Haczin borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olan ve ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış olması nedeniyle mülkiyet karinesinin borçlu dolayısı ile alacaklı yararına olduğu, borçlu şirketin çalışanlarının işçilik alacaklarından kaynaklanan yüklü miktarda takip çıkışlarının olduğu, borçlunun ticari faaliyetini sürdürmesi için fabrikasında gerekli olan tüm esaslı makine tesisatını üçüncü kişiye fatura ettiği, ancak fabrikada bulunan menkulleri teslim için makul süre bulunmasına rağmen teslim alınmadığı, karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından ispat edilemediği dolayısıyla davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçluya ödeme emrinin haciz adresinde tebliğ edilmesi, davacı ile davalı borçlunun hayvancılık alanında faaliyet göstermeleri, 3. kişi tarafından delil olarak sunulan faturaların her zaman temini mümkün belgelerden olması, borçludan 05.04.2017 tarihli fatura ile satın alındığı belirtilen hacizli malların satın alma tarihinden 7 ay sonra dahi borçlunun adresinde olmasının hayatın olağan akışına uygun olmaması, malların bedellerinin ödendiğinin de ispat edilememesi olguları birlikte değerlendirildiğinde, mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, üçüncü kişinin karinenin aksini ispat edemediği-
Dava konusu haciz, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış ise de, .......İcra Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile borçlunun kira bedellerini ödememesi nedeniyle haczin yapıldığı taşınmazdan tahliyesine karar verildiği, icra memuru aracılığıyla borçluya ait tüm eşyalar yediemin deposuna götürülerek, borçlunun haciz adresinden tahliyesinin gerçekleştirildiği, yine üçüncü kişi tarafından, Noterde düzenleme şeklindeki tutanak ile, kiracı borçlunun haciz mahallinde hiçbir demirbaşı bulunmadığını tespitinin yapıldığı, bu durumda, hacze konu menkullerin üçüncü kişinin elinde haczedildiği, haciz mahallinde borçlu hazır olmadığı, borçluya ait belge bulunmadığı anlaşıldığından mülkiyet karinesinin davacı 3. kişi lehine olduğunun kabulü gerekeceği, davanın İİK m. 96 gereğince 3. kişi tarafından açılmasının ispat yükünün yer değiştirmesine neden olmayacağı, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
Yargıtay'ın istikrar kazanan uygulamasına göre; borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı, ne var ki, somut olayda yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı tebliğ edilmeyen borçluların, istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediğinden, borçluların davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı üçüncü kişiye süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması gerekeceği-
İİK.'nun 97. maddesinin 6. fıkrasında açıkça belirtildiği üzere; mahkemece, istihkak iddiası üzerine gerek takibin devamı gerekse ertelenmesine ilişkin karar verilmiş olsun, her iki halde de dava açılması için üçüncü kişiye süre verilmesi gerekeceği, o halde mahkemece takibin talikine karar verilmesine rağmen haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşı 3. kişiden teminat alınmasına ve istihkak iddia eden üçüncü kişinin kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde istihkak davası açmakta muhtariyetine karar verilmesi gerekeceği-
Alacağın temlikinin mutlaka icra dairesinde düzenlenmesi gerekmediği- Adi yazılı şekilde yapılmış alacağın temliki sözleşmesi daha sonra sunulmuşsa da, temlik alan tarafından temlik sözleşmesindeki yükümlülüğün yerine getirilerek dosya alacağının daha önce temlik edildiği banka dekontu ile sabit olduğundan, dosya alacağının haciz tarihinden önce temlik edildiğinin kabulü gerektiği- Belirtilen banka dekontu karşısında, alacağın temliki sözleşmesinin icra müdürlüğüne sonradan sunulmasının sonuca etkili olmadığı- Temlik edenin icra dosyasında bir alacağı kalmadığından, haciz işleminin usulsüz olduğu- "Alacağın temliki sözleşmesinin her zaman düzenlenebileceği, banka dekontunun temlikin daha önce düzenlendiğini doğrulamadığı, temlik sözleşmesinden önce dosya haciz müzekkeresi, icra dosyasına şerh edildiğinden haciz işleminde bir usulsüzlük olmadığı, şikâyet yolu ile haczin kaldırılmasının istenemeyeceği, temlik alacaklısının ancak istihkak davası yolu ile dosya alacağı üzerinden haczi kaldırtabileceği"  şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Mahkemenin " haciz tarihi itibariyle yapılan iş ve ödeme miktarları da göz önünde bulundurularak mahcuzların mülkiyetinin davacı 3. kişiye geçip geçtiği anlaşıldığından davacının istihkak davasının kabulüne" şeklindeki, anlam bütünlüğü bulunmayan ve tek cümleden oluşan gerekçenin, 6100 Sayılı HMK' nun 27. ve 297. maddelerinde açıklanan nitelikte bir yasal gerekçeyi içermediği- Mahkemece bir bütün olarak davacının istihkak davasının kabulüne karar verilmiş ise de, davanın esası hakkında asıl ve birleşen dosyalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, asıl ve birleşen dosyalarda farklı tarihlerde haczedilen menkuller yönünden de istihkak iddiasında bulunulduğu halde bunları da kapsayacak bir hüküm kurulmamasının hatalı olduğu- İstihkak davasının konusu "menkul mallardan" oluşmasına rağmen hüküm yerinde "taşınmazlar üzerindeki" hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- Yargılama giderlerine mahkemece re'sen hükmedileceği- Davanın esasına yönelik karar verildiğine göre; hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak tazminata, harca ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Dava konusu haciz, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapıldığı gibi haciz sırasında da haciz mahallinde borçlunun hazır bulunduğu, öte yandan, üçüncü kişinin şirket belli bir süre borçlu şirketin alt kiracısı olarak haciz mahallini kullandığı, borçlu şirketin haciz mahallinden taşındıktan sonra haciz adresinde faaliyete başladığı anlaşıldığından, İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu- Davacı 3. kişinin dayandığı, borçlu tarafından üçüncü kişi adına düzenlenmiş borcun doğumundan sonraki tarihleri taşıyan faturalar olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda haciz tutanağında C, D, E atık yağ stok Tankları olarak belirtilen mahcuzların, davacının ticari defterlerinde stok tankı 3 AD. olarak kayıtlı olduğu, Atık Yağ veya C, D, F şeklindeki özelliklerinin ticari defterlerde yazılı olmadığı, yine haciz tutanağında M ve L Baz yağı stok tankları olarak belirtilen mahcuzların, fatura da "Paslanmaz Stok Tankı (35 m, 9 m) açıklaması ile 2 adet (M) (1) toplam 25.000,00 TL" olarak kayıtlı olduğu, davacının ticari defterlerinde Geyve 2076 pılı Tesix Makine ve Cihazları olarak kayıtlı olduğu, baz Yağı veya M, L şeklindeki özelliklerinin ticari defterlerde yazılı olmadığının belirtildiği görülmekle hacze konu mahcuzların delil olarak dayanılan faturadaki mal olduğunun net olarak söylenemeyeceği anlaşıldığından davacı 3.kişi tarafından delil olarak sunulan belgelerin mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı-
Davacı alacaklı vekili hile ve tehditle alınan kabul beyanından rücu ettiklerini, .............. Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulduğunu belirtilmiş olup dosya kapsamında yer alan .............. Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ........... ve ........... sayılı soruşturma dosya suretlerinin tetkikinde, davacı vekillerinin görevden dolayı birden fazla kişiyle birlikte geceleyin silahlı tehdit suçlamaları ile davalı üçüncü kişi şirket yetkilileri ile davalı borçlu hakkında suç duyurusunda bulunduğu, davacı alacaklının da davalı üçüncü kişi şirket ortak ve yetkilileri ile borçluya karşı örgütlü nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, gece vakti birden fazla kişi tarafından silahla tehdit suçlamaları ile şikayette bulunduğu, belirtilen soruşturmaların devam ettiği görüldüğünden, mahkemece öncelikle şikayet talebi değerlendirilecek olsa da, davacı alacaklı tarafından istihkak iddiasının kabulünün şikayet ile birlikte istihkak davasının şartlarına da doğrudan etki edeceği için mahkemece davacı alacaklı ve vekilinin kabul beyanının rücu edilmesine ilişkin olarak dayandıkları soruşturma dosyaları araştırılarak iddianame hazırlanıp hazırlanmadığı, ceza davası açılıp açılmadığının değerlendirmeye alınması ve istihkak iddiasının kabul beyanının irade sakatlığı sonucu gerçekleşip gerçekleşmediğine etki edecek bir durum olup olmadığının değerlendirilmesi ayrıca, davacı tarafça kabul beyanın iptali için dava açılıp açılmadığının değerlendirilmesi bakımından kararın bozulması gerekeceği-
Haciz sırasında haciz mahallinde bulunan ..........’in tanık olarak ifadesinin alınması ile yetinildiği haciz de görevli icra memurunun beyanı alınmadan karar verildiğinden, hacizde görevli icra memurunun tanık olarak ifadesinin alınması, ifadesi alınırken diğer tanık ........’in "İcra Memurlarının lobide oturduğu, yerinde keşif yapmadığı, hacze konu televizyonları görmeden tahmine dayalı beyanda bulundukları" şeklindeki ifadesi de hatırlatılarak haczin yapıldığı otel odalarının gezilmek sureti ile mi mahcuzların özelliklerinin yazıldığı, yoksa tahmine dayalı hacze konu televizyonların arka kısımlarına bakılmadan mı yazıldığı hususlarının netleştirilmesi; ayrıca 2012 yılı defterlerinin usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılmış olması karşında bilirkişi raporunda yer verilen 2015 tarihli defterleri sunulmadığından bahisle defterlerin sahibi lehine delil teşkil etmeyeceğine ilişkin kısmın hukuka aykırı olduğuna ilişkin itirazların da değerlendirilmesi, ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte incelenerek karar verilmesi gerekeceği-