Menfi tespit ilamlarının, İcra ve İflas Kanunu mad. 72/5 karşısında kesinleşmeden takibe konulamayacağı; ilamın bir bütün olup, ilamda yer alan eklentilerin de aynı kurala tabi olduğu- İlamda yer alan tüm alacak kalemlerinin, ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden eklentilerin de ayrıca takibe konu edilmelerinin söz konusu olamayacağı- Borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı menfi tespit davası sonunda alınan ilamın, yargılama gideri ve tazminata ilişkin bölümleri, davanın kabulü ya da reddine ilişkin bölümü ile bir bütün olduğu; bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazının ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu, dolayısıyla, ilamın esas hakkındaki hükmü kesinleşmeden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına ilişkin hüküm bölümünün ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemeyeceği-
HMK. mad. 73, 81, 82, 83, Avukatlık Kanunu mad. 41, Tebligat Kanunu mad. 11 gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğu, anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlayacağı, yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemlerinin yapılacağı- Ne var ki, vekile tebliğ zorunluluğunun bulunmasının asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmayacağı- Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliğinin zorunlu olduğu-
Anayasa mad. 11. ve 138 hükümlerinin hakime Anayasa'ya aykırılığı saptanmış, yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermekte olduğu; zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına geleceği ve Hukuk Devleti ilkesinin bu suretle ihlal edilmiş olacağı, nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay'ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa'ya aykırılığı saptanmış yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararlarının bulunduğu, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını duyurmasının, iptal edilen yasa'nın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine büründüğü- Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulmasının, Anayasa'ya aykırı yasa hükmünün uygulanmasını engelleyeceği-
19.04.2013 karar tarihli takip konusu ilamda; İdare'nin kamulaştırmasız elatma eylemi 1983 yılından sonrasına ait olup olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrasının Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığının kalmadığı, böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerekeceği-
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu mad. 121/2 hükmünde faize faiz yürütülemeyeceği düzenlendiği gibi, 3095 sayılı Kanun'un 3. maddesinde de kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği, bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin saklı olduğunun belirtildiği- 6102 sayılı TTK'nun ticari işlerde oran serbestisini ve bileşik faizi düzenleyen “Ticari İşlerde Faiz” başlıklı 8. maddesinin 2. bendinde, üç aydan aşağı olmamak üzere, faizin ana paraya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartının, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerli olduğu, bu fıkranın sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmayacağının düzenlendiği-
Alacaklının, itirazın iptaline karar verilmesinden sonra anılan ilamı, ilamsız haciz yolu ile başlatılan icra takip dosyasına sunarak takibin devamına karar verilen kısım açısından takibe devam edilmesini istemesinin mümkün olduğu- Borçluya icra emri veya muhtıra gönderilmeden itirazın iptali ilamında hükmedilen icra inkar tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama gideri kalemleri talep edilemeyeceği-
Kıdem tazminatına ilişkin ilamın infazı sırasında mahkemece "tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması, hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması" gerekeceği-
TBK'nun 100. maddesi nazara alınarak borçluların ilamdan kaynaklı borçlarının tespiti gerekip bilirkişi incelemesi yaptırılarak bakiye borcun belirlenmesi gerektiği-
6100 sayılı HMK. Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken HUMK. mad. 443/1 (HMK. mad. 367/1) gereğince, temyizin kararın icrasını durdurmayacağı; yani kural olarak kararın kesinleşmemiş olmasının, kararın yerine getirilmesini önlemeyeceği- HGK. ... tarih ve ... sayılı kararında da belirtildiği gibi ilamın yargılama giderine (vekalet ücretine) ilişkin bölümünün, davanın kabulü ya da reddine ilişkin bölümüyle bir bütün olduğu- Bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazının ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu, dolayısıyla, ilamın esasına ilişkin hüküm kısmı kesinleşmeden vekalet ücretine ilişkin kısmı da icra takibine konu edilemeyeceği-
Takip dosyasının incelenmesinde; takip talebi ve ödeme emrinde alacaklı tarafından yıllık %9 oranından az olmamak üzere yasal faiz talep edilmiş olduğu görülmekte olup, bu durumda borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmiş olması durumunda bakiye dosya hesabında yapılan ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerekeceği-