" karşı mevduat hesabı üzerinde rehin hakkı bulunduğunu ileri sürmesi ise, İİK mad. 96/1 uyarınca istihkak iddiası niteliğinde olup, icra müdürünün istihkak prosedürünü düzenleyen İİK mad. 96-97'de belirtilen yazılı kurallara göre işlem yapması gerektiği- Somut olayda, borçlu şirketin hesaplarında bulunan paraların haczi için davacı bankaya 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiği, Banka tarafından verilen cevapta, şube nezdinde bulunan borçluya ait hesap üzerindeki rehin, hapis, takas ve mahsup haklarından sonra gelmek kaydı ile haciz şerhinin işlendiğinin bildirildiği, buna göre, İcra Müdürlüğünce, bankaya gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi üzerine, bankanın hesap üzerinde, rehin hakkını ileri sürmesi, haciz ihbarnamesine itiraz mahiyetinde olup, bu itirazın İİK mad. 89'a çözümleneceği, bu sebeple üçüncü kişi tarafından açılan istihkak davasının açıklanan nedenlerle reddi gerektiği-
Mahkemece her ne kadar 02.02.2016 tarihli duruşmada davacı vekilinin mazeret talebi “dosyaya müteaddit defalar mazeret sunulduğu anlaşılmakla mazeretin reddi..,'" şeklinde karar verilerek dosyanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de mazeret dilekçesine eklenen ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma tutanağına göre 02.02.2016 tarihli duruşma ile aynı tarihte duruşmanın olduğu anlaşılmakla, yazılı gerekçe ile mazeret talebinin reddi kararı verilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru görülmediği-
Somut olayda, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilen 16.6.2015 tarihli oturuma davacı vekili tarafından 15.06.2015 tarihli elektronik imzalı dilekçe ile mazeret bildirildiği, aynı tarihte duruşma gününün taraflarına tebliği için posta masrafı adı altında gider avansının yatırıldığı; ne var ki mahkemece mazeret dilekçesi değerlendirilmeksizin 16.6.2015 tarihli oturumda dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği- Davacı vekilince davanın yenilenmesi talebi üzerine mahkemece 03.09.2015 tarihine verilen duruşmaya davacının duruşmadan haberdar olduğu halde katılmadığı ve mazeret bildirmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de usulüne uygun şekilde davacının mazeret talebi değerlendirilmeksizin 16.06.2015 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılması kararı yerinde olmadığından, davacı 03.09.2015 tarihli oturuma gelmemekle dosya ilk kez takipsiz bırakılmış olup mahkemece ikinci defa takip edilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerinde görülmediği-
Davacı vekilinin mazeret talebi “dosyaya müteaddit defalar mazeret sunulduğu anlaşılmakla mazeretin reddi..,'" şeklinde karar verilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de mazeret dilekçesine eklenen ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi duruşma tutanağına göre 02.02.2016 tarihli duruşma ile aynı tarihte duruşmanın olduğu anlaşılmakla yazılı gerekçe ile mazeret talebinin reddi kararı verilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru görülmediği-
Her ne kadar dava konusu haciz üçüncü kişi şirketin ticaret sicil kayıtlarında yer alan adresinde yapılmış ise de; üçüncü kişi şirket ile borçlu şirketin faaliyet konularının aynı olduğu, borçlu şirketin tek ortağı ve yetkilisinin V. Y. olduğu, İİK'nin 8. maddesi uyarınca aksi ispat edilene kadar muteber olan dava konusu 25.06.2014 tarihli haciz tutanağı içeriğine göre, haciz adresine ilk gidildiğinde güvenlik görevlilerince V. Bey isimli şahsın on gün kadar önce haciz adresinden ayrıldığının beyan edildiği, haciz esnasında hazır olan üçüncü kişi şirket müdürü E. E.'ın, V. Bey'in borçlu şirketin sahibi olup kendisinin de arkadaşı olduğunu beyan ettiği, öncesinde kapatılarak evrak araştırmasına izin verilmeyen bilgisayarlar üzerinde borçlu şirket adı yazılarak yapılan araştırmada onbeş adet belgeye rastlandığı, bunun haricinde haciz adresinde borçlu şirket tarafından düzenlenen 14.09.2012 tarihli genel dava vekaletnamesi, 19.06.2014 tarihli, üçüncü kişi şirket tarafından yapılan telefon faturası ödemesini gösterir, altına elle "V. Bey'in telefon faturası, E. Bey'in bilgisi var, carisine işlenecek " yazılan banka dekontu, son cirantası borçlu şirket olan 15.06.2014 tarihli çek ve borçlu ile üçüncü kişi arasındaki ticareti gösterir 31.01.2014 tarihli faturalar bulunduğu- Hal böyle olunca, İİK'nin 97. maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği- Davacı üçüncü kişinin delil olarak gösterdiği takip dosyası, ticari defter kayıtları, fatura, cari hesap ekstreleri, ticaret sicil kayıtları mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı, bu belgelerin istihkak davalarında güçlü delil teşkil etmeyecekleri-
Dava konusu yapılan mahcuz mallara ilişkin istihkak davasının devamı sırasında, mahcuzların ihale ile alacaklıya alacağına mahsuben satılması halinde, istihkak davası konusuz kalmayıp, İİK'nin 97/10. maddesi uyarınca istihkak davasının satış bedeline dönüşeceği-
Birleşen istihkak davasına yönelik mahkemece bir hüküm kurulması gerektiği-
"Davalı yanın kusurundan sebeple satışın düştüğü, haczin düşmediği, istihkak davasının konusuz kalmasına sebep olunması sebebiyle davalı yan lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hakkaniyetle bağdaşmayacağı" belirtilerek açıkça istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşıldığından, asıl dava yönünden yapılan istinaf başvurusu hakkında olumlu-olumsuz karar verilmemesi gerektiği-
İstihkak davasının sonucuna etki edecek mahiyetteki muhdesat tespiti davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiği-