HMK'nın 305/2. maddesi uyarınca hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar, borçlar ve yükümlülükler tavzih yoluyla sınırlandırılamayıp ve değiştirilemeyeceği-
İstihkak davalarında geçerli bir haczin ve dolayısıyla geçerli bir takibin bulunmasının bu davaların görülmesi için gerekli ön koşul olduğu ve mahkemece de menfi tespit davasının kabulüne karar verildiği hususu da nazara alındığında, menfi tespit davasının sonucunun istihkak davasının sonucuna etki edecek mahiyette olduğu ve bu doğrultuda menfi tespit davası sonucu verilen kararın kesinleşmesinin istihkak dava dosyası için bekletici mesele yapılması gerektiği-
İstihkak davasında Uyap kayıtlarına ve dosya kapsamına göre, temlik sözleşmesi ekinde yer alan icra dosyası listesinde davaya konu icra dosyası görülmemiş olup mahkemece, davalılardan tüm temlik evraklarının getirtilerek temlik sözleşmesinde huzurdaki dava ve davaya konu icra dosyasının konu olup olmadığının denetlenmesi, anılan dosyaların temlik sözleşmesine konu olmadığının anlaşılması durumunda davalı Varlık Yönetim A.Ş.'nin temlik alan sıfatı bulunmadığından reddi ile davalı bankanın istinaf itirazlarının değerlendirilmesi için kararın bozulması gerekmtiği-
Kiracılık sıfatına dayalı istihkak iddiasının geçerli olmadığı- Dava konusu haciz, davacı 3. Kişinin ticaret sicilde kayıtlı adresinde yapılmakla birlikte anılan adres borçlunun da şube adresi olduğu, iki ayrı hacizde yapılan evrak araştırmasında; .. noter onaylı, borçlu ile davacı arasında düzenlenen işyeri açma ve ruhsat devir belgesi, belediye tarafından borçluya verilmiş işyeri açma ve ruhsat belgesi, borçlu ile davacı arasında tarihli kira sözleşmesi, borçluya ait duvarda asılı lpg otogaz istasyonu sorumlu müdür belgesi, makine mühendisleri odasının düzenlediği ıslak imzalı kayıt belgesi, borçlu şirkete kesilen sevk irsaliyesi, borçluya ait bir kaç adet açık kargo gönderisi, borçluya ait EPDK'nın bayilik lisansı ve lpg otogaz bayilik lisansının yönetim odasında asılı olduğu, borçluya düzenlenen servis raporu bulunması ve haciz anında beyanı alınan çalışanın borçlu firmada daha önce çalıştığını beyan etmesi, davacı 3.kişi şirketin, borcun doğum tarihinden sonra kurulması karşısında, davacı ile borçlu arasında mal kaçırmak amacıyla danışıklı işlemler yapıldığı ve muvazaanın varlığının kabulü gerektiği-
Dava konusu haciz, davacı 3. kişi şirketin ticaret sicil adresinde yapılmış olup borçluya ödeme emrinin farklı bir adreste tebliğ edildiği uyuşmazlıkta, borçlu şirket haciz mahallinde daha önce faaliyet göstermişse de, ticaret sicil kayıtlarına göre anılan şirketin borcun doğumundan (kredi sözleşmesi kat edilme tarihinden) çok önce haciz adresinden ayrıldığı, haciz mahallindeki tabelada davacı 3. kişinin unvanının yazılı olduğunun tutanakta belirtildiği, buna rağmen borçlu adına evraklar bulunduğu belirtilmiş ise de, belgelerin güncel olmadığı, yine haciz mahallinde dava dışı şirkete ilişkin bulunan evrakların da güncel olmadığı, anılan dava dışı şirketin haciz mahallinde faaliyet gösterirken borcun doğumundan önce ayrıldığının anlaşılmış olduğu- Davacı 3. kişi şirket, borcun doğumundan sonra kurulmuşsa da, borçlu ile 3. kişi şirket ortakları arasında benzerlik olmadığı, akrabalık bağı bulunduğuna dair dosya da bir delil de bulunmadığı- Haciz mahallinde hazır bulunan şahıs "haciz mahallinin borçludan devralındığını" beyan etmiş ise de ticaret sicil kayıtlarına göre, anılan şahsın borçlu şirketin yetkilisi veya ortağı olmadığı, kaldı ki, devredilen işletmede haciz yapılabilmesi için, devrin muvazaalı olduğunun iddia ve ispat edilmesi gerektiği- Muvazaa iddiasının bulunmaması halinde alacaklının, tasarrufun iptali davası açarak alacağına kavuşma imkanı bulunduğu gibi TBK ve TTK hükümlerine göre açılacak davalarda da devri yargılama konusu yapabileceği- Alacaklı yanca, mal kaçırmak amacıyla borçlu ile 3. kişi arasında danışıklı işlemler yapıldığı ispat edilmemiş olduğundan, üçüncü kişinin açtığı istihkak davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dava, üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkin olduğu-
Borçlu ile 3. kişi şirket yetkilisinin dayı yeğen olması, aynı iş kolunda yer almaları, borçlu adına mahalde önemli evrakların bulunması, ünvanlarının neredeyse aynı olması, davacı şirketin borcun doğumundan hemen sonra kurulması hep birlikte değerlendirildiğinde, borçlu ile üçüncü kişi arasında organik bağın mevcut olduğu, aralarında danışıklı işlem ve muvazaanın varlığının kabulü gerektiği-
Şikayete konu haciz sırasında üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunan şirket çalışanının üçüncü kişi şirketin ortağı ya da temsil yetkilisi olmadığı, yani, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı- Üçüncü kişi tarafından hacizden itibaren yedi günlük süre içerisinde yapılmış bir istihkak iddiası da bulunmadığından, alacaklının İİK’nın 97-99. maddesinin uygulanmasına ilişkin şikayet isteminde bulunmasında hukuki yararı bulunmadığı, şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu haciz davalı 3. kişi şirketin ticaret sicil adresinde yapılmış ise de, haciz yapılan bina girişinde apartman görevlisinden borçlu sorulduğunda daire 5'te "borçlu şirketin yetkili temsilcisinin oturduğunun" beyan edildiği, apartmanın girişinde, aidat çizelgesinde daire 5 ibaresinin yanında haciz mahallinde borçlu şirketin yetkili temsilcisinin adının yer aldığı, ayrıca borçlu şirketin yetkili temsilcisi adına Passolig Kart, borçlu şirket adına Maliye Bakanlığı tahakkuk fişi, kargo gönderisi, Vergi Dairesi Başkanlığı ödeme Tablosu, senet ve vergi tahsil alındı belgeleri bulunduğu, Davalı 3. kişi şirketin, borcun doğumundan hatta takipten sonra kurulduğu, borçlu şirketin tek ortağının, 3.kişi şirketin ortağının eşi olduğu, borçlu şirketin faaliyet alanı gıda ile ilgili olup 3. kişi ile faaliyet alanları farklıyken daha sonra 3. kişinin faaliyet alanı içerisine gıda ibaresi eklendiği uyuşmazlıkta, davalı 3. kişi ile borçlu arasında mal kaçırmak amacıyla danışıklı işlemler yapıldığı anlaşıldığından istihkak iddiasının reddi istemine ilişkin davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, kısa kararda "Takip durdurulmamış olduğundan hacizli malların değeri veya asıl alacaktan hangisi az ise az olan bedel üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verilmişken, gerekçeli kararda ise "-A-Davaya konu takip dosyasında takip durdurulmamış olduğundan tazminat talebinin reddine, Davaya konu takip dosyası olan ...sayılı dosyasında takip durdurulmuş olduğundan haczedilen malın değeri olan 33.000,00-TL'nin %20'si olan 6.600,00-TL icra inkar tazminatının davalı alacaklıdan alınarak, davacı 3. şahsa verilmesine," şeklinde karar verilmesi ve sonra ek karar ile de, "..Davaya konu takip dosyası olan ..sayılı dosyasında takip durdurulmamış olduğundan tazminat talebinin reddine, B-Davaya konu takip dosyası olan...dosyasında takip durdurulmuş olduğundan haczedilen malın değeri olan 33.000,00-TL'nin %20'si olan 6.600,00-TL icra inkar tazminatının davalı alacaklıdan alınarak, davacı 3. şahsa verilmesine," şeklinde karar verilmesi nedeniyle gerekçe ile hüküm arasında ve hükmün içeriğinde çelişki yaratılmış olduğu- İİK m. 97/13 uyarınca, istihkak davası üzerine, takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa, alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın, %20'sinden aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunacağı- İİK m. 97/15 uyarınca, 3.kişinin istihkak davasının kabulü durumunda davacı yararına tazminata karar verilebilmesi için alacaklı veya borçlunun kötü niyetinin gerçekleşmesi gerektiği ve kural olarak alacaklı, 3. kişi ile borçlu arasındaki işlemlere yabancı olduğundan istihkak iddiasına itirazının olağan kabul edileceği- Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesine karşın İİK 97/15. maddesi gözardı edilerek İİK 97/13. maddesi nazara alınarak karar verilmesinin de isabetsiz olduğu-