«Takip konusu borcun» ödendiğinin -ve bu nedenle de «haczin kalktığı»nın saptanması halinde icra mahkemesince bakmakta olduğu istihkak davasında «konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına» şeklinde karar verilmesi gerekeceği–
İcra mahkemesinin istihkak davaları sonucunda verdikleri kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceği (ve bu nedenle, bu kararlara karşı «yargılamanın iadesi» yoluna başvurulabileceği)
Asli katılmanın (müdahalenin) «bir kişinin açılmış bir davada kendi yararına bir hakkın saptanmasını ve korunmasını istemesi» olduğu -tarafların hukuki yararı ile kendi hukuki yararı çatışan kişinin açılmış davaya asli katılan (müdahale eden) olarak girebileceği–
SSK’nun prim alacağından dolayı 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takiplerden doğan istihkak davalarının «alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu yerdeki» iş mahkemesinde açılması gerekeceği–
Açık arttırmada taşınır malın satın alınmasıyla BK. 231 (şimdi; TBK. mad. 279) uyarınca satın alınan malın mülkiyeti satın alana ihale tarihinde geçerse de, açık arttırmanın temelinde muvazaa olduğunun ileri sürülebileceği ve hacizli malları ihalede satın almış olan kişinin -gelir ve kazancının bulunmaması, ev kadını olması, bir işte çalışmaması vb. nedenlerle- ihale bedelini ödeyebilecek ekonomik güce sahip olduğunun kanıtlanmaması halinde, İİK. 97/a’da öngörülen ve borçlu yararına olan «mülkiyet karinesi»nin aksini kanıtlamamış sayılacağı ve ihalede satın alınan malların mülkiyetinin alıcıya geçmemiş olacağı–
Gerekçe gösterilmeden -gerekçeden yoksun şekilde- karar yazılamayacağı–
Mahkemece «istihkak davasının kabulüne ve haczin kaldırılmasına» yerine «davanın benimsenmesine» şeklinde karar verilemeyeceği– İİK. 97/XV uyarınca tazminata «haczolunan malın değerinin yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere» hükmolunacağı, asgari miktarı aşan miktarda tazminata karar verilebilmesi için bu konuda «açık istek» olması yanında «daha fazla zararın kanıtlanması» gerekeceği– İİK. 97/XV’de davacı yararına öngörülen tazminatın «kötüniyet tazminatı» niteliğinde olduğu, bunun «inkar tazminatı» olarak nitelendirilemeyeceği– İİK. 97/XV’deki «kötüniyet»den maksadın «haciz sırasında hacizli taşınırların davacıya ait olduğu alacaklı tarafından bilindiği halde alacaklının haciz yapılmasını kasten icra müdüründen talep etmesi» olduğu–
Borçlunun istihkak davası açma hakkının bulunmadığı–
İİK. 96/I’de geçen «mülkiyet ve rehin hakları» sözcüklerinin sınırlayıcı anlam taşımadığı, ayrıca «sınırlı ayni haklar»a, «tapuya şerh verilmiş kişisel haklar»a, «hapis hakkı»na, «mülkiyeti muhafaza sözleşmesi»ne, «intifa hakkı»na dayanılarak da istihkak iddiasında bulunulabileceği, buna karşın kural olarak «kira hakkı»na dayanılarak istihkak iddiasında bulunulamayacağı–
İstihkak davasının reddedilmesi halinde, -İİK. 97/XIII uyarınca- icra mahkemesince tazminata hükmedilebilmesi için ayrıca talebe gerek bulunmadığı, hakimin kendiliğinden % 40 (şimdi; %20) tazminata hükmedebileceği-