Borçlunun ilamda kendi lehine hükmedilen ilam vekalet ücretlerini alacaklıya ödeme yaparken mahsup etmesi, kendi lehine olan bir hükümden vazgeçmesi anlamına geldiği, bu durumun Avukatlık Kanunu'nun 164/5. maddesine aykırı olmadığı- Borçlunun alacaklı lehine hükme bağlanan vekalet ücretini değil, aynı ilamda kendi lehine hükmedilen ilam vekalet ücretini mahsup ettiğini bildirdiğinden ilamda borçlu lehine hükmedilen ilam vekalet ücretinin mahsup edilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı-
Menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranması gerektiği-
HMK. mad. 367/1 gereğince kararın temyizinin kural olarak icrayı durdurmayacağı- Menfi tespit konulu ilamların kesinleşmeden takibe konulabilmelerinin olanaklı olmadığı, menfi tespit istemi yargılama aşamasında istirdata dönüşse de yasa gereği bu tür ilamların icrası için kesinleşme şartı aranması gerekeceği- Menfi tespit ilamı olup kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağından ilamın fer-ileri (eklentileri) olan yargılama gideri ile vekalet ücreti de asla bağlı olduğundan, kesinleşmeden takibe konu edilemeyecekleri, bu sebeple, takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İlamların infaz edilecek kısmının, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu- İlamın incelenmesinde gerek icra dairesi ve gerekse icra mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı; iki davalının bulunduğu ve alacaklı lehine hüküm altına alınan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacaklarının faiziyle birlikte davalılardan tahsiline hükmedildiği, davalıların müteselsilen sorumlu oldukları yönünde bir açıklamaya yer verilmediği, icra emrinde ise; tüm alacakların her iki davalıdan müteselsilen tahsilinin talep edildiği görüldüğünde borçlular ilamda hüküm altına alınan borçtan yarı yarıya sorumlu olacaklarından, şikayetin kabulü ile icra emrinin düzeltilmesine karar verilmesi yerine yazılı gerekçe ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Boşanma hükmü kesinleşmiş olduğundan, feri kalemler (maddi-manevi tazminat) yönünden icra takibi yapılabileceği-
İlama dayalı bir alacağın ilamsız takip konusu yapılamayacağı-
Şikayete konu ücret farkı alacak kalemlerinin her birinin faiz başlangıç tarihi dayanak hükümde belirlenmiş olduğuna göre, faiz başlangıç tarihlerinden itibaren birer yıllık devreler halinde ve devre başlarındaki faiz oranları esas alınarak faiz hesabı yapılması gerektiği-
İcra müdürünün, itirazın iptaline ilişkin ilamın hüküm fıkrası ile bağlı olduğu ve mahkeme kararını yorumlayarak işlem yapamayacağı- İtirazın iptaline ilişkin ilamın hüküm kısmında “davalının itirazının iptaline, takibin kaldığı yerden devamına” karar verildiğine ve açıkça asıl alacağa yıllık %8 faiz işletilmesi hususu belirtilmediğine göre, takip talebinde belirtildiği gibi asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık % 8 faiz işletilmesi gerektiğinin kabulünün zorunlu olduğu-
İlamın hüküm kısmında ''kendini vekil ile temsil ettiren davalı lehine nispi vekalet ücretine" hükmedildiğinden, takibe dayanak ilamın davacıları da gözetildiğinde, mahkemece, ilamda hükmedilen alacağın 5/4'ünün talep edilebileceği değerlendirilerek fazlaya ilişkin kısmın iptaline ve faize ilişkin itirazlar incelenerek fazla talep varsa bunun da iptaline karar verilmesi gerektiği-
İcra emrinin alt kısmında "masraflarla birlikte ödenecek tutar" başlığı ile yeni bir hesaplama ve farklı takip toplamı içeren yazının İcra İflas Kanunu'nda yerinin yoksa da bu ibarenin icra emrinin (ya da takip talebinin) iptalini gerektirmeyeceği-