Borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise, davada taraf olarak gösterilmesi gerekli olmadığı- Somut olayda, borçlu şirkete İİK'nin 103. maddesine göre davetiye tebliğ edilmemiş ise de, eldeki dava tarihinden önce 06.07.2015 tarihinde vekili aracılığı ile takip dosyasına ibraz ettiği dilekçesinde, ‘mahcuzun Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında üçüncü kişi şirkete ait olduğu’nu beyan ettiği anlaşılmıştır. O halde, borçlunun, davacı üçüncü kişi T. Bankası A.Ş.nin istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenmiş olduğundan, davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı- O halde davada husumet ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği- Bu durumda mahkemece, dava dilekçesinde, ‘davalı olarak gösterilen borçlu hakkında taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yokluğundan davanın reddine’ karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde borçlu hakkında esasa ve aleyhine olacak şekilde yargılama giderlerine ilişkin karar verilmesi doğru görülmediği-
Haciz baskısı altında çekince kaydıyla yatırılan para üzerinde haczin devam ettiği ve istihkak iddiasının konusunun bu para olduğunun kabul edilmesi gerekeceği- Alacaklının, söz konusu parayı hacizde, haklı olup olmadığının, istihkak iddiası prosedürü içerisinde incelenerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece karar verildikten sonra 12.04.2017 tarihinde, icra dosyasının infazen işlemden kaldırıldığı anlaşıldığından, bu durumda davaya konu menkuller üzerindeki haciz de kalkacağından konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama gideri ile vekalet ücreti yönünden de 6100 sayılı HMK'nin 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre karar verilmesi için kararın bozulması gerektiği-
Devredilen işletmede haciz yapılabilmesi için devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesi gerektiği- Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi, TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabileceği-
Hak düşürücü dava açma süresinin başlaması için İİK'nin 97/1. maddesine göre İcra Müdürlüğünce prosedürün uygulanması, İcra Mahkemesince verilen, takibin ertelenmesi ya da devamına ilişkin kararın üçüncü kişiye tebliği gerekmekte olup, anılan kararın tebliği ile süresinde davanın açıldığı, davacı üçüncü kişi şirket adına istihkak iddiasında bulunulduğu halde, şirket adına süre verilmesi de hatalı olmasına rağmen, davacı üçüncü kişi şirketin takibin devamı kararının tebliği ile süresinde eldeki davayı açtığı, kaldı ki, şirkete dava açmak üzere süre verilmediğinden doğrudan dava açıldığı kabul edilse dahi İcra Müdürlüğü tarafından yasal prosedürün uygulanmasını beklemeden, istihkak davası açılmasını engelleyen yasal bir düzenlemenin de bulunmadığı, bu durumda, istihkak davasının yasal süresi içerisinde açıldığının kabulü ile işin esasına girilerek, bir karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak prosedürünün ihtiyati hacizlerde de uygulanabileceği- Üçüncü kişinin itirazı üzerine ihtiyati haciz kararı kaldırılması halinde, bu karara dayanarak yapılan ihtiyati hacizler de kalkacağından, üçüncü kişinin ihtiyaten haczedilen mallarla ilgili olarak açtığı istihkak davasının da konusu kalmayacağı-
İlamda borçlu olarak gözükmemesine, ve hakkında yapılmış takip olmamasına rağmen, haciz tutanağında, herhangi dayanak olmadan borçlu olarak gösterilen davacı üçüncü kişi hakkında "borçlu sıfatı ile haciz" yapılmasının hatalı olduğu- Davacı üçüncü kişi hakkında yapılmış bir takip bulunmadığından bahisle, hakkında geçerli bir haczin varlığından bahsedilemeyeceği- Davanın ön koşul yokluğundan reddinin gerektiği-
Mahkemece, ticari defterlerin getirtilip, bu defterler üzerinde araştırma yapılarak davacı ile borçlu arasındaki kira ilişkisinin gerçek bir kira ilişkisi olup olmadığının, kira bedeli ödemelerinin defter kayıtlarında yer alıp almadığının araştırılacağı- Mahcuzlar bakımından; davacı tarafından sunulan faturaların uyumlu olup olmadığının ve faturaların ticari defter kayıtlarında yer alıp almadığının, davacı üçüncü kişi ile borçlu şirket arasında süregelen bir ticari ilişki olup olmadığının, ayrıca borçlu ve üçüncü kişi şirketlerin ticaret sicili, SGK ve vergi kayıtlarının getirtilerek taraflar arasındaki organik bağın araştırılmasının, incelenen defterlerin açılış ve kapanış tasdikinin yapılıp yapılmadığının, defterlerin usule uygun tutulup tutulmadığının, sahibi lehine delil vasfı taşıyıp taşımadığının belirlenmesi gerektiği-
İstihkak iddiası hakkında verilen kararın, üçüncü kişi şirkete tebliğ edilmediğinden dava açma süresinin henüz başlamadığı, haciz esnasında muhafazaya engel olmak için ihtirazi kayıt ile ödenen paranın alacaklıya ödenmesinin hatalı olduğu-
Üçüncü kişi vekili veya yetkili temsilcisinin hazır olmadığı haciz işlemi esnasında, davalı borçlu, işyeri içerisindeki malların üçüncü kişiye ait olduğunu beyan etmiş olup; üçüncü kişi lehine haciz sırasında ileri sürülen istihkak iddiasının, öngörülen hak düşürücü süreyi keseceği-