Haciz tarihinde, haczin yapıldığı yerde borçlu ile birlikte oturan kimselerin -borçlunun; eşinin, annesinin, babasının, kardeşinin, gelininin, iş ortağının- haczi hayatın olağan akışına göre haczin yapıldığı gün öğrenmiş sayılacakları (haczi öğrenmede fiili karine)–
Katılma yoluyla temyiz hakkı, asıl temyiz hakkıyla sıkı sıkıya bağlı olduğundan diğer yanın asıl temyiz dilekçesinin normal temyiz süresi içinde kendisi yönünden temyizi mümkün bir karara karşı verilmiş olması gerektiği–
Vergi alacağından dolayı 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takiplerden doğan istihkak davalarının «haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu yerdeki» mahkemede açılması gerekeceği–
HUMK. 409/son (şimdi; HMK. 150/6) uyarınca işlemden kaldırılmış ve sonradan yenilenmiş olan davanın, ilk yenilemeden sonra ancak bir kez daha takipsiz bırakılarak yenilenebileceği ve üçüncü kez takipsiz bırakma halinde «davanın açılmamış sayılmasına» karar verilmesi gerekeceği–
Üçüncü kişinin huzurunda yapılan hacizden sonra veya yokluğunda yapılan haciz işlemini öğrendikten sonra yedi gün içinde icra müdürlüğüne başvurarak önce «istihkak iddiası»nda bulunmadan, doğrudan doğruya icra mahkemesinde istihkak davası açabileceği–
Alacaklı tarafından, İİK. 99 uyarınca açılacak istihkak davasında, «istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi» yanında ayrıca «malın üçüncü kişiye ait olduğunu ileri süren borçlu»nun da davalı gösterilmesi gerekeceği—
Takibin iptaline karar verilmiş olması halinde haciz kendiliğinden düşmüş olduğundan, icra mahkemesince «konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına» şeklinde karar verilmesi gerekeceği–
İİK. 97/XV uyarınca «istihkak davasının kabulü» üzerine davacı yararına tazminatın hükmedilmesi için davalı-alacaklının kötüniyetinin gerçekleşmesinin gerekeceği–
Üçüncü kişinin «kendi lehine» istihkak iddiasında bulunması (Borçlunun borcundan dolayı haciz edilen malın borçluya değil kendisine ait olduğunun ya da haczedilen borçluya ait mal üzerinde rehin hakkı bulunduğunun üçüncü kişi tarafından ileri sürülmesi)–